İkram Kali

Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım farkı

İkram Kali

Evimizin az ötesinde, bugünkü Endüstri Meslek Lisesi’nin karşısında yer alan, etrafı taş duvarla örülü toprak sahada ilk kez sarı larcivet renklerle tanıştım.1967-68’li yıllarıydı 9 yaşında bir çocuktum.  Sarı larciveti Şengençlerspor siyah beyazı Van Gençlikspor,  sarı kırmızıyı Erekspor, mavi beyazı ise İkinisanspor ile hafızama, yüreğime kazırken sarı lacivertin Fenerbahçe, siyah beyazın Beşiktaş, sarı kırmızı renklerin Galatasaray’ı, mavinin Van Gölü’nü, beyazın ise Van’ın karını yansıttığını öğrendim. Renklerin ağırlığını top koşturan mahalleli büyüklerimizden, komşularımızdan, arkadaşlarımızdan ve ağabeylerimizden öğrendim.

İzlediğim Gençlik ve Şengençler maçları sonrası iki takım arasında gelgitler yaşadım.  Rahmetli ağabeyimin adı Cemil, tuttuğu takım da Fenerbahçe olunca Cemil Turan’dan dolayı gönlüm çoğu kez Kanarya’nın kanadına takıldı. Ama Kartal daha ağır basınca sonunda Beşiktaş’ta karar kıldım.

Anlayacağınız Fenerbahçe’yi de severim,  Galatasaray’ı da…

Türk futbolunda yeni bir çağ açan,  futbolumuza vizyon kazandıran, tesisleşmede sınırsız eserler yaratan, futbolun ekonomik sektör aynı zamanda sosyal olgu olduğunu ortaya koyan, kurumsallaşmayı başaran Aziz Yıldırım’dır.

 Beşiktaşlı bir futbolsever olarak Aziz Yıldırım’ın inancı, cesareti, mücadelesi, öngörüsü,  spora bakış açısı ve yılmayan azmiyle tarihe geçen başkan olduğuna inanıyorum.

Ama nedense Aziz Yıldırım’ın üzerinden şimşekler hiç eksik olmuyor.

Şike diyorlar.  Güldürmeyin insanı.

Türkiye’de şike yapmamış, bu kirliliğe bulaşmamış kulüp var mı?

Şikenin kralı amatör maçlarda başlıyor ve halen yaşanıyor. Sahte futbolcu, sahte belgeler, aymazlıklar amatörde gırla gidiyor. Önce amatörde yani alt yapıda yaşanan düzensizliği, spor ahlakına uymayan davranışları, sahteciliği önleyin.  Futbola adımını atan gençlerin kulağına ilk önce şikenin nasıl yapılacağı fısıldanarak öğretilmiyor mu? Şike yapmayı reddeden hoca, başkan, kulüp yöneticileri ve futbolcular birileri tarafından beceriksiz sayılmıyor mu?

Futbolla uğraşan hiç kimse kendisini sütten çıkmış ak kaşık sanmasın.

Peki, Yargıtay tarafından hakkında şike, teşvik primi vermek ve örgüt kurmak suçlarından 6 yıl 3 ay hapis cezası onanan Aziz Yıldırım’ın başına gelenler neyin nesidir?  Yıldırım karara karşı ” Ben Aziz Yıldırım olarak bu hukuka aykırı karara saygı duymuyorum ve bu siyasi kararı tanımıyorum. Fenerbahçe’nin adının yanında Aziz Yıldırım’ın başkanlığı, özgürlüğü ve hatta varlığının hiçbir önemi yoktur. Aziz yıldırım gerekirse başkan değil bu kulübün kapısında bekçi dahi olur ama ne Fenerbahçe’den koparılabilir, ne de onlara teslim olur. Bunu sağlayabilecek hiçbir makam ve karar henüz görülmemiştir ve görülmeyecektir…” ifadesiyle neden efsane olduğunu da gösterdi.

Bana göre Aziz Yıldırım kulüpte devrim yaptığı, başarılı olduğu, grupları yerle bir ettiği, dik durduğu, rüzgârgülü olmadığı ve bir yerlere de eyvallah etmediği için kıskançlıkla yok edilmek isteniyor.  Yıldırım’ın durumu eski Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy’a benziyor. Türkiye’ye dünya 3’cülüğü,  milli takıma heyecan, kalite ve başarı kazandırmasına rağmen TFF eski Başkanı Haluk Ulusoy kıskançlık nedeniyle harcanmadı mı?  Ulusoy başarısız mıydı? Hayır. O zaman geriye ne kalıyor? Koca bir istemezük ve kıskançlık. Şimdi ne aranıyor.  Futbolda ulusal başarı. Geçmiş olsun.  

Ülkemizde başarılı olmak,  dik durmak,  doğruları söylemek tehlikeli davranışlar arsında sayılır. Geçen akşam Aziz Yıldırım’ın aldığı hapis cezasını konuşan Fenerbahçe eski başkanlarından Ali Şen deneyim ve adına yakışan altı çizilecek iki söz söyledi. Biri Aziz Yıldırım’a genel kurulda onursal başkanlık verilmesine ilk el kaldıracaklardan birinin kendisinin olacağı. Diğeri ise Fenerbahçe’nin son dönemde yaşadıklarını siyasi parti yaşamış olsaydı çoktan dağılırdı tespiti. 

Kim ne derse desin.

Aziz Yıldırım hem efsaneleşti hem de Fenerbahçe’yi kurumsal yapıya kavuşturdu. Fenerbahçe camiası da disiplinle,  inançla bütün tahriklere aldırmadan onuru davranış sergiledi. Saldırılara uğrayan, kellesi istenen başkanlarına adam gibi sahip çıkmayı bildi. Fenerbahçe’nin dağılacak mozaik olmadığını gösterdi.   Yürekli taraftarlar Aziz Yıldırım’ın etrafında kenetlenerek şampiyonluklardan çok daha anlamlı ve kalıcı olan Fenerbahçelilik dayanışma ruhunu betonlaştırdılar. Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım farkı da budur.

Helal olsun.  

Hiçbir kimsenin gücü işte bu nedenle Fenerbahçe’yi ele geçirmeye yetmedi, sanırım bundan sonra hiç yetmeyecek.

Geleneklerine, kültürüne sahip çıkan, evrimini tamamlayan Fenerbahçe Cumhuriyettir. 

Yazarın Diğer Yazıları