Van Gölü İncileri

Van Gölü İncileri

MEN VAN’IMIN HASTASIYAM 

ADNAN ÖZKAN (YANIK SEVDALAR)

Hangisini sayam doktor

Gönül yaslı, kalp buruktur

Memleket gibisi yoktur

Men Van'ımın hastasıyam…

 

Hasretimi kimse bilmez

Gözyaşımı kimse silmez

Gurbet eller bize gelmez

Men Van'ımın hastasıyam...

 

Geceler girer rüyama

Ayrı renk katar dünyama

Başkasını bilmem amma

Men Van'ımın hastasıyam…

 

Gönül yaram unmaz derin

İlaç diye Mehir verin

Beni sılama gönderin

Men Van'ımın hastasıyam…

 

Bıktım toz pembeli renkten

Mana haber ver Erek'ten

Özlüyorum hem yürekten

Men Van'ımın hastasıyam…

 

Toprağı var cennet kokar

Suları var serin akar

Güneşi var yürek yakar

Men Van'ımın hastasıyam...

 

Gözümde tüter kalesi

Edremit'i, İskelesi

Bu hasretlik neyin nesi

Men Van'ımın hastasıyam…

 

Akar gider Bend-i Mahi

Hâla balık var mı sahi?

Hem Vallah, hem Billahi

Men Van'ımın hastasıyam…

 

Balığını, peynirini

Dolduran var mı yerini

Boşuna yorma kendini

Men Van'ımın hastasıyam…

Van Gölü İncileri

ŞİİR

ATAKAN DAŞDAN

Edebiyat sarayının

Has oğlu, kızıdır şiir.

 

Kalbin güçlü endazında

Yüreğin nabzıdır şiir.

 

İlmin tavıyla beslenen

Sanatın özüdür şiir.

 

Tefekkürün nazlı sesi

Dilin niyazıdır şiir.

 

Kalemin kalbe dokunan

Katmerli sözüdür şiir.

 

Aşkın ve muhabbetin

Cilvesi nazıdır şiir.

 

Dil yaylasında çağlayan

Türküde yazıdır şiir.

 

Hicran yanığı yürekte

Derince sızıdır şiir.

 

Hikmet içinde hakikat

Arayış izidir şiir.

Van Gölü İncileri

GÜLARA

BEDİH YÜCE

Mahzenine kilitledi beni zifir gözlerin

gün hüzünlü, mısralar sevdalı, ben gülistan

arzuladığım bir Gülara...

 ve Gülara sende kaldı güllerim...

sense bihaber, geçen günlerden

 

Semazen misali çevrelerdin bedenimi

yıldızları içine işleyen gece gibi

hayır.. belki de kanıma işledin kendini

bundan mıdır ki acep

ne kendimi bilirim ne derdimi

 

Gülara…

hangi gecenin ışığı süzülür gözlerinden?

bakışların hangi vuslat gecesinden?

bakışların diyorum, Gülara

yaktı beni içte içe bu nara

 

Üşenmeden gönlümde tahayyül edeceğim

sevdamı hangi kelimeyle telaffuz edeyim

 

Beni sevmedin, söylesene neyleyim

bunu kalbime nasıl tercüme edeyim

hangi âşık hangi maşuk ne der,  ne diyeyim

 

Meçhul cevaplar yayılıyor

arzuladığım gözlerden

bu gece ruhum ağlıyor

çömelmiş sana, yaralıdır derinden

bana da bağışlamaz mısın

bir tutam sevginden?

 

Halim nice oldu, ürküyorum

sensiz geçen günlerden

ve Gülara biliyorum,

ay ışığı kadar uzaksın gündüzleri

ve geceleri güneş ışığı kadar uzak

sen hep sen yine de sen...

Sen Gülara, sen.

Van Gölü İncileri

ŞİİR

FUAT ODABAŞIOĞLU

Şiir sevginin azgın seli

heyecanın tebessümkar bakışıdır

dertlerin şifa sargısı

coşkunun sermest narasıdır

gönül yarasının için için kanaması

şiir yalnızlığın yankılanan çığlığıdır

 

Duyarsızlığın dikeni, hayatın iksiridir

hislerin gözü kara dillenmesi

musikinin hayat erzağıdır

şiir mutluluğun gizemli şifresi

ruhun alev almış yanıdır

 

Yaradan’ın nabız aldığı şah damar

şiir doğanın esrarlı sesidir

hayatın anlamlı ritmi

kültürün çizimsiz resmidir

uygarlığın naif ayak izi

İlah’ın munis nefesi

bilimin ruhta raksıdır

şiir harbin ateşsiz silahı

barışın zabıtlı mührüdür

 

Sözün ruhudur, yazılırsa uçmadan kalır

kimi heceli, kiminin önceliklidir aruzu

kiminde serbesttir

kiminde sıralanır isim harfleri

kafiyesiz söylersen İskender  kebabı

kafiyeli tadarsan kestane şekeri

ustasının dilinden dökülür

hüzünlü gönülleri coşturur

her türden şiir müzikali

 

Türkü, şarkı, ilahi,

denenir gazel ya da rubai

ruhlar şiirden alır gıdayı

şiir halkın aynasında yansıdır

akseden ya aşkıdır ya sevdası

hüzün çıkarsa ağlatır aynayı

hiciv olduğu yere mıhlar

dinlemez paşayı, beyi, ağayı

eşey gözetmez şiirin yazgısı

hasret çekip özlem yaşayanı

taşır böğründe hicranı

kahrını çeken kalem kırar

bırakır şiir yazmayı.

Van Gölü İncileri

DOSTLAR

GAMZE NUR ÜNAL

Yüzüm kanlı, gönlüm yanmış, içim elemli

Koskoca dünyada kalamam dostlar

Bu gamda, tasada canım veremli

Yönümü kaybettim, bulamam dostlar

 

Kederden bulunmaz ben gibi biri

Gözüm yaş dolu lakin ağlamam dostlar

Bu savaşta kalmadı ben gibi diri

Yaram çok derin ancak dağlamam dostlar

 

Bıraktığın gönül şimdi yangın yeri

Dermanım yanımda, alamam dostlar

Bir daha yaşamam, dönemem geri

Aşk ırmağı önümde, dalamam dostlar.

Van Gölü İncileri

UNUTAMAZSIN

NAZMİ SARAÇOĞLU

Sevdiğin göç etse fani dünyadan

Hep kalbinde yaşar unutamazsın

Şifa beklenilmez geçen zamandan

Derman olmaz zaman unutamazsın

 

Geçen her gün yaran derine iner

Onun gül kokusu her yere siner

Sanma ki bu sızın zamanla diner

Sızladıkça yaran unutamazsın

 

Mecnuna dönersin çöl düzlüğünde

Gözünden hasretle yaş döktüğünde

Ona benzeyeni her gördüğünde

Canlanır hatıran unutamazsın

 

Gezdiğin gülistan gelir aklına

Gözlerin takılır gülün dalına

Yanarsın bülbülün ah-u zarına

Gönlün olur viran    unutamazsın

 

Gözlerin dalarak maziyi anar

Onulmaz yaralar kalbinde kanar

Yüreğin kor olur ciğerin yanar

Söndüremez umman unutamazsın

 

Teselli olamaz mezarın taşı

Gözyaşın söndüremez yanan ateşi

Kader böyle dersin Mevla’mın işi

Susuverir lisan konuşamazsın

Ukbaya kadar sen unutamazsın.

Van Gölü İncileri

ÇANAKKALE’DİR ADIM

OSMAN ERDAL

Çelik zırhın imanla büküldüğü yer benim!

Oluk oluk kanların döküldüğü yer benim!

 

Yedi düvel bir olup boğaza dizilerek

Dünyanın bir karaya çakıldığı yer benim

 

Medeniyet denilen tek dişli canavarın

Dişinin ta kökünden söküldüğü yer benim

 

Gül kokan toprağımın bir metre karesine

Tam altı bin merminin sıkıldığı yer benim

 

Yeryüzünde belki de emsali görülmemiş

Bir savaşın ibretle bakıldığı yer benim

 

Kınalı kuzuların ardından ağlayarak

Ağıtların topluca yakıldığı yer benim!

 

Burası Türk yurdudur geçilmez denilerek

Düşmanın hayalinin yıkıldığı yer benim!

 

Vatan evlatlarının yiğit gönüllerine

İstiklal madalyası takıldığı yer benim!

 

Yüzbinlerce şehitle hilalin gölgesinde

Ölümsüzlük tahtına çıkıldığı yer benim!

 

Çanakkale’dir adım düşmana geçilmezim

Ay yıldızın karaya dikildiği yer benim!

Van Gölü İncileri

ÜRPERTİ

SEZAİ ÇİÇEK

Bir ürperti duydum ve vuruldum…

 

Ne gecelere râm oldum ne karanlıklara köle

Aşkından başka vuslatım olmazdı

O da imkansız artık ömür böyle bitecek nafile

Suların ıslatmadığı ıslatamadığı

Ateşlerin yakmadığı vakitlerde

Seherlerde söylediğin şarkıların

Gölgesine sığındım senden izinsiz

Ve bundan hiç pişman değilim

 

Dağların en tepesinde doruklarında

Gündüzden uzak alaca karanlıklarda

Güneşe mahrem mağaraların

Loş kuytusunda kendimden bile saklanırken

Düşlerinden başkası ışıtmadı ruhumu

 

Yıldızların ağıp gittiği asumanda

Ne tapınaklarda ne sunaklarda

Hiç adanmış değildim senden başkasına

Alnımda kılıç yarası gözlerimde sen

Uğruna nice savaşlar kaybetsem de

Cenge değer başkasını hiç bilmem bilemem

 

Rüzgârın savurduğu kum tepelerinin

Vaha umuduyla ardına saklandığımda

Sert esen samyelinin dağıtıp

Sonra yeniden topladığı sahralarda

Kervanlara yol vermeyen çöllerde

Güneşin bile bir kendisine tahammül etmediği

Ateş pazarlarında  senin adınla tutundum

 

Oysa çoktan geçmiştim can pazarı mekanları

Ve harabeler bırakan yangınların dumanları

Henüz üzerime isini bulaştırmamışken

Küllenmemişken ateşin narı

Çıplak ayaklarımla koşarken üzerlerinden

Canım yanmamıştı ismine yandığım kadar

 

Evet elbette asude baharlar düşlememiştim

Kelebek kanatlarında rengarenk bir dünyada

Uçsuz bucaksız ummanların derinlerinde

Bir balığın pullarına henüz tutunmamışken

O kocaman dalgalar çıkaran depremlerin

Ya da gerçekte hiç kurulmamış şehirlerin

Surlarına sığınmamışken

 

Ve henüz gizimi ifşa etmemişken kendi kendime

Yükselen dev dalgalarla karşılaşmadan

Cesur adımlarla göğsümü/tüm benliğimi

Kılıç ve kalkanlara siper etmemişken

Başlangıcı ve sonu bilinmeyen savaşlarda

Belki de o anlara ramak kala

Ay yüzlü simanı düşlediğimde

Belli belirsiz bir ürperti duydum ve vuruldum

Ne nasır tuttu

Ne kabuk bağladı gönül yaram

Çünkü bir gölgenin yansımasıydım inan…

Bakmadan Geçme