BİRİKİMLER VE HAYALLER
NEŞE DEMİR
Birikim yapmak, akıp giden zaman içerisinde kıymet verdiğimiz şeylerden tasarruf yapmaktır. Bu maddi de olabilir manevi de. Irmak akarken testiyi doldyrabilmektir birikim yuapmak.
Biliyoruz ki hayatımızda çok önemli yere sahiptir birikim. Her zaman para mı biriktirilir ki? Hayallerimizi de biriktirebiliriz gönül hazinemizde. Gneçliğimizden geçip gidenlerden güzellikler ayırarark. Zamanı gelince kullanmak için çok işimize yarayabilir maddi ve manevi birikimimiz. Birikimimiz geleceğimiz için hayallerimizin bir basamağıdır.
Tutumlu olup yaşamımız boyunca harcamalarıma dikkat etmeliyiz. Birikimlerimizi değişik yatırımlar yaparak uzun vadeli yapabiliriz. Hedefimimize ulaşmak için birikimimize yönelmemiz ve hayalimizi yavaş yavaş tamamlamaya başlamamız gerekir. Bu noktada birikim ve hayallerim ön plana çıkmaktadır.
Birikim deyince akla sadece maddi anlamda değil, manevi olarak da... Sevgi, saygı ve sabır gerekir hayallere giden yolda birikim için çünkü bu ayrıcalığı biliyoruz ve kabulleniyoruz. Bunun için eğitim önemlidir. Aile ortamında ve anaokullarında bu güzelliklerin temelli atılmalıdır. Bu konuda büyüklerimizden ve öğretmenlerimizden destek bekleriz her zaman. Birikim ve hayallerim bu anlamda çok büyük önem taşır, her zaman kıymetini bilmeliyiz.
Bu konuyla ilgili hedefimde olan hayalim maddiden çok manevi birikim ile vurgulanmaktadır.
GECEYE 1 KALA
MERVE OFLAS
Aşk; insanın kelimelere dökemediği, cümlelere sığdıramadığı bir girdaptır. Yarası hep tazedir aşkın. Hele özlersen gözlerine tutunmaz yaşların salıverir mektuplarına. Boğazında bir düğüm, çekemediğin nefesinin sebebidir.
Günden güne bitirir seni. Senelerin kovaladığı bir gökyüzü var sabahı ayaz gecesi özlem kokan. İçinde sayfalara dökemediğin çığlığın yine bir sevda yakar canını. Giden ardında bıraktığı kalanı öldürür. Şimdi sayfalara sığmasa da bu sevda. Alaylı gülüşlere kaldı sevdalar. Yüreğin bin bir acının düğümü Gözlerinde sevdanın ağırlığı gülüşlerini götürürken kalkmaya hazırlanır yüreğindeki gemi. Geminin kaptanı yetip giderken o uçsuz bucaksız sahilden kaldırımda ölümle cebelleşen bir sen kalırsın. Şimdi yetim bir aşkın umut katiliyle yüzleşsen de kapanmıyor açılan yara. Geçecek diye beklediğin senelerin ağırlı var omuzlarında yetip giden yıllar geçirmez sadece alıştırır.
Şimdi satırlarda düşman oldu sana. Mürekkepler bile gidişinle kurudu. Günleri ayları belki de senelerin isyanıydı. Şimdi ne serzenişler geçiyor şu arsız yüreğinde. Bıraktığın bir günahkar cebelleşir olduğu en derinlikleriyle. Ne kağıt kalem ne mürekkep sarılı oldu gidişine. şimdi hepsi birbiriyle savaş halinde yazmayı bıraktı. Ardında bıraktığın mülteci gecelerde arar oldu yanlızlığı. Gidişin öyle yaraladı ki bu bedeni içinde feryatlar kopar oldu. Senden geriye bir mülteci kaldı. Bilinmez bir gecenin bilinmez bir saatinde. Parmaklıklar ardında esir kaldığı zindanda yanlızlığın mahkumluğu yetirir oldu umutlarını şimdi gidişler geceye 1 kala.
GİT ARTIK
BİRSEN EKER
Kendi içinde
heyzanını yaşa
git artık nerde yaşarsan yaşa
hep benden uzakta
bir daha arama
sorma…
git artık bir daha asla geri gelme…
Dönme geriye
bu gözler seni asla affetmez
bilsen de bilmesen de…
git artık bir daha asla geri gelme…
Sen en iyisi bir daha sevme
sevmeye ilk önce kendinden başla
bir daha hiç bir kalpte
bir daha hiç yara açma…
git artık bir daha asla geri gelme…
BİR ADAM
EMİRE KARAKOÇ
Bir adam sevdim
daha önce hiç sevilmemiş
saçları okşanmamış
sevgi sözcükleri duymamış
Kocaman elleri vardı
nasırlıydı avuç içleri
sevgisizlikten hırpalanmış
sesi şiir, gülüşü huzur,
varlığı umut bir adamdı
Bir adam sevdim
kaşı ve gözü arasında
bir beni vardı şiirden
En güzel ressamın çizdiği
en güzel tabloydu duruşu,
gülümsemesi içinde tutsak kalmış,
hüzün yüzünde yer edinmiş.
HOŞÇA KAL
CİVAN ATAY
Hoşça kal sevgili. Gönlünden uzak olduktan sonra yanında olsam ne yazar. Bu eller senin, sadece senin için atan ve her attığında senin adını zikreden... Kırdığın bu kalp için mezar kazabilirsin şimdi
Bu mezar o kadar büyük ki yüzlerce adam sığar. Ama senin sevginle dolup taşan bu kalp sığamaz o yüzlerce adamlık mezara. Gitmeden önce son kez dönüp baktın bana. Ahh, işte benim için son bir umut ışığı doğdu. Çok cılız bir ışık bu. Her an sönebilir. Ben bu ışığın sönmesine izin vermedim. Hâlâ o pamuk ipliğine bağlı umuda tutunarak yaşıyorum.
Sen yoksun çok soğuk. Elimi elinle, yüreğimi yüreğinle ısıtamıyorum. Buz tuttu ikisi de. Şimdi tutunduğum umudum meyvesini verse ve sen çıkıp gelsen birden. Elimi tutsan, bana sımsıkı sarılsan, birleşse yüreklerimiz çözülmez miydi bu buzlar.
Yanımdaki, aklımdaki olmadıktan sonra ben onunla yaşamam. Yaşıyamam... Ama evet aklımdakiyle de ölürüm...
ATILIR MI
ZEYNEP DENİZ
Dört yıllık sevdalar kapandı
çekmecelerin en kuytu köşelerine
zifiriye atıldılar hep, yalnızlığa
onca emek savruldu dört bir yana
Gittiğinden beri içim paramparça
yokluğun sardı beynimi, yüreğimi
ne kadar zormuş dayanabilmek,
sessizlikle çığlık çığlığa kalmak içinde
Seni seviyorum cümleleri
söylenmemiş gibi bırakıldılar bir kenara
yüreğinin bir kenarına, ufak bir kıyısına
mesken etseydin bari, sevdalar atılır mı hiç?
ANÂSIR-I ERBÂ
HAMİYET KOPARTAN
Hayat şifremiz anâsır-ı erbâ
Kışımız, baharımız, yazımız bir
Aynı gemideyiz, yönümüz Mevlâ
Rotamız, kaderimiz, yazımız bir
Kimimiz efsane, kimimiz roman
Aynı Musavvîr’in tasvirleriyiz
Kimi hayvan, bitki, kimimiz insan
Aynı Nur’un ayrı tenvirleriyiz
Kimi “melek”, kimi “cin”, kimi “şeytan”
Hepimiz Halik’ın mahlûkatıyız
Kimi ateştendir, kimi topraktan
Hep aynı Allah’ın mevcudatıyız
Anadır, tohumu bağrına basar
Allah’ın ikramı taamlar sunar
Cansız bedenleri sır gibi saklar
Topraktanız; lokmamız, aşımız bir
Gülün derdine bülbül gülzârdayken
Hicran ehli yine ah ü zardayken
Deryalar gelgitlerle efkârdayken
Aynı ateş yakıyor, acımız bir
Hava, su ve toprağa düşmesini
Beklediğimiz umut, cemremiz bir
Dünyadaki kir, kalplerdeki kini
Yıkayacak duamız, katremiz bir
Süleyman kuşlarla konuşuyorsa,
Yunus çiçeklerle söyleşiyorsa,
Ceylân, aslanla Hünkârlaşıyorsa
Bektaş, demek ki tüm mahlukat biriz.
Bakmadan Geçme
