ELMA YEMEDİM SENELERDİR
MEHMET ALİ ABAKAY
Severdim, elmayı pembeli misket olanından
Hem ziyan olmaz hem kokusuna dayanılmaz
Bilirsin küçüktür doyumsuz bu elmalar
Yenine silsen göze parlak görünür iştah açar
Bilir misin yemek gelmedi içimden senelerdir
Elma dese biri, kokusunu duysam
Misafirlikte konsa önüme
Manavda karşılaşsam, ağaçta görsem
Yüreğimin bir yanı kayar
Kaynar kendi içinden bağrım yanar
Kimseler bilmesin istedim uzun zamandır
Limon denince irkilme olur
Şeftaliyi duyan yerinde durmaz
Bu böyle korku değildir dostlarım
Elma denince nefes alamam
Daralır ten kafesim
Elma yemedim senelerdir
Çoluk çocuğa derdimi anlatamam
Elma kokusundan nefret etmem aslında
Tabakta iki elma ve bıçak
Görmek istemedim bu ikiliyi
Kör olurum bu manzaraya
Hiç tebessüm yayılmaz yüzüme
Elma kokusundan öldü çocuklar
Çocuklara elma yanaklı diyemem
Yüreğimden acılar taşar
Bu içimde derttir benim anlatamam.
GÖRDÜM!
NAZMİ SARAÇOĞLU
Helalin üstüne nutuk vereni
Haramı helale katarken gördüm
Delik gemi ile seyreyleyeni
Haram denizinde batarken gördüm
Yetimin malına el uzatanı
Zimmetine devlet malı katanı
Bizdendir diyerek taraf tutanı
Koltukta adalet satarken gördüm
Ömer'im diyerek meydana çıkan
Devletin mumunu kendine yakan
Suçsuzun boynuna yaftayı takan
Arsızı zirveye çıkarken gördüm
Geleceğe dair hayal kuranı
Güçlü önünde el, pençe duranı
Yetki elindeyken kalem kıranı
Kırık kalemine bakarken gördüm
Havası, hevesi Şeytani olan
Dediği sözleri hep yalan dolan
Her yerde öndeki safları bulan
Münafığı en son Camide gördüm
Musallada ruhsuz yatarken gördüm.
NEDEN SENİ SEVMEZLER?
HAMİDE DONMUŞ
“Neden seni sevmezler?” sorusunun altında güçlü bir ahlaki duruş ve insanlarla olan ilişkilerde dürüstlüğe, adalete verdiğiniz önemi bir ilahiyatçı yazar olarak fark edebiliyorum. Bir kısım insanlar sizi neden sevmezler. Siz onlar için neden bir tehdit unsurusunuz. Hırsızlar, dolandırıcılar, yalakacılar ve diğer zarar verici kişiler sizi sevmez çünkü:
1. Siz Aynada Gerçeklerini Gösteriyorsunuz.
Bu insanlar çoğunlukla kendi yanlışlarını görmek istemezler. Dürüst, ilkeli, cesur bir kişiliğiniz varsa onların karanlığını aydınlatır, yalanlarını ifşa eder, iki yüzlülüklerini rahatsız edersiniz. Ve insanlar, onları utandıran aynaları sevmezler.
2. Sizinle Manipülasyonları İşe Yaramaz.
İnsanları kullananlar ve yalancı kişiler, genellikle çıkarları için insanları yönlendirmeye çalışırlar. Ancak siz bu oyunlara gelmediğinizde ya da sessiz kalmadığınızda, onların düzenini bozmuş olursunuz.
3. Sizden Korkarlar, Çünkü Güçlüsünüz.
Ahlaki olarak sağlam bir birey, kirli ilişkiler kuran insanlar için tehlikedir. Çünkü sizi ne satın alabilirler, ne kandırabilirler. Bu da onları korkutur.
4. Toplumun Vicdanını Temsil Ediyorsunuz.
Yalakalıkla, rüşvetle ya da aldatmayla yükselen insanlar, toplumsal vicdana en büyük tehdittir. Siz ise o vicdanın bir parçasıysanız, varlığınız onların yaptıklarının sorgulanmasına neden olur. Ve sizi sevmezler. Dürüstlüğün ağır gelir, yalancı insana,
Doğruluğun ise kirli kalplere hançer...
Seni sevmezler. Varsın sevmesinler.
Sen Doğruluğunla kaybet. Onlar hırsızlıklarının zindanında çürüsün...
ÜRKÜYORDU ÜRDÜN
YUSUF KAZAK
Çarpıyordu ölümsüz kıyılarına
Cevval dalgaları Ölü Deniz’in
Yad edip batık aşkların ruhlarını
Batmadığı yerde
Fani yığınların…
Diz çöküyordu Petra haşmetiyle
Eğilip, sahralarda gömülü ulu
Hatırasına aşkların, kaldırıp
Sevdalı nidaları
Mahzenlerinde uyuyan…
Ürküyordu Ürdün, yitip
Gitmesinden kehribar bakışlı
Aşıkların, saçaklarının altından
Sönüp güneşin
Teslimiyetine karanlığa…
EYLEMLER YETİŞTİRİR
RABİA ASLAN
Toplumsal kalıplaşmanın esiri mi olduk? Zihniyeti bozuk kültürel yapıya, ahlaki değerlere önem vermeyen insanlara ayak uyduracağız diye hiç sorgulamamız gereken hayatları sorguluyoruz. Çekmediğimiz acıların yorumunu yaparak her şeyi çok iyi biliyormuşuz gibi davranıyoruz. Yetiştiğimiz toplumdan neyi gördüysek onu uyguluyoruz. Neden buna bir son vermiyoruz?
Yüzyıllardır bu toplumda her zaman aşağılanan, ezilen, hor görülen kadınlar var oldu. Halbuki kadın anneydi, ablaydı, kız kardeşti, eşti, hayat arkadaşıydı. İnsanoğlu için ve varoluşun da sebebi kadın. Eğer kadın eziliyorsa, kadın yıpranıyorsa, kadın hor görülüyorsa, bu kadının kendine vermiş olduğu değerdir. Bir kadın erkek çocuk bakarken, yetiştirdiği erkek çocuğu başka bir kadının eşi olarak yetiştirir, başka bir çocuğa baba olarak yetiştirir. Bu yüzden bir annenin toplumda rolü çok büyüktür. Bilinçli veya bilinçsiz yetiştirilen çocukların toplumda aldığı roller çok önemlidir. Bir kadın anne olduğu zaman sadece bir çocuk yetiştirmez, topluma bir birey yetiştirir. Bir anne ve babanın iyi yetişmiş olduğu çocuklar, genelde eylem ile davranışlar ile yetiştirilmiş çocuklar olduğunu gözlemleyebiliriz. Bağıran bir çocuğa bağırarak "bağırma" dediğiniz zaman, çocuğun daha çok inatlaşıp bağırdığını ve kendini bağırarak ifade etmeye çalıştığını görürsünüz. Bağıran bir çocuğa sakin bir şekilde yaklaşıp "ağlamadan, bağırmadan ne olduğunu anlatmak ister misin?" sorusuna çocuğun da tepkisi değişir. Bizim toplumumuzun en büyük problemi davranış bozukluğu olduğunu üzülerek yazıyorum. Yetiştirdiğimiz çocuklarımızın ilerideki yaşantılarını ve hayatlarını kararttığımızın bilincinde olmadan mı davranıyoruz, yoksa bilinçli mi bunu yapıyoruz? İleride öfke problemi olan bir anne, bir baba figürü yetiştiriyor oluşumuz bizleri gururlandırıyor mu? Çocuklarınızı yeni bir hayata hazırlarken, onların da ileride birer anne, birer baba olacağını unutmayın.
Bir toplumun parçası olacaklarını, yeni nesiller yetiştireceklerini, kaygılı, problemli, öfke nöbetleri geçiren, takıntılı, sorunları ile başa çıkamayan, kendini ifade edemeyen, ifade etmek için bağırarak konuşan çocuklar yetiştirmeyin. Aileleriniz size zaman ayırmamış olabilir, sizi yetiştirirken önemsediğini gösterememiş olabilir, kendinizi ifade etmenize izin vermemiş olabilirler. Ama bunu devam ettirmek zorunda değilsiniz. Çocuklarınızı yetiştirirken size yapılanı çocuklarınıza yapmayın. Kız çocuğu yetiştiren ebeveynler, onları anne adayı olarak yetiştiriyorsunuz.
Ahlaki değerleri, kültürel yapıyı sevmeyi, saymayı, saygı duymayı öğretin. Bunu öğretirken kendinizde uygulayın. Erkek çocuğu yetiştiren ebeveynler, önce kadının değerini öğretin çocuğunuza. Kadının toplumdaki rollerini öğretin. Saygıyı, sevmeyi, şefkati, merhameti öğretin. İleride bir baba, bir eş adayı olduğunu unutmadan yetiştirin çocuklarınızı. Toplumsal olarak tüm ahlaki değerlerimizin kaybolduğu şu zamanlarda, çocuklarınıza şefkat gösterin, sevin, saygı duyun, söylemler ile değil eylemler ile eğitin çocuklarınızı. Bu toplumun ahlaki değerlere saygı duyan, merhametli, şefkatli bireylere ihtiyacı var. Tek umudumuz gökyüzünden kayan pırıltılı bir yıldız misali gelişmiş bir milletin, gelişmiş bir toplumun oluşu. Hepimizin güzel günlerde bir arada buluşacağı günü heyecanla bekleyeceğim.
MİSAFİR
HALİL İBRAHİM ÜNLÜ
Günler sonra evime
Penceremden geldi misafirim
Davetsiz ve de mahcup
Rüzgâr kaçağı
Güneş saçlı sonbahar
İntihar süsünde
Eteklerime sarıldı
Ne olursun beni kurtar dedi
Melül bakışlı sonbahar
Neler yaşamıştı kim bilir
Ağaçla geçen hayatında
Kuşlara kanat olmak
Kelebeklere yaprak
Elini uzattı ellerime
Soğukkanlılıkla
Yaprak yaprak
Güz türküsünü söyledi
Rüzgâr makamında
Odama sonbahar yağdı
Sabahlara kadar
Yaprak yaprak.
GÜL SENİN OLSUN
ATAKAN DAŞDAN
Yaş ağacı kesme, yeşili koru
Gölge senin olsun, dal senin olsun
İncitme çiçeği, ayvayı narı
Meyve senin olsun, bal senin olsun
Birine kızıp da herkese küsme
Deli poyraz gibi, hışımla esme
Kibirlenip dosttan selamı kesme
Hoşgörüyle yürü, yol senin olsun
İlimden ilham al, iyice oku
Tefekkürle yoğur, göğsüne doku
Gönül sarnıcına mis gibi koku
Koy sevgi çiçeği, gül senin olsun
Ne mazlum incit, ne bir karınca
Tartıya pel katma, tart kararınca
Yarın Hak divana göçüp vararınca
Mizanda güzelce, hal senin olsun
İlelebet yaşamak istersen eğer
Sağlığında varsa, bir hüner göster
Meydana getir de güzel bir eser
Kalem seni yazsın, dil senin olsun.
VAZGEÇTİM BU SEVDADAN
AYNUR GÖKALP
Ben kapıyı kapadım,
Çıkıyorum dünyandan
Sanma ki dönüş olur
Vazgeçtim bu sevdadan
Yaşanan anıları
Bir kenara bıraktım
Gitmek istedim buradan
Yoksa çok kıracaktım
Durmam artık burada
Bak kapıyı kapattım
Seni sana bıraktım
Aradan çıkıyorum
Yaşanan anılara
Saygın olsaydı bari
İkimize bir dünya
Kurmuş olsaydın bari
Gidiyorum ben şimdi
İsyanım sana bil ki
Vaz geçtim bu sevdadan
Dönüşüm olmaz şimdi…
HALİ TASVİR
SEZAİ ÇİÇEK
Şiir hali tasvir ederse eğer
İnsan sevdiğini her an anarmış
Söz ustası öze giderse eğer
Aşık sevdiğine durmaz yanarmış
Dünya dedikleri onun gördüğü
Kerpiç tuğla demir ile ördüğü
İnan düşü gerçek diye yorduğu
Yaren olan dosta canın sunarmış
Sevda derin gören onu yazarsa
Bilen okur bir çift bakış süzerse
Ömür geçti artık vakit uzarsa
Merdiveni çıkan elbet inermiş
Mısra bir bahçedir kelime çiçek
Heceler kelebek orda uçacak
Susuz gönüller de burdan içecek
Coşkun yağan yağmur elbet dinermiş
Zalim bağban gelip bağa dadanır
Ona bel bağlayan elbet nadandır
Çoban dedikleri sürü güdendir
Gökten hüzün iner şair yunarmış
Ne yazsın Sezai sordu kaleme
Muhatap oldu mu acep kelama
Muhtaç idi yardan gelen selama
Kendini bilmeyen eli kınarmış…