Nedim İlikçi

Urartu Tarihi ve Kültürü

Nedim İlikçi

Değerli okurlar bu hafta sizleri günümüzden çok uzak tarihlere götüreceğim. Urartu uygarlığı hakkında yapılmış bir çalışmayı sizlerle paylaşacağım. Bu eseri okuyunca Urartuların Batı'daki uygarlıklardan çok önce dünya uygarlık tarihinde önem arz eden sıra dışı başarılara imza attığını müşahede edeceksiniz. Ne kadar önemli bir medeniyetin mirasçısı olduğumuzun farkına varacaksınız.

 

Urartuların adlarına M.Ö.1273 yılında Assur kaynaklarında rastlıyoruz. Urartular, M.Ö.9.ve7.yüzyıllarda, batıda Fırat nehrinden doğuda İran Azerbeycanı'na, kuzeyde Gökçe Göl ile Aras Vadisinden, güneyde Toroslara ve Urmiye Gölünün güneyine kadar geniş bir alanda egemen bir güç olarak yakın doğunun büyük devletlerinden biri olmuşlar. Urartu yerleşimleri yoğun olarak Doğu Anadolu başta olmak üzere Gürcistan, Ermenistan, Nahcivan, İran ve Irak topraklarında yayılmış durumdadır. Ancak Urartu Krallığının başkenti bugünkü Van Kalesinde yer alan Tuşpa şehri olmuştur. Tuşpa isminin anlamının''Güneş Tanrısının Kenti''olduğu bilinmektedir.

 

Doğu Anadolu'nun dağlık coğrafyasının sert iklim koşulları altında kendilerine özgü bir kültür yaratan Urartular, özellikle mimarlıkta ve maden işçiliğinde özgün eserler yaratmışlar. Taş, kemik ve keramikten günümüze birçok eser bırakan Urartular bronz işçiliğinde de çağlarını aşan bir ustalığa erişmişler. Yalçın kayalıklar üzerinde kurmuş oldukları kaleler, büyük saraylar, anıtsal tapınaklar ve çok odalı kaya mezarları eriştikleri üstün uygarlık seviyesini yansıtmaktadır. Tarım alanında da önemli işler başarmışlar, topraklarını sulamak için uzun kanallar açmışlar, suni göletler ve barajlar yapmışlar, nitelikli bağlar ve bahçeler kurmuşlardır. Dünyanın ilk barajlarından olan Keşiş Gölü ve  2700 yıl önce yapılmış olmasına rağmen bu gün hala faal olan Şamran Kanalı bunun en önemli örneklerindendir.

Kitapta Urartuca'nın, ne içinde Assur-Babil dillerinin yer aldığı semitik diller gurubuna ne de Hititçe gibi Hint-Avrupa dil gurubuna dâhil olmadığı, Urartuca'ya yakınlığı kanıtlanmış olan tek dilin Hurrice olduğu söylenir. Hurrice, Urartuca, Elamca ve Sümerce dilleri için kullanılan ''Asya Dili''teriminin, dillerin linguistik sınıflamalarının geçici çözümü için üretilmiş bir kavram olduğu anlatılır.

 

Kitapta Urartulardan önce bu bölgede hiçbir yerde planlı bir yapılaşma veya örgütlü bir ekonominin olmadığı anlatılır. Urartu öncesi için söylenen ''Toprak ıssızdı ve orada daha önce hiçbir şey inşa edilmemişti.''türünden ifadelerin arkeolojik çalışmalarla büyük ölçüde doğrulandığı söylenir. Urartuların bilinçli bir şekilde bölge planlamacılığı yaptığı, fethettikleri yerleri tarım ve hayvancılık için uygun hale getirdikleri, savunmaya yönelik yapılar vücuda getirdikleri ve dini yapılarla kolonileştirdikleri anlatılır.

 

Kitapta Urartuların mimari yapıları ele alınır. Suyolları ve tarım konusundaki becerileri ayrıntılarıyla işlenir. Şamran (Manua)Kanalının yapımı hakkında bilgiler verilir. Komşu kavimlerle olan münasebetleri anlatılır. Bu bilgiler hem Urartu çivi yazılarından hem de yapılan arkeolojik kazılardan elde edilen bilgilere dayandırılır.

 

''Kitap Urartu Tarihi ve Kültürü''adıyla Mirjo Salvini tarafından yazılmıştır. Arkeoloji ve Sanat Yayınları tarafından 2006 yılında Belgin Aksoy'un çevirisi ile basılmıştır. 287 sayfadan ibarettir. Urartu tarihine ilgi duyan ya da Van'ımızın milat öncesi halini merak eden herkesin okuması gereken bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Urartu çivi yazısının dünyadaki önemli uzmanlarından biri olan Mirjo Salvini'nin kalemi ile Van'ımızın milat öncesi halini keşfe çıkmanın keyfini yaşayalım diyorum. İyi okumalar diliyorum. Kalın sağlıcakla…

Yazarın Diğer Yazıları