Şahin Akçap

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve ILO Sözleşmesi!

Şahin Akçap

Geçtiğimiz gün benimde köşe yazılarımın yayınlandığı Van Sesi Gazetesinde öğrenci yazar Zeynep Özgür Can’ın yazdığı güzel bir yazıya yurt dışında gezide bulunan Bakan Avcı şık bir mektup yazmış, bu genç kalemi kutlamıştı. Kutlarken de babacan bir öğretmen üslubuyla yazım kuralları içinde “de” ve “da” eklerinin yerli yerinde kullanılmasının yazarın anlatımına güç katacağını belirterek; genç yazarı, ailesini, öğretmenini ve Van Sesi Gazetesi Yayın ekibini içtenlikle tebrik etmişti. Bu bir incelik ve bir devlet adamının zarifliğidir. Davranışıyla yetenekli yurttaşına azim ve gayret aşılamaktır.

Başkan Yardımcısı ve Hükümet Basın Sözcüsü Hüseyin Çelik Kültür Bakanı iken Avrupa’da ki kütüphaneciliğin ileri boyutlu hizmetlerini içeren bir yazımı kendisine göndermiş, geçmişte Yaşar Kemal’in İnce Memed romanlarını Van Kütüphanesinden okumak için ödünç istediğimde karşılaştığım zorluluklardan ve kütüphane memurunun partizanca yaklaşımından serzenişte bulunarak bir Finlandiya ülkesi kadar hoşgörüye sahip olmadığımızı anlatmıştım. Kısa sürede Sayın Çelik’ten yanıt gelmiş ve bir daha bu ülkede bunların yaşanmayacağını belirtmişti. Seslenişime hoş bir yankı olarak dönen Kültür Bakanının o jesti moralimi yükseltmişti.

Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı ikinci bir güzel çıkış yaptı. Dedi ki:

“Haftada 40 saat ders gören öğrencilere siz bir de 20 saat dershanelerde ders verirseniz yanlış yapmış olursunuz. Ağzı var dili yok ses etmeyen çocuklarımıza haksızlık etmiş sayılırsınız. Siz bir işçiyi bu kadar çalıştırsanız ILO Sözleşmesi’nden dolayı başınız derde girer.” 

Sayın Avcı bu saptamasıyla pusulası bir türlü düzeltilemeyen eğitimimize gerçekçi bir yaklaşım göstermektedir. O halde okul ve dershane kıskacında sıkışıp kalan çocuklarımız için bir kurtuluş yolu formülü için çalışılmalıdır.

Şimdi asıl konuya gelmek ve ILO yani Uluslar arası Çalışma Örgütüne üye olan ülkemizin Milli Eğitim Bakanına yüzlerce okul müdürü ve müdür yardımcısı adına seslenmek istiyorum.

-Sayın Avcı, biliyor musunuz bugün ilkokul ve ortaokul olarak hizmet yapan okullarımızda okul müdürleri ve yardımcıları sabah saat 06.30’dan akşam saat 18.30’a kadar çalışıyor. Tam tamına günde toplam 12 saat… Haftada 60 saat!

Ezildiğini haklı olarak belirttiğiniz öğrenciler sadece dersleriyle ilgiliyken, okul idarecileri okulun her şeyiyle, tepeden tırnağa tüm bürokrasisiyle de uğraşıyorlar. Hem öğretmenler… Hem muhasebeciler… Hem idareciler… Hem yeri geldiğinde teknik işlerden ve temizlikten sorumlular. Yani bedenen,  ruh ve kafa ile özveriyle çalışmaktadırlar. Onların çalışma şartları sizce de ILO Sözleşmesine aykırı değil midir? Burada büyük bir emek sömürüsü yok mudur? Eğitim Sendikalarının görmezden geldiği bu gerçeği siz görerek onların çalışma planlamalarına iyileştirme getiremez misiniz? Bu çabalarının ekonomik getirisi ne biliyor musunuz? Sadece haftada iki saatlik ek ders ücretciği.

Sayın Bakan,

Hazır söz Uluslar arası Çalışma Örgütünden ve onun daimi üyesi Türkiye’nin eğitiminden açıldı. Lütfen:

“Konuşursam, derdimi açarsam yerimden olurum.” Kaygı ve korkusu taşıyan okul müdürlerinin ve müdür yardımcılarının bu iç karartan çalışma mesailerini bir kez daha gözden geçirilmesini sağlayınız. Şu an eğitim yöneticilerinin kul hakkının vebali de sevabı da sizin omuzlarınızda.

Yazarın Diğer Yazıları