TURİZM HAFTASI GELİP GEÇERKEN!

Büyüklerimiz Nisan Haftasının ikinci haftasını turizme ayırmışlar. İstemişler ki hafta düzenlenen etkinliklerle turizmin değerini çoluk çocuk anlayalım.
Neden turizme bacası sanayi deniliyor?
Niçin turist kendi ülkesinin ve gezdiği ülkelerin kültür elçisi olarak değer kazanıyor?
Turizmin ülkelere sağladığı kazanımlar neler?
Bu hafta da diğer etkinlik haftaları gibi Milli Eğitim'in sırtında... Emek verenleri de doğal olarak sevgili öğretmenlerimiz.
Milli Eğitim Bakanlığı ve Turizm Bakanlığının işbirliğiyle okullarda şiir, resim, kompozisyon yarışmaları düzenleniyor ve seçilenler ilçe milli eğitim müdürlüklerinde değerlendirilip İl'e gönderiliyor. İllerde ve ilçelerde komisyonlar il ve ilçe birincilerinde karar kılıyor.
Peki, sizce tüm bunlar yeterli mi?
Hayır! Bence yeterli değil.
Örneğin Antalya kentinde yaşıyoruz. Ve Antalya bacasız sanayi dediğimiz turizmin başkenti.
Turizmden ekmek yiyen sektör turizm haftası için yepyeni projeler üretmeli, yerel halkın turizmin önemini bütünüyle kavrayabilmesi için bilinçlendirmelidir.
Tıpkı Antalya Uluslararası Altın Portakal Film Festivalindeki etkinliklerdeki gibi planlamalar yapmalı, turizmin kentimiz için hayati önemini il ve ilçeler, kent varoşlarında ve kırsaldaki insanımıza götürmelidir.
Turizm haftasında konserler, paneller düzenlenmeli, konuşlandırılacak alan ve mekânlarda düzenlenecek kokteyl veya yiyecek-içecek reyonları oluşturarak etkinliklere halkın yoğun katılımını sağlamalıdır.
Turizmin ağırlık noktalarında en güzel ev ve en güzel sokak gibi ödüllü biçimsel yarışmalar düzenlenerek il ve ilçelerde estetik değerlerin de ön plana çıkmasında yurttaşın ilgisini çekmelidir.
Turizm Derneklerinin ortak çalışmalarına sektörün güzide tesisleri ve tatil mekânları da katıldığında ortaya çıkacak sonucun gülümseteceğine inanıyorum.
Milli Eğitim Bakanlığının Turizm Haftası nedeniyle düzenlediği yarışmaların ödülleri sadece bir poşet dolusu eğitim araç ve gereci olmamalı, turizm için şiiriyle, kompozisyonu ve resim çalışmalarıyla ödül almayı hak kazanan öğrenciler ve onların anne babası ile öğretmenleri de bir hafta sonu tatil dinlencesiyle de ödüllendirilmelidir. Bu çabalar her yıl yapılan rutin veya sıradan etkinlikleri daha da ciddi boyutlar kazandıracaktır.
Yıllar önce yazdığım "Mavi hüzün" başlıklı yazımda beş altı yıldızlı otellerin yanı başında yaşayan yerel insanlarımızın da turizm sezonu öncesinde veya sonrasında iki günlüğüne bile olsa bu tesislerde konaklatılmalarının bakış açılarında olumlu gelişmeler sağlayacağını yazmıştım.
Sahip oldukları sosyal ve ekonomik durumları çok yıldızlı devasa tesislerde bir gün kalmalarına bile olanak sağlayamayacak yurttaşlarımıza bu dev tesislerin yönetimlerinin komşuluk jesti yapmaları hiç de zor olmasa gerek. Bu düşüncem irdelendiği zaman var olan değerlere yurttaşımızın sorumluluk bilinciyle yaklaşması için bir insanın onlardan yararlanması gerçeğini düşündürecektir.
Kendi yaşadığı yerde ve aynı gökyüzü altında olan bir tesise giremeyeceği hissi içinde olan yurttaşın turizm olgusuna bakış açısında olumsuz dalgalanmalar olacağına yukarıdaki paragrafta yazılanlarla ilgi kurarak yeni düşünceler üretebilirsiniz.
Yani sokaktaki yurttaş şairin de dediği gibi:
"Bu cennet bu cehennem bizim!"Dizesindeki sadece cehennem olgusuyla meşgul olmamalı. Ülkesindeki cennetlerin de farkına vardırılmalıdır.
Sözün kısası, insan sevdiğini korur.
İnsan var olan güzelliği esirger.
İçinde kendisi için değerler bulduğu her şey için sorumluluk duyup yürekten sahiplenir.
Yani...
Turizm Haftasını sıradan kutlamalardan çıkarıp hayatın ta kendisiyle buluşturmalı.
O bildiğimiz:
"Körler sağırlar birbirini ağırlar."Lafazanlığından da sıyrılıp yeni şeyler üretmeli.
Ve yani:
"Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim."

Sonrası gelir... Tıpkı koca şairin o evrensel değerdeki:
"Hep bir ağızdan türkü söyleyip
Hep beraber sulardan çekmek ağı
Demiri oya gibi işleyip hep beraber
Hep beraber sürebilmek toprağı
Ballı incirleri hep beraber yiyebilmek
Yârin yanağından gayri
Her şeyde
Her yerde hep beraber" Şiirine dönüşür.

VAN HABER VANSESİ

Bakmadan Geçme