İkram Kali

18 Mayıs Van'ın işgalinin 100. yılıdır

İkram Kali

İşgal her millet ve her ülke için onur kırıcıdır, acıdır, gözyaşıdır. İşgal kayıptır, kırılmadır. Van'ımızın Rus işgaliyle ilgili olarak Taraf gazetesi yazarı tarihçi, araştırmacı Ayşe Hür şunları yazıyor: " Rus birlikleri Ermenilerin kontrolündeki Van'a 18 Mayıs 1915 günü girdiler. Ruslar Aram Manukyan'ı Van Valisi olarak atadılar. (Manukyan 1918'de kısa ömürlü Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti'nin ilk İçişleri Bakanı olacaktı.) Ardından katledilme sırası Müslüman ahaliye geldi. Frieda Spörri adlı bir misyoner şöyle anlatıyordu durumu: "Şehirde Türk evlerinin yağmalanmasına başlanmıştı ve bu biz misyonerlere acı veriyordu. Babamız, istasyonumuzdaki insanları bu haksızlıktan uzak tutmak için elinden geleni yapıyordu." Spörri'ye göre, Ermeniler Türklere "ne Cenevre Konvansiyonu'na, ne de İsa'nın öğretisine göre" davranıyorlardı."
Van ve yöresindeki Rus-Ermeni işgal ve zulmü 3 yıl sürdü. Bolşevik İhtilâlının ardından 18 Aralık 1917'de imzalanan Erzincan Mütarekesi ile Rusların bölgeyi terk etmesi üzerine harekete geçen Türk Ordusu, 2 Nisan 1918'de Van'ı işgalden kurtardı.
18 Mayıs Van'ımızın Ruslar tarafından işgalinin 100. yıl dönümüdür. Van 100 yıl önce acı dolu kara günler yaşadı. Bulunduğu kentin tarihini geçmişini anlatmak, aydınlatmak ve anmakla görevli olan Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve diğer kurumlar 18 Mayıs gününü görmezlikten gelse de tarih 100 yıl öncesi yaşananları unutmuyor.
Yaşadığımız Van yalnızca doğup, büyüyüp para kazanma, eğlenme gülme ve sonra da öldüğümüzde gömüldüğümüz mezarlığımız değil. Burası bizim namusumuz, onurumuz ve vatanımızdır. Vanlılar 100. yılda kendi yaslarını tutmayı ve acı dolu geçmişlerini anmayı bilmesi gerekir. Bu Vanlı olmanın gereğidir.

Seçim havası neden böyle?

7 Haziran seçimlerine sayılı günler kaldı. Hala seçim heyecanı rüzgara, rüzgar fırtınaya dönüşmüyor. Hala bir şeyler eksik, hala tempo düşük. Seçim günü yaklaşıldıkça heyecanın giderek artması beklenirken aksine bir durum yaşandığını söylemek yanlış olmaz.
İlimizde seçim heyecanın hissedilmemesinin birçok nedeni var. Nedenler arasında; siyasete ve siyasilere olan güvensizlik, toplumsal yorgunluk, kırgınlıklar, umutsuzluk, heyecan yaratmayan parti programları, beklentileri karşılamayan aday listeleri ve seçmenlerin kafa karışıklığı sayılabilir.
Van'da seçim havasının bunlardan olumsuz etkilendiği söylenebilir. Ancak İstanbul, Ankara ve diğer illerdeki meslektaşlarımız ve dostlarımızla konuştuğumuzda oralarda da seçim havasının Van'dan farklı olmadığını söylüyorlar. Anlaşılan Türkiye genelinde seçim heyecanı yok.
Anket şirketleri bile şaşırmış durumda. Anketleri partilerin meydan ve sokak çalışmalarıyla bütünleştirerek analiz eden şirketler sokaktan bekledikleri verileri yeterince alamıyorlar. Zira meydanlar, sokaklar, caddeler, kulisler durgun ve keyifsiz.
Enteresan bir sessizlik var.

Dananın kuyruğu kopabilir!

Bu köşede seçimler öncesi yazdığım gibi YYÜ' de sonucu belli olan rektörlük seçimi tamamlandı. Sıra rektör yardımcılıkları atamalarında. YYÜ'de toplam 3 rektör yardımcılığı kadrosu var. Prof. Dr. Ahmet Kazancı ve Prof. Dr. Murat Demirel geçenlerde yardımcılıklara atandılar. Bir yardımcılık kadrosu da atama bekliyor. 

İddialara göre rektör seçiminde duruma göre pozisyon alan 12 isim rektör yardımcılığı istiyor. Eğer söylentiler doğruysa buna göre yardımcılık koltuğuna oturan 2 ismin dışında 10 isim daha var. Yardımcılar için gönülleri hoş edecek, dengeleri sağlayacak bir formül uygulanacağı söyleniyor. Formüle göre her yıl 3 isim yardımcılık yapacak. Böylece 4 yıl için de 12 isim koltuğa oturma muradına ermiş olacak. Ancak isimler arasında absürt formüle karşı çıkanların olduğu kaydediliyor. Bu nedenle dananın kuyruğu kopabilir de, kopmayabilir de. Bu da dananın kuyruğunun sağlamlığına bağlı bir durumdur. Nasıl olacağını hep birlikte göreceğiz.

Demirtaş CHP Genel Başkanı olsaydı!

HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş genç lider karizması, sempatik yaklaşımı, öz güveni, kararlı duruşu, toplumun bütün farklılıklarını kucaklayan sıcak mesajları, zekice değerlendirmeleri, beğeni alan analizleriyle HDP'yi sırtlamış götürüyor.
Demirtaş gençlere ve kadınlarla çok daha yakın duruyor. Provokasyon amaçlı saldırıları önemsemiyor, malzeme olarak kullanmıyor, istismar etmiyor. Demirtaş farklı bir lider profil sergiliyor. Yarattığı farkındalıkla toplumda karşılık buluyor. Selahattin Demirtaş bu yaklaşımıyla CHP Genel Başkanı olmuş olsaydı acaba ne olurdu? Bana göre 7 Haziran seçimlerinde rahatlıkla yüzde 50'nin üzerinde oy alarak tek başına iktidar olurdu.

Kenan Evren'in ardından

12 Eylül askeri darbesinin lideri, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 98 yaşında yaşamını yitirdi. Dün de toprağa verildi.
Türkiye Kenan Evren'i nefretle merhamet arasında sıkışan bir duygu içinde yolcu etti. Bir tarafında 12 Eylül darbesi sonucu yakınları cezaevlerinde çürüyen, hayatları kararan mağdur aileler, diğer tarafta çocuklarına 1980'de Kenan ve Evren ismi veren aileler…



Yazarın Diğer Yazıları