BIRAK
ATİLLA GÜNEY
Bırak, kim ne kadar kötülük yapacaksa yapsın
Kim ne kadar kötü olacaksa olsun
Herkes kendine yakışanı yapsın
Sen iyilik yap, sen merhametli ol
Sen dürüst ol, ama önce kendine
Sen iyiliği yaşat ki iyilikle anılasın
Bırak dünya malını, bir de mal gibi olanı
Sen insan ol, insanlığı yaşat
Bu dünyada kalan var mı
Sen de bir gün gideceksin
O halde, gittiğin yerde güzel karşılanasın
Başın dik, yüreğin temiz, yüzün ak olsun
Sana tüm nimetleri verene bakacak yüzün olsun
Sorulan suale verecek cevabın olsun
Giderken, sevenlerinin üzüldüğü kadar
Sevmeyenlerinin de saygısını kazan
Bu dünyada “güzel yürekli
Adam gibi bir adam geçti,” desinler.
ÇANAKKALE SAVAŞI (TARİHİN EN KANLI BOĞAZ HARBİ)
ALİ EKİZ/ TARİH ÖĞRETMENİ
Türkler üç kıta üzerinde tarihin akışını değiştirebilen yegâne millettir. Yeni bir yurt arayışındaki milletimize Anadolu’nun kapılarını açan Malazgirt (1071); Anadolu’yu ebedi Türk yurdu kılan Miryokefalon (1176) ; Avrupa’nın orta yerinde Türk üstünlüğünü tesis eden Mohaç (1526);20.yüzyılda Türk milletinin varoluş mücadelesine sahne olan Çanakkale (1915); Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunu müjdeleyen Türk İstiklal Harbi (1919-1922) bu gerçekliğin en çarpıcı örnekleridir.
Adını tarihe şan ve şerefle kazıyan bu müthiş zaferler için de Çanakkale’nin yeri bambaşkadır. Seyyit Onbaşı’nın düşman zırhlısına gönderdiği isabetli top mermisi ile Türklüğün makûs kaderini değiştiren, Arıburnu ve Conkbayırı mevkiinde gerçekleştirilen tarihin en kanlı boğaz harbi ile bir milletin var oluş mücadelesini destanlaştıran, akın akın savaşa koşan nice mektepli Mehmetler ile Türklüğün ebedi istinatgâhı olan Anadolu’nun vatan toprağı olarak kalacağını dünyaya haykıran Çanakkale Harbi; Mondros Ateşkes Antlaşması (1918) ile kutsal vatan toprakları düşman çizmeleriyle ezilmiş, Sevr Barış Antlaşması (1920) ile bağımsızlık ve yaşam hakkı elinden alınmış Türk milletine Milli Mücadele’yi gerçekleştirmek için muhtaç olduğu kudreti kazandırmıştır.
Milli Mücadele Hareketi’nin amacını ve esaslarını belirleyen Amasya Genelgesi’nde (1919) anlamını bulan , “Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” ,Kahraman ordumuzun vatan sevgisiyle tutuşan yüreklerini çelikleştirmek için yazılan İstiklal Marşı’mızda güçlü bir şekilde vurgulan,
“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak.” ifadeleri Çanakkale Savaşı’nın, Türk milletine bahşetmiş olduğu en yüce onurdur. Seyyit Onbaşı’nın, Muallim Ahmet Rıfkı Efendi’nin, Mülazım Ulvi Bey’in, Kınalı kuzularını Kanlı Boğaz Harbi’ne gönderen fedakâr Türk kadınlarının, Esat Paşa’nın ve adını Mehmetçiğin kutsal mabedi olan Çanakkale’ye “Anafartalar Kahramanı ” ve “Kemalyeri” ile kazıyan büyük kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihsel mirasçıları olarak Kanlı Boğaz Harbi’nin 110. yıl dönümünde aziz vatan topraklarını kanları ile sulayan, Anadolu’da Türkiye Cumhuriyetini temellerini atan, destansı mücadeleleri ile mazlum milletlere esaret zincirinden kurtulmak için ilham kaynağı olan şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz. Geride bıraktığınız kutsal emanetin gözü pek bekçileriyiz. Ebedi âleminizde huzur içinde olunuz.
DOSTLUK
RUKİYE PULAT - MERAL AVCI
13 yıldır süren bir dostluk belki de dünya tarihine damgasını vuracaktı. Şu zamanda, insanların değiştiği anda ve dünyanın kirlendiği dönmede böylesine güzel dostluklar kalmadı artık.
İnsanlar birbirinin arkasından kuyu kazarken, her şeyin ters gittiği bu dünyada İnsanlık tarihini ve yaşanmışlıkları anlatan bir kıssa iki engelli dost trajikomik bir tanışma ile başlarlar ve hayatı yeniden düzeltmeye, yeniden yaşatmaya başlarlar. Gerek kendi yaşadıkları gerekse yaşadıkları olaylardan çıkardıkları dersler onlara tecrübe kazandırmıştır. Her insan yaşadıklarıyla tecrübelenir ve her insan ödedikleri bedenlerle bilinir.
Kimi bedeller gözyaşlarıyla kimi bedenler yüzünde oluşan çizgilerle ve kimi bedenler ise geçmişin hiç unutmayan yaşadıklarını sürekli olarak hatırlayan ve her şeyde bir hayır vardır diyenlerle hiç unutmayan yaşadıklarını sürekli olarak hatırlayan ve her şeyde bir hayır vardır diyenlerle belirlenip devam eder.
İnsanlık için belki de yaşanılması çok zor bir dönemdir bu dönem. Hele ki o bu zorlu dönemde farklı ve özel gereksinimli bireylerseniz…
Unutmayalım ki insanlık sadece tarihle değil tarihi yaşatanlarla ibarettir. Bilgeler filozoflar ve birçok felsefeci bunu destekliyor. Umarız güzel günler bizim olur.
ZAMAN VE ÖMÜR
HALİL İBRAHİM ÜNLÜ
Daha dün gibi geçen yıllar
Bir kuşun kanat çırpışında zaman
Her şey hiçbir şeymişçesine boş
Sevgimi nefret mi içimizi kaplayan
Apana kalkmış atlar gibi ömür
Durmadan koşar yeniliklere
Sonlukta sonsuzluk bekleyen yolcu
Gel yolunu uzatma şuracıkta bitir
Ne umduk ne bulduk şu koca dünyada
Koskocaman bir sıfır
Zevkler ve renkler tartışılmazmış bahane
Ateş düştüğü yeri yakmıyor bazen.
YÜREĞİM DİYORUM
SEYFETTİN AVCI
Ne zaman aklımdan geçsen ürperir durur ruhum
Yüreğim mi?
Ne laf anlar ne söz
Lal olur dilim, gözlerim hayallere dalar
Ne zaman ki aklımdan geçirsem seni
Dur ! daha dinlemedin benden şiirler
Yüreğim diyordum
Durmasına yetecek kadar bir bakışın etkisinde çarpan bir yüreğim
Bir güz mevsimde rüzgarın merhametine bırakılmış bir yaprak misali
Savurur muydu ki beni ayaklarının altına
Açıp ellerimi niyaz etsem yalvarırcasına
Dedim ya laf anlamaz söz dinlemez yüreğim
İlmek ilmek işlemişken seni yazgıma
Kadere kara bağlamak neydi o
Bir kardelen misali idi tüm umutlarım oysa
Ne zaman ki aklımdan geçirsem seni
İnadına yaşamak ve inadına sevmek seni.
(Özgürlüğe Tutunan Şiirler)
YOKSUN
KAMURAN ADIYAMAN
Şimdi hangi kelimenin bağrından kopup
Sana sesleneyim
Tek bildiğim her mesafede sana boğulduğum,
Sen diyorum, yoksun, diyorum
Sana giden hiçbir yol çıkmıyor
Nihayete varmıyor…
Sen yoksun her şey gerçekliğinden uzak
Belki de bir mahşer günü hengamında
Sana rastlamak,
Cam kesiği gibi içimde ki yokluğun
Hep sana yanacak sana kanayacak…
Artık umudunu kaybetmiş ihtimaldi bekleyişim
Büyük bir izmihlaldi bu gidişin,
Geride boynu bükük şiirler kaldı
Ve içimde matemin
Biliyorum dönüşü yoktur
Azrail’in saatine denk gelenlerin…
HOŞÇA KAL
SAMLE ÇAĞLA
Gidersem ağlarsın bir akşamüstü
Bir yangın tutuşur kirpiklerinde
Anlarsın insanlar iyi gün dostu
Hüzünler boy verir kökü derinde
Ararsan ilk gençlik şarkılarında
Başka âlemlerde bir kavuşma kur
Bulamazsın artık dünde yarında
Çiseler kapında bir ince yağmur
Elleri kardelen beyazı çocuk
Aç da dalgalansın ipek saçların
Rüzgâr savurdukça gündöndü gibi
Belki yine çiçek açar baharın
Sevgilim düşünme sen beni unut
Bırak uyuyayım kara yerlerde
Kuşlar yuvasına döndüğü vakit
İnsin ufkumuza o kurşun perde
Unut ne var ise yaşadığımız
Bir çocuk oyunu oynamışız say
Bir yerlerde çalınırsa şarkımız
Yakamozla dans etmeli dolunay
Ölürsem ağlama bir akşamüstü
Karanfil koy mezarıma iki dal
Kabristanı yine karanlık bastı
Hoşça kal ey güzel insan hoşça kal…