Ömer Gündüz

Özünü arayan eğitim

Ömer Gündüz

Hafta başında çocuklarımız ve gençlerimiz eğitim ve öğretim yılına bir kez daha adım attılar. Ancak, Türkiye’de eğitimden şikâyet etmeyen bir Allah’ın kulunu gördünüz mü? Buna okulların idareci ve öğretmenlerini de dâhil edebilirsiniz. Her gelen bakan iyileştirmek adına yeni düzenlemeler yapıyor, fakat problemler artmaya devam ediyor. “Eğitimimiz yap-boz tahtasına döndü” desek yeridir. Başta sınavlar olmak üzere skandal üstüne skandal yaşanıyor. Doğru dürüst sınav yapamayan bir ülke haline geldik. Peki, bunların sebebini hiç düşündünüz mü? Eğitimimiz kendi insanını yetiştiremiyor. Müfredat millî yapımıza uygun değil. Sanki yabancı fikir ve hayat tarzının sözcüsü gibi! Bu yüzden toplum da hızla özüne yabancılaşıyor. Biz, ilimlere öncülük etmiş bir milletin evlâdıyız. Büyük ilim adamları, keşif ve buluşlar yapmış insanlar, edep ve ahlâk örneği öncüler ve büyük kahramanlar yetiştirmişiz. İnsanlığa örnek olmuşuz. Daha 200 sene önce Paris Sorbon Üniversitesi’nde kürsüye çıkan profesörler bizim âlimlerimizin kıyafetini giymeyi iftihar vesilesi sayıyorlardı. Akif, Batı’nın Osmanlı hayranlığını şöyle anlatır: “Donanma ilerlerken muzafferân ileri, / Üzengi öpmeye hasretti garbın elçileri!” Erbakan, özüne yabancılaşmış eğitim konusunda şunları söyler: “Batı’nın yetersiz dünya görüşüne özenen şahsiyetsiz, mukallit, cüce, sûnî hedefler önümüze kondu. Kültür ve irfan işgalcilerinin ev sahibi oldu, hakiki ev sahibinin ise kendi fikrine yabancılaştığı bir hava doğdu. Evlâtlarımız millî şuur ve şahsiyetten uzak kaldı.” (Davam, MGV Yy. Sh. 185)

Ruhsuz beden ne ise, bugünkü özünden uzaklaşmış eğitim de odur. İnancı, kimliği, tarihteki yeri belli olan bir milletin eğitim modeli böyle olamaz. Okullar hangi oranda ilim, irfan, edep, terbiye, iffet, hayâ gibi ulvî değerleri kazandırabiliyor evlâtlarımıza? Evlâtlarımız kimliğinden uzaklaştırılıyor, yabancılara özenmeye başlıyor. Eğitimimizin manevî boyutu o kadar zayıf ki! İşte asıl problem de bu! Muhtevadan çok dış görünüşle ilgiliyiz. Derslikler, öğrenci sayısı, okulların kaç yıl olacağı, taşımalı ve yatılı eğitim, akıllı tahta, tablet gibi maddi konular.  Bunlar da önemli ve bir ihtiyaç. Ama işin özü, manevî boyutu, muhtevası olmazsa hep kabukla meşgul olma durumuna gelmez miyiz? Çocuklarımız 15 sene okudukları halde edep, iffet, hayâ kelimelerini duymuyorlar. Helâl, haram nedir bilmiyorlar. Evlâtlarımızı vatana, millete yararlı hale getirmek istiyorsak eğitim sistemini baştan sona yeniden kurmalıyız. Evlâtlarımızı taşkınlıklardan korumak için onları önce Allah adıyla derslere başlatmalıyız. Aksi halde helâl, haram, âhiret, hesap günü nedir, bunları evlâtlarınıza öğretemezsiniz. İstenmeyen sonuçları engelleyemezsiniz. Eğitimde şuur olursa ailede huzur olur. ‘Beşikten mezara kadar öğrenme mükellefiyeti’yle bir eğitim seferberliğine girişmeliyiz. Eğitimin öneminden söz etmeyen yok ama durumumuz da ortada. Evlâtlarımız ne manevî alanda yeterli hale gelebiliyor, ne de kendi alanlarında. Eğitim fonksiyonunu icra edemediği için pek çok öğrenci, kız erkek arkadaşlığının yaşandığı, baba parasıyla sefa sürülen yerler olarak kullanmaya başlamıştır okulları. Bugünkü eğitim sistemiyle fedakâr, azimli, idealist nesiller yetiştiremezsiniz.

 

            MANEVÎ DONANIM ŞART

Her geçen gün sıkıntıları artan bir dünyada yaşıyoruz. Alkol, uyuşturucu, fuhuş, zina gibi gençliğimizi ifsat eden pek çok tehlike ile karşı karşıyayız. Saygı, sevgi, şefkat, iyilik, mürüvvet, başkaları için fedakârlık gibi insanî duygular gün geçtikçe zayıflıyor. Böyle bir atmosferde gençlerimizin manevî donanımlı hale getirilmesi o kadar önemli ki! Manevî zenginlik büyük bir meziyettir. İnsanı sabırlı ve dirençli hale getirir. Bezginlik, yılgınlık ve ümitsizlikten kurtarır. Nesillerimizi her türlü ahlâksızlık ve kötülüklerden korur. Bu ülke bizim. Bu gençler bizim gençlerimiz. Elhamdülillah, ülkemizin yüzde 99,2’si Müslümanlardan oluşuyor. Fakat herkes bir şeyler söylüyor olsa da, en az bildiğimiz konu da Müslümanlık. Yeni nesiller İslâmî yaşantıya özendirilmiyor. Genç nesiller dinlerini mutlaka doğru kaynaklardan öğrenmeli. Hurafelerden uzak durmalı, kulaktan dolma bilgilerle yetinmemeli. Bunun yolu okuldur. İnsanı maddî ve manevî her konuda donanımlı hale getirecek olan eğitimdir. Sağlıklı bir eğitim insana sorumluluk kazandırır. Yetenekleri geliştirir, becerileri artırır. Türkiye’nin Müslüman oluşu dikkate alınmadan hazırlanan bir eğitim müfredatı milletimize bir şey kazandırmaz. Türkiye, yıllardan beri Batı tarzı bir eğitim modelinin etkisi altındadır. Eğitimimiz Türkiye’mizin değerlerine göre tanzim edilmelidir.

Manevî eğitimden nasibini almamış insanların nasıl canavarlaştığını görmüyor muyuz? Hırsızlık, yolsuzluk, şiddet, taciz, yaralama, öldürme gibi pek çok fecâatle karşı karşıyayız.  Çarpık eğitimin ürünü olarak okumayan, düşünmeyen, zevk ve eğlencenin esiri olmuş ve kaybedilmenin eşiğinde bir nesil var karşımızda. Eğitimde zihniyet devrimine ihtiyaç var. Bazı tabuları dayatan, insanı formatlamak isteyen bir eğitim anlayışı yerine; insanı ve Türkiye gerçeklerini dikkate alan gerçekçi, ayağı yere basan bir eğitim anlayışına ihtiyaç var.

 

Selam ve dua.

Yazarın Diğer Yazıları