Van Gölü İncileri

Van Gölü İncileri


VEDA MEKTUBU...

CİVAN KAPLAN

Bir kaç gün misafir bende bu handa

Kaldım gidiyorum dostlar sağ olsun

Çağıran Mevlâ"dır gözüm yok canda

Daldım gidiyorum dostlar sağ olsun

Hiç pişman değilim gelsem bir daha

Bin kez kurban olsun canım Allah'a

Bedenim toprağa ruhum ervaha

Saldım gidiyorum dostlar sağ olsun

Ecel gömleğini giydim dalıma

Bekletmeyin tez bindirn salıma

Amel defterini çoktan elime

Aldım gidiyorum dostlar sağ olsun

Son veda mı eylemişken bu hana

Helal olsun hakkım cümle cihana

Cenazemi sizler ile yan yana

Kıldım gidiyorum dostlar sağ olsun

Tez vakitte mekânıma getirin

Üç beş elden her işimi bitirin

Dua edin baş ucuma oturun

Buldum gidiyorum dostlar sağ olsun

Ömür cok kısaymış geçti yel gibi

Çektikçe inceldi koptu tel gibi

Civan'ım da der ki bende el gibi

Öldüm gidiyorum dostlar sağ olsun.

MELEĞİN KANAT VURUŞLARI

ÜNAL ŞARMAN

Müştehir Karakaya’ya

Meleğin kanat vuruşlarını sezinlemekten geliyorsun

selim hissin üçlemeyi yürütür

Cebrail altı yüz kanatla uçuyormuş bildin mi?

iki gök iki dünya arası,

garipsediğimden değil hıfzedemediğimden

Neyi seferber ettin ki geride mağlup bırakmaların,

beş duyu bir lisan yanılsama

uygar bir metin söz varımı; lirizm

rüştün vardırır kozaya nimeti; şiirle

dilemesi ağacın dipdiri yemiş meyvesi

olgunluk gibisi kanat vuruşları meleğin

Ay kusuyor ışığını gecesine; sesteş melodi

kemikli yanlarına elmacık diyesim var, affet!

makbul şirretleri doğusuna ışınla gün doğumuna,

yuvaya dönüş açıl izlekten geçiyor

zihni altüst edici garabet yüzünden

Sezinlemekten gelişin hissi doygun enis karası

mutmain defter kuruş kuruşuna nabız

binekten inişin, bineğe binişin

net değil hafıza-i beşerde

müşkül unutkanlık kur ederek zerk eder zehrini

ne munis ne kanat sevi durmaktan başka.

GÜVENME

İMDAT FAAL

Köprüden geçince yol bitti sanma

Köprüye güvenme yola güvenme

Her dostum diyenin diline kanma

Zamana güvenme ana güvenme

Susuzluk çekince çöl ortasında

Su ikram etseler altın tasında

Keramet Musa’nın o asasında

Elinde tuttuğun dala güvenme

Sırtımda urba var üşümem deme

Benim tuzum kuru düşünmem deme

Anneyle babayla görüşmem deme

Elde avuçtaki vara güvenme

Sözünü saklı tut verme çapsıza

Gönlüne hâkim ol verme kalpsıza

Menşei belirsiz o vefasıza

Namerde açtığın sırra güvenme

Güvenme paraya güvenme pula

Güvenme makama hem nankör kula

Güvenme saraya evdeki çula

Seni koyup giden yara güvenme

Sende çığlık olan zara güvenme.

GECELER

ELANUR KAYA

Geceler umut doluydu

hayaller ümitlere kapanık

sen sen diye ağladım

ne seni unuttum ne anıları

her hatıra son buldu

Gökyüzü gibi parlak gecem

ay ışıktı benim gözümde

güneş kadar olmasa da sözde

Pes etmem bu yolda hayaller için

gündüz gecemi kovalar yaşamak için

ben tutundum gündüze yetişmek için

ne zamandır aklımdaydı hayallerim

Ya ezilecektir ya sevilecek

nefesime yetişemedi gecelerim

emeklerim çabalarım başarıya ulaştı

bu yolda birleşti sevinçlerim.

RÜYALARIMA GELECEK MİSİN?

BAHAR SANCAK

Karanlığın batışını, gün doğuşunu

izlemek kadardı, rüyalarıma

gelişini umutla bekleyişim

Umut bağladım rüyalarıma

beni sana getirdiler, bense olmayan sana

çaresizliğimden faydalandılar bir meçhul gibi

hançer izi oluştu, saplandı umutlu yollarıma

Müracaat etti, dilekler rüyalarıma

yıldızlar semaya kaydı, rüyalarıma değil

dilekler tutuldu, tutulmayan dileklerime

rüyalar kapandı, bütün rüyalarıma

umut bağladılar, umut kokan rüyalarıma

Bir sen gelsen bin gelmiş olurdun

yıldızlar bana, semaya değil

dilekler tutulurdu, tutulanlara,

barut gibi kokardı çiçekler

ve sen kokuyordu rüyalar

Kaç mevsim yaşandı o umutlu rüyalarda

kaç sen geçtin o sonbaharlarda o kışlarda

çocukluğum kadar sıcaktı sendeki o umutlar

gelecek misin ağlar atıldı bütün umutlara?

HASRET

NİHAL TEMEL

Kuş olmak isterdim.

diyardan diyara göçüp

senin olduğun yerde,

gülüşünü izlemeye konardım

Kelebek olmak isterdim

korkmadan kanat çırpıp

bakarakonun gözlerine

sevgimi haykırmak isterdim

Balık olmak isterdim.

denizin en derinlerine dalıp

kafa tutarak rüzgara

dalgalarla boğuşmak isterdim

Bir ben olmak isterdim.

içimdeki korkuyu yok edip

her şeyi bir kenara bırakıp

sana gelmek isterdim.

CAMA VURAN KAR TANELERİ

NURAN AKÇAP DEMİRHAN

Sessiz sedasız yağar kar taneleri

cama vuran sessizliği

yürek acıtan her damlası

biraz buruk, biraz hüzün kokar

beyaz inciydi sanki

cama vuran kar taneleri

odamda ki loş ışık,

sokak lambaları değildi,

yağan karın her tanesi,

beyazın rengi…

Kar tanesi, inci tanesi

saflığın rengi, beyazın esareti

cesaretin güvencesi

penceremin önünde, seyre dalınca

sessiz, sessiz dalıp gidince

radyoda çalan içli bir şarkı,

inceden ince yağar kar taneleri

Aklımda kalan soğuğu,

evi barkı olmayan yoksulluğu

ruhum kar tanelerini izliyor

bir coşkuyla düşüyor

sanki inci tanesi, kar taneleri

Hüznümünson noktası

yağan karın ardından baharın gelmesi

kimilerineeğlence, kimilerine cefa

cama vuran kar taneleri

Kışın sonu bahardır

her mevsim ayrı güzeldir

içimdeki yürek sessizliği

güneşi çıkınca

damla damla eriyip gidiyor

cama vuran kar taneleri…

VAN DESTANI

EDİZ SERVAN ERDİNÇ

Asırlar öncesinden kalbimde aşkın durur

Kehribar aydınlığı gözlerin beni vurur

Alnımda Çaldıran'ın beyaz serin elleri

Göğsün ki cennetin en bahtiyar sevda yeri

Yanakların her zaman bana Şeker Kanyonu

Gelmez, gelmeyecek bu ölümsüz aşkın sonu

Saçların gibi göğe uzanır Vanadokya

Yazgıma gül dolduran yağmur yüzlü bir rüya

Güneş seninle sanki Yusuf'u selamlıyor

Horhor Çeşmesi'nden hep mesut sular damlıyor

Geliyor, geliyorum bozkır sesine doğru

Artık ölmem, varsam bir tek nefesine doğru

Gülümseyen avlular, cömert ruhlu çarşılar

Kavuşmak anne gibi ikimizi karşılar

Tuşba'da güller bize hep iki çay söylüyor

Aşkımızı hem dünya hem gök hem ay söylüyor

Kahvaltıda gökyüzü var, sana kavuşmak var

Umutları öperek seninle dolaşmak var

Cumhuriyet Caddesi bir tebessüm edince

Yıldızlar Van oluyor, sen de beni sevince

Sevgilim, misk kevserim, sevgilim, Muradiye'm

Allah'tan bana gelen en mukaddes hediyem

Dudağımın hasreti Van Gölü abıhayat

Akdamar ah Akdamar küheylan yürekli at

Bulutlara merhemdir yaylada kaval sesi

Bayramdır gülüşünün nefes alıp vermesi

Altın yünlü koyunlar ovaların kolları

Karıncaya Süleyman Gürpınar'ın yolları

Edremit'in başında hümadan binlerce kuş

Tüm ipekten bahçeler seninle unutulmuş

Buradan geçmiş sanki Selahattin Eyyubi

Erçek'teki turnalar onun yüreği gibi

Başkale'nin boynunda kestane renkli dağlar

Nerde bir çift göz görsem seninle gülüp ağlar

Zenginliğim, her şeyim, sözümün nuru Van'ım

Ebedî saadetim, gözümün nuru Van'ım

SENİ ARARIM

EMİRE KARAKOÇ

Gece mehtabını serperken karanlığa

seni aradım her sokak başında

aramaktan eskidi ayaklarım izini

nasırlar yapışır avuç içlerime

Gece mehtabını serperken karanlığa

seni aradım her sokak başında

yolumu kaybettim

hangi rehber beni bulur  izinde

Mehtaplı bir gecede

hasret buğuları sarar gözlerimi 

yokluğunun acısı  saplanır yüreğime

özlemin sirayeti bulaşır dilime

Şehir ölüm orucuna bürünür

yalnızlıktan çın çın öterken mezarlar

karanlığa teslim olur ruhlar

kaybederim yolumu

alacakaranlıkta.

Vansesi Özel Haber

Bakmadan Geçme