TAKİP ET 
Yıllardan beri inşaat sektörünün içerisindeyim, yılların birikimi ile birçok şeye şahit olmuşluğum var. Daha binası inşaat aşamasındaki bir adamın bu kadar demiri, çimentoyu nerede kullanacaksın nidası belki de en çok duyduğumuz cümlelerden birisi… Binası bittiğinde aidatı en aza indirmeye çalışan yine aynı adamdır oysa. Eh, tasarruf yapmak suç mu diyeceksiniz bana. Peki, gelin birde şu yönden bakalım: inşaat bitip kura çekildikten sonra evin dekoru, kartonpiyeri, gizli ışığı, duvar kağıdı, dekoratif boyası, ankastre mutfağı ve daha niceleri için kesenin ağzını sonuna kadar açan gafil adam; ya ilk baştaki tasarrufçu ruhun nereye kayboldu? Tabii listeyi biraz uzatırsak perdenin stilinden tut odanın rengine uygun halı, kilim, koltuk, yeni tip buzdolabı, abajurlar…Sanırım birini ,en önemlisini, unuttum ;evin en önemli köşesini yılın en önemli misafiriymiş gibi işgal eden vitrin. Ayran takımından limonata takımına, su bardaklarından süt takımına kadar enva-i çeşit takımlar mevcut o çift kapaklı "hazine"de. Alındığı günden bu güne hiçbirinin içine bir damla su girmeyen rutin aralıklar ile temizlenmesi için bir gün harcanan o nesne göz zevkimizden başka bir işe yaramıyor, yoksa ben mi yanılıyorum? Biraz araştırma yaptığımda vitrinin ortalama maliyetinin 2-3 bin lira arasında değiştiğini öğrendim. İlk baştaki tasarruf delisi adam 3 bin lirayı gözünü kırpmadan odasının başköşesinde uyutuyorsa diyecek bir şey yok! Ayda bir mobilya takımı değiştiren, yeni aldığı mobilya takımının bulunduğu odayı kilitleyip çocuklarını o odaya girdiği için korkunç bir şekilde azarlayan bir zihniyete ağzınızı açıp hangi kelimeyi israf etmeyi düşünürsünüz. Peki evlerdeki dev plazmalara ne demeli? Hepsi birer vitrin fiyatında…
Eğer millet olarak inşa ettiğimiz binaların demirine, çimentosuna, temeline; içerisine fuzuli doldurduğumuz miktarları ilave edersek inanın ortaya çıkan sonuç çok farklı olacaktır. Depremler sonrası uçuk fiyatlara satın aldığımız vitrinleri kendi ellerimizle süpürüp çöpe atmayız en azından……
