Van Gölü İncileri

Van Gölü İncileri

GEL GAYRI

ALPER ALPEREN

Boynum bükük öksüz çocuk misali

Gâh boşalıp doluyorum gel gayrı

Cihanda yok bu sevdanın emsali

Hasretinden ölüyorum gel gayrı

 

Bakışın servetim, döşün hazinem

Elime dokunsan tutuşur sinem

Gönlüme dert oldun, gözlerime nem

Saçlarımı yoluyorum gel gayrı

 

Sensiz sabaha dek içtiğim keder

Doldursam geceyi kaç kadeh eder

Vadem dolup ömrüm olmadan heder

Son bir haber salıyorum gel gayrı

 

Çağladı gözyaşım, sellere döndüm

İçine akıtan göllere döndüm

Kurudu pınarım çöllere döndüm

Bir gül gibi soluyorum gel gayrı

 

Yârim sen gurbeti mesken mi tuttun

Başka yâr mı buldun, neden unuttun

Yıllarca, gelirim diye avuttun

Son mektubu yolluyorum gel gayrı

 

Varlığın benzerdi gür ırmaklara

Yokluğun onulmaz derin bir yara

Her gün batımında ben ufuklara

Bakıp bakıp dalıyorum gel gayrı

 

Alnından öptüğüm sensiz gecenin

Sevda denen bilinmez bilmecenin

Döşüme kazdığım o ilk hecenin

Son demini soluyorum gel gayrı

 

Sevda sahrasında beklerken seni

Bakmadan bırakıp gittin sen beni

Gün olur ararsan sen Alperen’i

Son bir nefes alıyorum gel gayrı.

Van Gölü İncileri

GUYLAYIN BENİ

ZEYNEP SÜMER

-Annem için

Emr-i Hak olur da göçüp gidersem

Anamın koynuna guylayın beni

Ruhumu Hüda'ya teslim edersem

Anamın koynuna guylayın beni

 

Anladım kimseden hayır yok bana

Bedenim sığmıyor koca cihana

Tam dört yıl oluyor hasretim ona

Anamın koynuna guylayın beni

 

Ne akım ak benim ne karam kara

Yokluğu içimde onulmaz yara

Geceler karanlık koymayın dara

Anamın koynuna guylayın beni

 

Karşılık beklemez oğuldan kızdan

Sakınır kıskanır güneşten kuzdan

Bu benim son arzum isteğim sizden

Anamın koynuna guylayın beni

 

Yatağım dikenli, yastığım kaya

Yoruldum yıprandım gün saya saya

İyice doymuşum yalan dünyaya

Anamın koynuna guylayın beni ...

 

Gönlümde sevdamdı başımda taçtı

Derdimin dermanı sanki ilaçtı

Gidişi Zeynep'e yaralar açtı

Anamın koynuna guylayın beni.

 

BU COĞRAFYADA

MUSTAFA GÜNEŞ

Toprağın her karşında bir kabristan

Kan, gözyaşı bitmez bu coğrafyada

Çeçenistan, Afganistan, Türkistan

Kan, gözyaşı bitmez bu coğrafyada

 

Suriye, Filistin, Irak perişan

Ölüm makinası burada insan

Kâfir değil, kardeşe kurşun, nişanVan Gölü İncileri

Kan, gözyaşı bitmez bu coğrafyada

 

Milyonlara ölüm, budur soykırım

Bitmiyor bu topraklara yaptırım

Örgütlerden yok ki, başka yatırım

Kan, gözyaşı bitmez bu coğrafyada

 

Yaprak kımıldasa başlar katliam

Sebepsiz gerekçelerle intikam

Kalmadı bu diyarlarda intizam

Kan, gözyaşı bitmez bu coğrafyada

 

Küfür tek millet, çıkmıyor sesleri

Sebebi kargaşa kendi eseri

Uşağı bizdeki nice serseri

Kan, gözyaşı bitmez bu coğrafyada

 

Mustafa derki yazınca bitmiyor

Haykırış, kahrolsun demek yetmiyor

Kâfir asla diyarı terk etmiyor

Kan, gözyaşı bitmez bu coğrafyada.

Van Gölü İncileri

GURBET DİYARINDA

SULTAN NURTEN ERGİN

Almışsın bastonu tespihi eline

Çekiyorsun her gün sabır diline

Gören kargalar güler haline

Gençliğini çalmış şu zalim yıllar

 

O kara saç gitmiş dişler dökülmüş

Yorgun dizlerin de feri çekilmiş

 Gurbet diyarında belin bükülmüş

Gençliğini çalmış şu zalim yıllar

 

Bunca ağır kahır omuza binmiş

Gözlerinin feri ışığı sönmüş

Bedenin yorulmuş omuzun çökmüş

Gençliğini çalmış şu zalim yıllar

 

Sultan'ın gülleri solmuş da bitmiş

Ne hale koymuş bak bırakıp gitmiş

Gençliğin heyecanı kalmamış bitmiş

Gençliğini çalmış şu zalim yıllar.

Van Gölü İncileri

ÇELİŞİK NİYET VE KORKU

 ABDULHEKİM ÇİFTÇİ

Stefan Zweig’in korku adlı eseri korkulan şeyin insanı ne derece etkilediğini, psikolojik ve fizyolojik açıdan nasıl tepkilere yol açtığını, davranışları hangi biçimde etkilediğini göstermesi açısından okunması gereken eserler arasındadır. Eserin kısa ve akıcı olması okurlara hem keyifli hemde heyecan verici bir okuma yapma olanağı sağlıyor. Eserde kocasını aldatan bir kadının içine düştüğü girdabı ve içinden çıkılamaz durumu anlatılıyor. Hukukçu olan ve orta halli saygın bir kocanın eşi olan kadın, mesleği piyanistlik olan bir adamla bir gece partisinde tanışır ve o günden sonra ilişkileri olumlu yönde  gelişmeye başlar. Bunu anlayan kocası, kadına fark ettirmeden bir şantajcı ayarlar, kadının itiraf etmesini ve eski aile hayatına tekrar dönmesini sağlamaya çalışır.

Şantajcı her defasında kadından aldatmayı kocasına söylememe karşılığında maddi bedel ister. Git gide bu maddi karşılığı kadının haberi olmadan şantajcı eliyle arttıran koca sürekli kadının üzerine gider. Kadın, işlediği suçun kocasının kulağına gideceğinden endişelenir ve korkusu artık içinden çıkılmaz bir hal alır. Sürekli gördüğü rüyalar onu içten içe çürütür, kocasına karşı işlediği yüz kızartıcı suçtan nasıl temizlenebilirim arayışına girer. Baskısını arttıran şantajcıdan kurtulmak için son çare olarak kocasını aldattığı adama gider ama adam yardımcı olmaz üstüne üstelik alaycı tavırlarla kadını geri çevirir. İçine düştüğü durumun korku ve ızdırabına dayanamayan kadın, dönüş yolunda bir eczaneye uğrar ve yaşamına son vermek için ilaç almaya karar verir. Olayın başından beri durumdan haberi olan ve kadını takip eden koca, kadının eczaneye uğradığını gördüğünde karısının yanına gider, olaydan haberdar olduğunu ve eski sıcak yuvalarında birlikte yaşayabileceklerini söyler.

 Eserini bu şekilde bitiren zweig, tespitlerini ve çözüm yollarını da eserinde dile getirir. Korkuyu ‘’ Korku cezadan daha katlanabilir bir şeydir çünkü ceza somuttur.’’ Şeklinde tanımlayan zweig, ‘’ Korku cezadan daha berbattır, çünkü ceza bellidir, ağır veya hafif; bilinmeyene, sınırlandırılmışa kıyasla ceza, daha az ürkütür. Cezasının ne olduğunu anlayınca kız rahatladı. Ağlaması seni şaşırtmasın: gözyaşları şimdi dışarıya akıyor, daha önce içeride birikip kalmıştır. İçerideki gözyaşaları dışarı akandan daha fenadır.’’ İfadeleriyle korkuyu çözümlemeye çalışmıştır. Burada asıl konu, korku psikolojisi üzerine teknikler geliştiren varoluşçu düşüncenin temsilcilerinden Victor E. Frankl’dır. Frankl, İnsanın Anlam Arayışı adlı kitabında logoterapi ( anlam bilimi) tekniği başlığı altında korkuyu zikretmiş ve başa çıkılma yollarını dile getirmiştir. Çelişik Niyet diye isimlendirdiği tekniğine göre beklentisel kaygı durumu ve korku, korkulan şeye yol açar. Aşırı niyet, arzulanan şeyi olanaksızlaştırır. Bir örnek vermek gerekirse büyük bir odaya girip kalabalıkla karşılaştığı zaman kızarmaktan korkan birey, gerçekte böyle bir olay karşısında kızarmaya daha yatkındır. Frankl’ın eserinde zikrettiği bu örnek bağlamında yine Frankl’lın deyişiyle ‘’ arzu, düşüncenin babasıdır’’ deyimini, ‘’ korku, olayın anasıdır’’ sözüyle değiştirmek konunun anlaşılması için fayda sağlayacaktır.

Çelişik niyet kavramını Almanca’da 1939 yılında tamamlayan Frankl, korkunun tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu, tedavi yolunun da korkulan şeye kesin olarak niyetlenilmesi olduğunu söylemiştir. Söz gelimi sürekli terleyen ve ortamlarda terlemekten korkan birisi git gide terleyecek, kısır döngü bu şekilde devam edecektir. Fakat kişi ‘’ Daha önce bir litre terliyordum ama bu sefer on litre terleyeceğim diye niyetlenirse görecektir ki hiç terlemeyecek ve bu şekilde korkusunun üstesinden gelecektir. Aynı şekilde uyku problemi olan kişinin uykusuzluk korkusu kişiyi uyumaya yönelik aşırı bir niyete sevk edecek, kişinin uyuyamamasına yol açacaktır. Fakat kişi olabildiğince uyanık kalmaya çalışır ve bu şekilde kesin niyetlenirse organizma kendi kendine yeten asgari uykuyu sağladığından kişi uyku problemi yaşamayacak ve fobisini yenmiş olacaktır. Esasında ölüm korkusu gibi zor  korkuları bu tekniğe hamletmek, yaşam sofrasından doymuş bir şekilde kalkmayı ve hayatta bir kez olacak bir şeyin  ömür boyu ceremesini çekmeyi engeller mahiyettedir. Marifet sahiplerinin ahlaksızlık diye nitelendirdiği ölüm korkusunu, sırf dünyada birkaç gün daha fazla kalmak uğruna bir ömür çekmek akıl karı gözükmemektedir. Hiç olmazsa çelişik niyet tekniğine göre dünyaya aşırı niyetlenmemek pekala insanlar için önem arz etmektedir.

Van Gölü İncileri

KARANLIK

LEYLA YİĞİT KAYA

Karanlığın içindeki aydınlığına yürüyorum

nurlanıyorum sana yaklaştıkça

elimi uzatsam sana

tüm cennet kapıları açılacak 

 

Ama önümüzde uzun engeller var

Sırat köprüsü, mahşer alanı,

kabir azabının teri

ben huşu içinde sevsem seni

kavuşur mu yüreğimiz

Adem ile Havva gibi ?

 

Yasaklı bir elmaya bin yıl

ayrı kalır mıyız seninle,

sonra buluşur muyuz Arafat’ta Sefa’da

Merve’de hasretle

tüm günahlarınla yanında olmam

bize cehennem mi yoksa

ölümsüzlük mü yazar?

Van Gölü İncileri

KABUS

ALİ HAC HAMMOD

Gece saat ikide bahçeden gelen sesle uyandım. Odamın ışığını açıp camdan aşağıya baktım. Bizim bahçede çukur ve ceset gördüm. Annem ile babamın odasına giderken bahçeden silah sesi geldi. Bahçeye koşarak iniyordum ki silah sesi tekrar duyuldu. Bahçeye geldiğimde ne göreyim babam annemi ve kardeşimi vurmuş silahı kendi yüzüne doğrultmuştu.

-Baba yapma, dedim.

-Beni affet Arda.

Babamın son sözü bu oldu ve patlayan silah sesi... ve babam kendini de vurdu. Komşular bize duvarın üstünden bakarken:

Ambulansı arayın, dedi biri.

Ambulans geldiğinde bana kaç yaşındasın, dedi görevlinin biri, tam cevap veriyordum ki o sırada gelen sesle kabustan uyandım. Etrafıma baktım sonra hemen pencereye koşup perdeyi araladım ve bahçeye doğru baktım, oh kabusmuş meğer. Bu sevinçle elimi yüzümü yıkayıp kahvaltı yapmaya mutfağa geçtim.Babam bana:

-Hadi Arda, matematik sınavına geç kalacaksın, dedi.

-Tamam Baba, deyip aceleyle kahvaltımı yaptım.

Okula vardım. Sınıfa geçtiğimde arkadaşlarım sessizce oturuyordular. Öğretmen geldi sandım. Kapıyı tıklayıp içeri girdim. Hoca yoktu ve sınıftakiler kitap okuyorlardı. Şoke oldum çünkü hiç böyle sessizce bişey yaptıklarını görmemiştim.  Sırama geçtim ve Büşra’ya ne oluyor, dedim.

Unuttun mu, diye cevap verdi.

Neyi?..

Bugün ilk saat okuma saati ya...

Fazladan kitabın varmı Büşra?

Buyur.

Teşekkürler.

Bişey değil.

Sınav olduktan sonra herkes evlere dağıldı.Salı günü notlar açıklandı. Ben doksan aldım ve Büşra doksan beş aldı.

Van Gölü İncileri

HAYATIMI

DİLANUR KARAMAN

Sana sığınacak kader çaresizim

hayat hediye etti bana seni

insan herhangi birine kırabilir

ama sadece sevdiği acıtır onu

 

En değer verdiğim sendin oysa

unutamıyorum beni üzdüğün günü

canımı ne çok yaktın sebepsiz

görmek istemem bensiz güldüğünü

 

Hiç bir şeye küsmedim sen kadar

Herkese ilan ettim senden gittiğimi

param parça şimdi senli güvenim

artık sensiz yaşayacağım hayatımı.

Bakmadan Geçme