Van Gölü İncileri

Van Gölü İncileri

LÜGAZ

BEKİR OĞUZBAŞARAN

İnsanı hayvandan ayıran; üç harf, beş nokta...

Anayı kızından ayıran; üç harf, beş nokta...

 

Nefsin saltanatını kıran; üç harf, beş nokta...

Rûhu gökyüzüne kaldıran; üç harf, beş nokta...

 

En büyük sınava çağıran; üç harf, beş nokta...

Sonsuz çilelere daldıran; üç harf, beş nokta...

 

İmkânsız olanı yaptıran; üç harf, beş nokta...

Sessiz çığlıklarla haykıran; üç harf, beş nokta...

 

Kimine göreyse baldıran; üç harf, beş nokta...

Leylî vü Mecnûn'u andıran; üç harf, beş nokta...

 

Karanlık mağarada çıran; üç harf, beş nokta...

Senin de gelir bir gün sıran; üç harf, beş nokta...

Van Gölü İncileri

SEN

NURAY DOĞAN

Senin parmakların şimdi 

Şiirimde hece hece dolaşan

Gözlerin geceme güneş 

Uyandığımda aydınlığım sen

Yürürken adımlarım sana eş

 

Yıkadım sabah yüzümü seninle

Kuruladım sonra adınla

Seni kattım çayıma kahvaltıda 

İçtim senin tadınla

Akşam bir çocuk gördüm yolda

Gülümsedim dudaklarınla

Adımı sorana sen diyorum

Ben oluyorum sonra... 

 

Susuyorum göğe baksam sen

Özgürsün kuşlar gibi

Berrak, parlak, kızıl bir  şafak

Kalbim olup yanıyorsun

Susuyorum içiyorum bir yudum senden

Süzülüp ardına bakmadan 

Bir hayalet belki bir

Mahcubiyet, bir hasret... 

 

Şimdi bir muamma oluyorsun 

Esiyor başımda senin rüzgarın

Kasıp kavuruyorsun bilesin

Topladım her zerreni

Dağıtmadım gönlümdeki evi

Bak şu köşede şarkımız çalıyor

Dinliyorum bizi, sen çalıyorsun

 

Uzakların türküsü bu hasretin sesi

Radyoyu kapatıyorum

Ellerim oluyorsun şimdi

Yüzüme kapıyorum seni

Gözyaşlarımı siliyor

Ötelerden öpüyorsun beni

Gül rengisin, leylak kokusu

Kıyamıyorum koklamaya seni

Bak saçlarımdaki aklara

Her bir teli sen olup

Hatıralarını saklıyor şimdi.

Van Gölü İncileri

KABUK

ERCAN SAĞLAM

Ey acı giderek soğudum senden

Tükenmez kalemle yaz bir tarafa

Yanar mı yanmaz mı düşünme artık

Kömür bir tarafa köz bir tarafa

 

İlk defa yoruldum hevesim kaçtı

Kurduğum hayaller havaya uçtu

Rüzgarda kum gibi dağıldı geçti

Kabuk bir tarafa öz bir tarafa

 

Bahçeme sığınan kuşlar vuruldu

Dört yanım dikenli telle sarıldı

Kurudu dallarım bir bir kırıldı

Oğlan bir tarafa kız bir tarafa

 

Her şeye dargınım toprağa suya

Kendimce gözdağı verdim uykuya

Hiç tedbir almadım düştüm pusuya

Gönlümün kabrini kaz bir tarafa

 

Anladım yolu yok başa çıkmanın

Topraksız tarlaya tohum ekmenin

Sebebi ben oldum bu son tekmenin

Cümle bir tarafa söz bir tarafa

 

Bu yolun en eski yolcusu bendim

Pes ettim en yakın durakta indim

Bekledim her gece kusacak sandım

Ağız bir tarafa göz bir tarafa. 

Van Gölü İncileri

GÜLMESİN YÜZÜN

ŞÜKRAN ŞİMŞEK AKADUR

Bir dokun bin ah işit ben gibi

Borana dönüşsün baharın yazın

Ateşlerde yanan canda ten gibi

Savundum külünü kalmasın izin

 

Sahte sözlerinle kanıma girdin

Toz pembe hayâli önüme serdin

Çekilmez dertlerden başka ne verdin 

Lâl olsun dillerin olmasın sözün

 

Kırdığın bu kalbin vebali çoktur

Bil ki yaptıkların sırtına yüktür

Haklıyı haksızı görecek Hak’tır

Ömrünce kışlar gör gelmesin yazın

 

Elbet ettiğini çekersin bir gün

Çaresiz yollara bakarsın her gün

Gönüllerden bir bir olursun sürgün

Dilerim ALLAH “tan gülmesin yüzün

 

ŞÜKRAN'IM. Ahımı aldın boş yere 

Affetmem kapıma gelsen bin kere 

Çürüttün ömrümü göz göre göre

Kırılsın tellerin çalmasın sazın.

Van Gölü İncileri

‎ESARETE BOYUN EĞMEZ BU MİLLET

DR. RESUL COŞKUN

‎Bedir, Uhud, Hendek semboldür bize

‎Hak din İslâm ise tek yoldur bize

‎Esarete boyun eğmez bu millet

‎Düşmanları bir bir getirir dize

‎Zaferden zafere koşar bu millet

‎Düşmanlara fırsat vermez bu millet

‎Vatan, namus, bayrak kutsaldır bizde

‎Namertlere boyun eğmez bu millet

‎Yediden yetmişe mücadelede

‎Dede, torun, nene farklı cephede

‎Bir hilal uğruna nefes nefese

‎Destanlar yazdık biz, Çanakkale'de

‎Şehitliği candan arzularız biz

‎Korkmadan cepheye koşar hepimiz

‎Ata yadigârı al bayrağı da

‎Taşırız şerefle, baş üstünde biz.

Van Gölü İncileri

GÖZETLİYOR

MEHMET AKÇAY

Mis kokuyu vermek için 

Güller bizi gözetliyor 

Meyvesini dermek için 

Dallar bizi gözetliyor 

 

Burdan alıp götürmeye 

Hasretini bitirmeye 

Sevdiğine yetirmeye 

Yollar bizi gözetliyor 

 

Bakıp karar verilecek 

Sırlarına erilecek

Geze geze görülecek 

İller bizi gözetliyor 

 

Kıyısına giderseniz 

Bronzlaşır vücut beniz

Yaz gelince derya deniz

Göller bizi gözetliyor 

 

Rabbim bizi etme cüda 

Ne karada ne de suda

Riski veren bari Huda 

Kullar bizi gözetliyor 

 

Yerde miyiz gökte miyiz

Ayakta mı hasta mıyız 

Iyi miyiz kötü müyüz

Eller bizi gözetliyor 

 

Alınacak satılacak 

Birbirine katılacak 

Saklanacak atılacak 

Mallar bizi gözetliyor 

 

Çağlari el dolaşmaya 

Ses kulağa ulaşmaya 

Mızrap ile buluşmaya 

Teller bizi gözetliyor. 

Van Gölü İncileri

SES - SÖZ MÜNAZARASI

MUHAMMET BARAN ASLAN (BARANÎ)

Sen ki tâlip değilken gelip gasp eyledin gönlü

Sen ki tabib değilken söküp pas eyledin gönlü

Ey güzel yerden yere vurup taş eyledin gönlü

Ne mânâsı kalır gayrı sesinin ve sözünün?

 

 

Ben ki bir garip iken îsâr eyledim bu gönlü

Ben adeta lâl iken âsâr eyledim bu gönlü

Ey güzel sırf senin'çin ısrar eyledim bu gönlü

Biçer bilen kıymetini sesimin ve sözümün

 

İşimiz öteye kaldı ise gel dinle beni

Vuslat kapımızı çalmaz ise gel dinle beni

Uyma o zalim ve kör iblise gel dinle beni

Uyanın yanar hikmeti sesinin ve sözünün!

 

Bu yoldan bizden evvel nice hür köleler geçmiş

Bu yoldan bilinmez kaç deli nâm Veliler geçmiş

Bu yol ki hem ateş hem su ki anca geçen geçmiş

Tart, düşün, bul cevherini sesimin ve sözümün.

Van Gölü İncileri

SEVGİ NEFESTİR 

KASIM KARA 

Gaz lambası

Kerpiç evi aydınlatır 

Sevgi masalları dinlerdik 

İyilerin kazandığı

İyilikten güzellikten 

Başka bir şey düşünmezdik 

 

Rüzgarla yarışır

Bulutlara yoldaş olurduk 

Uçurtmaları savururduk

Mavi gökyüzüne 

Çocuk yüreğimizle 

 

Yemyeşil kırlarda 

Kuş seslerini düşünüyorum 

Mutluluk türküsü söyleyince

 

Yeşil çimenlere uzanıp 

Yanıp sönen yıldızları izleriz

Yüreğimizi huzur kaplayınca 

 

Zaman ömrü kovalar 

Zambaklar açar

Can suyu olur sevgi 

Güzel gönüllere 

 

Kırlarda  karanfil kokuları 

Lavanta kokularını bastırır 

Birden bire beliren rüzgarla.

Van Gölü İncileri

BEN SANA YALNIZ ADAM

M.FURKAN DEMİRADAM

İki kez baktın ve gözlerini kaçırdın

O saniyelerde içime bir his düştü

Anlaşılmayan bir şeyler vardı çok derinlerde hissettim bunu

Geceleri yeni doğmuş bir kız çocuğu gibi uyuttuğum yalnızlık

O çocuğun ağlamaya başlaması gibi uyanmıştı sanki

Ayrı kıtalardı kalplerimiz gözlerimiz denk gelmezdi 

Bir mucize okşamasa saçlarını

 

Ayrı zamanlardık

Yolundan çeviremezdim belki seni

İçime bu kadar dalgınken kendi sularımda mahsurken

Ve aramızda çağlar, telaşlar ve kentler varken

Ve evet sadece iki üç kişilik bir mesafedeydik 

Ama aramızda bir cephe gibi duran şehirler vardı

 

Sabaha kadar konuşulacak şiirden kelimelerim vardı

Ama o sabah belki de hiç doğmayacaktı zifiri gömleğime

Mesela bir şiir sokaklarımızın umutsuz çehresini değiştirirdi belki 

Ama biliyorum  kayıp ruhların gömüldüğü bu  kentte, 

Gücendiğim çağda hiçbir şeyi değiştirmezdi

 

Ben senin gözlerine iki kez baktığımda 

Uzun bir telaş ve kalabalıkta kaybolan çocuklar gördüm

Bir romanın yarısında başına daha nelerin geleceğini bilmeyen 

Yalnız bir adamdım

Gözlerimde cesaretimin çıkardığı yangınlar vardı

Ve hiçbir his adının yanına adımı yazmıyordu

 

Kalabalıkta kaybolurken gözlerimiz 

Ve kalplerimiz arasında yabancı kentler

Bir şarkının göğsümdeki uçuruma karışıp yabancı bir his oluşunu 

Cesaretimi ve öfkemi anlatmak istedim

 

Bu kentte kaybolan yüzümü ararken

Benim istediğim belki de sığınmaya çalıştığım bir şeyler vardı

Esmer ve saklanmış bir bakışın ardında kaybolup gitmek tersti 

Kanımda çağan dikenli yabangüllerine,

Yanlıştı şiirini ter eden bir şair olmak benim için ama hangi ben

Ait olmak nedir bilmeyen kavgacı öfkeli adam mı

 

Yoksa kendi gözlerine bile uzun uzun bakmayı öğrenememiş 

O her şeyden habersiz yeşil gözlü küçük çocuk mu

Hangi kitapta geçiyordun hangi doğrularımı yıkabilirdin 

Adımı bile bilmiyorken bu yalnızlık neden

Bu esmer his , senelerdir toprağıma gömülü

Ve yerini unuttuğum kalbimi avucuma dökemezdi

 

Sendeki korku bendeki doğruluk bertaraf ederdi ikimizi

Sendeki telaş bendeki yangınlı cesaret 

Yıkardı hiç buluşmadığımız kentleri

 

İsmine yakın bi yerlerde unutmalıydım gözlerini 

Yoksa o kalbimin gizli ve meçhul iklimi ziyan olurdu

Yabancısı olduğum topraklarda

Sen telaşının peşinden. Ben cesaretimin

Sen doğru bildiklerinin, ben yakıp yıkmanın

Sen esmer ve kalabalık şehirlerin

Ben tenha ve yalnız semtlerin unutulmuş sokaklarının

 

Ne sen beni bekleyebilirsin

Ne ben seni bu yalanların kalabalığından kurtarabilirim

Sen yanlışların kadını ben yakıp yıkmanın adamı

Sen yanlışların kadını ben yakıp yıkmanın yalnızı

Bu kent her şeyi siler de, o iki bakış kalır gömleğimin yakasına 

Aşk mı söndürecekti ruhumun yangınını kurtaracaktı beni

İnanmak istemeyen ,düşüne vurgun yeşil gözlerde bu vardı

 

İnançlarımın şehirler gibi yıkılabildiğini kabullenemedim,

Beni koyu bir cehaletin ve yüreksiz yüzlerin arasından 

Evine dönen bir yabancı olarak bile olsa ,

Bilmeni isterdim, ben bu dünyanın imkânsızı,

Tenini ve dünyayı, canını ve inancını kendine yurt edinemeyen 

Bir yalnızı dünya çölünde kayıp kılan her ne ise orada 

Beklemek hep yazgımdı, neyi beklediğimi bilmeden.

Van Gölü İncileri

ADINA ÖLÜM DEDİKLERİ

HÜSEYİN ABİ

Ağlamak dillere sığındı

Gözyaşı yasaklı sözcüklere esir

Her sokağın duvarı zulüm 

Ölüm orucu merhem 

Kardeş kanlı ellerin barut kokulu teni

Hep acılar üstüne sevgi yoksunluğu

Kitap sayfaları arasında kurutulmuş gül yaprakları

Solgun sevda hisleri yükünde

Kimsesiz ağlayan gökyüzü renkli gözler

 

Düşlerin ressamı 

Edepli dil sohbetleri isminin pelesenk telaffuzu

Vazgeçilmez şiirin murat satırından

Kavgam sözcüklerle değil

Sözleri yazdıran kalbe

Hüküm sürgünü sivri uçlu kalemim

Yürek hengâmesinde hançerim

Sol yanı deşip deşip eşeler 

Sözlerin ırak kentinde

Servetim kalemim

Vasiyetim sevda yüklü satırlarım

 

İllaki adına ölüm dedikleri çalar ecel saatini

Bir mezar aslında acı sevdiğim

Bir coğrafya kederim

Kül oldu kalbim

Eskimiş kitap satırlarında

Ben yandım

Okumak isterken sevme kitaplarını

Çocuk duygulu mahsum yürekle

İncindim, zayıf kaldım

Her murada esir oldum

Sefildim, acılarımın tersanesinde

 

Şairler çok sever

Yok satırlar çok sever

Kalem sırdaşı gece yarısı

Sussun beyaz kağıt

Yazmasın gönül mürekkebi

Bütün ayrılıklardan ayırın satırlar mı

Kül oldu kalbim

Eskimiş kitap satırlarında. 

Bakmadan Geçme