MAVİ ŞEHRİN KALEMLERİ
Vansesi Gazetesi ile Van Yazarlar ve Şairler Derneği işbirliğiyle mavi şehrin kalemleri yazıyor.
Mavi Şehrin Kalemleri
İkram Kali
Yerel gazeteler, halkın sesi, gözü, kulağıdır. Bu anlayışla 1937 yılında Yeni Yurd Van ismiyle yayın hayatına başlayan Van'ın ilk gazetesi Vansesi Gazetesi 82 yıllık gazetecilik geçmişinde siyasetten ekonomiye, spordan magazine, eğitimden sosyal olaylara, Van'da yaşanan tüm gelişmelere ve Van dışında yaşayan Vanlıların haberlerine sayfalarında yer vermiştir.
Aynı zamanda Van Kütür Evi işlevi gören Vansesi Gazetesi, Vanlı şairlerin, yazarların, düşünürlerin, araştırmacıların, aydınların, eşrafın, bürokratın ve gençlerin buluşma adresi olmuş kültür, sanat, edebiyat sayfa ve ekleri çıkarmıştır.
Vansesi'nin Van'ı dert edeninen misyonu, yayın ilkeleri ve politikası bugünde devam etmektedir. Bu bağlamada gazete sayfalarımızda kültür, sanat ve edebiyat ile ilgili haber, yazı ve yorumlara, kitap tanıtımına, etkinliklere özel bir önem vermekteyiz. Ayrıca etkin kitle iletişim aracı olarak kentimizdeki sözlü kültürün kayda geçirilmesini sağlama çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Değerli yazarların yazı, eleştiri, şiir ve araştırmalarına yer vermeye devam etmekteyiz.
Van'da 2017 yılında kültüre, sanata edebiyata gönül veren yürekli hemşehrilerimizin dayanışmasıyla kurulan Van Şair ve Yazarlar Birliği ( VAYAB) Başkanı şair yazar Yaşar Adıyaman ile kültür, sanat edebiyat ve VAYAP üzerine sohbet yapıyorduk. Bir sohbetimizde VAYAP şair ve yazarlarına destek olmak, çalışmalarını geleceğe aktarmak ve okurlarla buluşturmak amacıyla kendilerine her hafta kültür, sanat edebiyat sayfası ayırabileceğimi söyledim. Yaşar Bey de bundan memnuniyet duyacaklarını anlattı. Bir gün sonra arayarak Mavi Şehrin Kalemleri adıyla sayfanın hazır olduğunu bildirdim. Yaşar Bey de arkadaşlarıyla konuştuktan sonra isimin ve yayın günün uygun olduğunu söyledi. VAYAP'tan gelen yazı ve şiirlerle ilk sayfamızı 30 Kasım 2017 Perşembe günü yayımladık. Aradan 100 hafta geçti. Çıktığımız yola güçlenerek kültürel ve sanatsal etkinlikler düzenleyerek devam ediyoruz.
Van'ımızın kültürüne, sanatına, edebiyatına bundan sonra da sahip çıkacağız. Eli kalem tutan şair ve yazarlarımıza, gençlere bundan sonra da destek olacağız.
Mavi Şehrin Kalemleri şair, yazar ve okurlarıyla 100 haftaya ulaşmanın mutluluğunu yaşıyor. 100. haftaya ulaşmamızda emeği geçen VAYAB Başkanı Yaşar Adıyaman'a, Mustafa Işık'a, şairlerimize, yazarlarımıza ve okurlarımıza teşekkür ederim. Daha nice haftalara, yıllara.
Nice yüzüncü haftalara
Selahattin Çakır
Bu hafta Mavi Şehir Kalem'ine eliniz yüzüncü defa uzanıyor. Bugün sayfalara mürekkepler daha bir mavi akıyor, kara kömürden eser yok. Biz bugün tam yüz hafta boyunca farklı soydan, farklı yaştan, farklı boydan, farklı cinsiyetten binlerce kişinin bir sayfada buluşmasının haklı mutluluğunu yaşıyoruz.
Kimine göre mavi sadece bir renkti, kimilerine göre mavi bir huydu. Bana göre bazen kocaman bir şehir, bazen dipsiz bir göl, bazen de uçsuz bucaksız bir gökyüzüdür. Bir renkten çok daha fazlası, bir yaşam biçimidir. Mavi bir çatı şehir ise insanlar ve kalemler de o çatının ayaklarını oluşturan çelik demirlerdir. Nasıl ki demirler çatıyı havada tutuyorsa toplumu da ayakta tutanlar şair ve yazarlardır.
İşte Mavi Şehrin Kalemleri o çatının altına yüz haftalık bir çalışma sonucu binlerce direk dikmiş oldu. Yazan insanlar kocaman yürekli insanlardır ama gel gör ki o kocaman yüreklerine kendi dertlerini almaz kendinden çok toplumun derdini taşırlar. Başkasının acısını evlat edinir, ona yazarlar, onları şair ya da yazar yapanda budur aslında. Yalnızca kaleminden döktüğüyle yazar, ağzından çıkarttığıyla şair olamıyor kimse. Yolda hiç tanımadığı bir insana günaydın, deyip gülümseyerek, bazen küçük bir çocuğun başını okşayarak, bazen yerde gördüğü çöpü kaldırarak bazen de yardıma muhtaç birine koşmakla şiir yazılabiliyor ve gerçek şairlikte budur yazarlıkta.
Örnek olabilmektir topluma toplumun aksayan yönlerinde gerekirse kendinden bir şeyleri feda etmektir zincirin kopan halkasına sarılmak, bozulan dişlinin yerinde durmak, toplumun önüne ışık tutmaktır.
Biz bugüne kadar hep yazdık siz okudunuz siz okudukça biz daha bir heyecanla yazdık şiirsel bir döngünün içine girdik. Perşembe gününü önceki Perşembe gecesinden başladık beklemeye bayram sabahına uyanır gibi uyandık tam yüz çarşambaya...
Yüz hafta sonrasında da yine ilk gün ki şevkle yazmaya devam edeceğiz ve bu yüz haftalık süreçte bir insanın yüzünü güldürebildikse hayatında olumlu anlamda bir şeyleri değiştirebildikse ne mutlu biz şair ve yazarlara…
Hoşçakalın, şiirle kalın. Nice yüzüncü haftalara, aylara…
Mavi Şehrin Kalemleri 100. Haftasında
Mustafa Işık
Merhaba değerli şiir dostları, gönül dostları! Bundan tam yüz hafta önce ''Mavi Şehrin Kalemleri''sayfasının ilk sayı için kaleme aldığımız yazıda artık Van'ımızın da Şairler ve Yazarlar Birliği var, demiştik. Ve size VAYAB'ın kurulduğunu haber vermiştik. Bugün yazılarımızın yüzüncü haftası için tekrar sizinleyiz ve tam yüz haftadır ''Mavi Şehrin Kalemleri'' ilimizin kültürüne, edebiyatına, sanatına katkı sunmaya devam ediyor ve etmeye de devam edecektir.
Kültürel alanda birlikteliğin kurulması ve bunun da sağlıklı ve etkili bir iletişimin yoluyla toplumun her kesimine aktarmaya çalışılması arzu edilen güzelliklerin başında gelir. Bu güzelliği yaşamaya ve yaşatmaya gayret eden, bu uğurda gönüllerini, vakitlerini ve kalemlerini ortaya koyan Van'ın kalem ve kelam erbabı bir araya gelerek gerçekleştirdi Van Şairler ve Yazarlar Birliği.''Mavi Şehrin Kalemleri'' de bu projenin en somut ayaklarından biridir.
Van'ın kültür ve sanat yaşamına katkı, şair ve yazarlar arasında güç birliği sağlamak; Van'da şiir ve edebiyat başta olmak üzere, birçok sanat dalında sanatsal faaliyetlerde bulunan şairler ve yazarların, seslerini daha iyi duyurmalarına ve sanatlarını daha güzel icra etmelerine imkân sağlamak öncelikli hedeflerindendi VAYAB'ın ve yüzüncü hafta neticesinde dönüp baktığımızda bu hedeflerin fazlasıyla gerçekleştiğine şahit oluyoruz.
Van'ın güzide kalem ve kelam erbabı güzel yürekli sanatçılar, şairler ve yazarlar; Van merkez ve ilçelerinde düzenledikleri çeşitli etkinliklerle edebiyata, sanata ve şiire gönül vermiş gençleri yazmaya özendirmeye, onlara güven duygusu vermeye, yazdıklarını değerlendirerek onlara destek olmaya ve onların önünü açmaya özellikle gayret etme amacını her fırsatta dile getirilmeye hep gayret ettiler ve başardılar.
''Mavi Şehrin Kalemleri'' de bu başarının somut göstergelerinden biridir. 2017 yılında Van Büyükşehir Belediyesinin organize ettiği kitap fuarından sonra yayım hayatına başlayan ''Mavi Şehrin Kalemleri'' edebiyat-sanat sayfası yüzüncü haftayı geride bıraktı. Şimdiye kadar beş yüz edebi çalışmaya yer verdik ev yüz elliden fazla Vanlı şair ve yazarımızı ağırladık. Doğu'nun incisi, coğrafyanın kadim kenti Van'ımızın bir kültür ve sanat kenti olarak da anılmasına ''Mavi Şehrin Kalemleri'' olarak ve VAYAP üyeleri olarak katkı sunmaya çalıştık.
Van Şairler ve Yazarlar Birliği'nin öncelliklerinden birisi de; sanatın her türlüsüyle alakadar olan insanları bir araya getirerek sanatsal dayanışmayı sağlamak ve geliştirmek, yazarların ilimizde ve ülkemizin kültür, sanat ve düşünce hayatında etkin bir şekilde yer alabilmeleri için çalışmak, özellikle de yukarıda da belirttiğimiz gibi yazarlığa istidadı bulunan geçleri yetiştirmek, eğitimlerine katkı sağlamak, kültürel zenginliklerimizi ve kültürel meselelerimizi ilimizde ve ülkemizde tanıtmak, gelecek nesillere aktarmak ve korumaktı. İlimizin ilk günlük haber gazetelerinden olan ve en çok okunan gazetesi Vansesi gazetesinin yüz haftadır devam eden 'Mavi Şehrin Kalemleri'yle bunu başarmaya gayret ettik. Bizlere 100 haftadır sayfa ayıran Vansesi Gazetesine ve Yazı İşleri Müdürü İkram Kali Beyefendiye kentimizin kültür, sanat ve edebiyat hayatına destekleri için teşekkür ederiz.
Özelde kültüre-edebiyata-sanata kabiliyeti olan gençleri genelde ise bütün gençlerimizi sosyal ve kültürel hayata uyumları noktasında destekleme gayreti, birliğin öncellikleri arasındaydı 'Mavi Şehrin Kalemleri'yle bunu büyük ölçüde gerçekleştirdik.
Gönlümüz ve kapımız tüm dostlarımıza açıktır. İlimiz için ve güzel yarınlar adına güzellikleri çoğaltmaya devam ediyoruz.
Işıkları Söndürün Dostlarımı Sayacağım
Ebru Beyiş
Uykusuz geçen gecelerimin, olmayan gündüzlerimin bir son bulmasını ve gerçek bir dostla karşılaşmayı ümit ediyorum. Hep sırtımdan vurulma hissiyle yaşamak, hayattan elimi ayağımı çekmek istemiyorum.
Köklü sayılar gibiyim. Kiminle çarpılıp yalnız kaldığım belli değil. Bu yüzden yaşadıklarımla nasıl bir tecrübe edineceğim de muamma...
Kendimi çiçek dünyasındaymış gibi hissederdim. Etrafımda güzel kokulu güller, papatyalar, sümbüller, nergisler ve niceleri... Yapraklarımla gecelerin sonsuz karanlığına bürünmek onları bırakıp uyumak istemezdim.
Gülüşlerimin, attığım kahkahaların nedenlerini öylece bırakmak gelmiyordu içimden. Hele ki gökyüzündeki o muazzam cevherin parlaklığından bahsetmiyorum bile. Neşemizin kaynağı, yapraklarımızın ışıltısı olan cevheri...
Severim aydınlığı, içimizi açan o ferahlığı, bize vermiş olduğu heyecanı bir ben bilirim bir de dostlarım.
Papatyalar gibi olur bazı dostlarım.
Verdikleri o içten huzurunun içinde oysaki ne menfaatler yaşarmış. Sevebildiğin kadarmış dünya; bilmiyorlar ki kırdıkları yerden kırılacaklar.
Dost seçerken bile düşünüyorum. Çok düşünerek ya kendini mahvedersin ya da keçileri otlatmaya çıkarken yalnız kalırsın, dediler. Bende papatyalarla dost oldum. Uzun sürmedi. Onlarda gitti benden. Duygularımı paylaştığım o anlarda "Seviyor - Sevmiyor."yerine onu da aldılar elimden. Yatutarsa ile başlayıp tutamadığında paramparça edip bir köşeye attılar. İçimdekini kızıllaştırıp bir güle döndürdüler beni.
Böyle işte dostlarım.
Saflıktır, bazen dostluk. Bir yerlerden eksildikçe kendimiz de tükeniyoruz günden güne. Güllerin kırmızılığına aldanma, onlarda ok gibidir. Yüzüne güler ama acıtır onun da dikeni. Bazen sevdiğinden katlanırsın onlara lakin zamanla yaralar bedenini.
Dostun dediğin insanın da gülüşüne aldanma, tavırlarına kanma! Asıl odur içten seni kanatan. Artık sevmiyorum gündüzleri, istemiyorum güneşi, aydınlığı. Saflık, dürüstlük, gerçek dost istiyorum.
Bazen bir ben olmak istiyorum kendime.
Gece olunca beni saracak olan dolunayı, bana yüz çevirmeyecek hep yanımda olacak yıldızları istiyorum. Bir onlar anlar beni. Çünkü onların yalnızlığın, karanlığın gerçek benlikleridir. Söndürün artık ışıkları güneş enerjisiyle çalışan maskeler görmek istemez gözüm. Işıkları söndürün dostlarımı sayacağım. Kim bilir belki yarın benim ölüm günüm.
Olur da ölürsem gece yarısı, beni dostlarımla karanlığına gömün.
Deli ruhlar gölgesi
Yaşar Adıyaman
Suzinak bir makamın sesi
Dile dolanır yıllarca
Dert ortağı olmayan velinin
Yürek sancıları uslanmaz ki
Yeğin yağmurlar yağdırır vicdanlara
Sonrası unutulur basit maniler gibi
Sönük bir mavi gibi / gri bir bulut gibi
Gökkuşağı olmayan yağmur serencamı gibi
Nefessiz bir can gibi, deli ruhlar gölgesinde
Duyunçsal insanlara dua olur
Ey suzinak makamı gönül teline dokunan
Deli ruhlar gölgesini bilen sufi değil midir?
İnşası mümkün olmayan gözlerin mavisi
Kaç kuytu gece daha sabahı bekler
İnce belli bardaktan süzülür kaçak çay
Utanır insan söylemekten kaçamağı
Sevdiyse delidir, sevdiyse velidir
Sevdiyse alidir, sevdiyse alimdir
Sevdiyse sufidir, sevdiyse kamildir
Sevdiyse mühimdir, sevdiyse kaimdir
Sevdiyse kadimdir, sevdiyse...
Şimdi kırık kalbime
Bu makamların ruhlarını bırak
Boş ver görüntüsü bozuk dünyayı
Sen bana
Deli ruhlar gölgesi denen huzuru ver
Bilirim sufinin aşk kokan payansızlık nefesini
Suzinak bir makam
Neva boşluğunda bir roman
Dilimin kıyısına derman
Sevdiysem yeryüzünü insana cennet
Deli bir ruh gölgesi isterim
Ruhumu yaşlandıran akılı insanlardan
Kaçtım sana sığındım
Günahsızım, aysızım
Yüreksizim, çoktur sızım
Deli ruhlar gölgesinde
Uyansam da yine sensizim
Ey Çocuk
Ramazan Yıldırımçakar
Ey çocuk
Ey yüzü kavrukların belirsiz geleceği
Karanlık gecelerin cürmüne mahkum
Bir mumun eriyiğinde
Gördüm / kalbindeki
Kelebek ömürlerin kanatlarını
Apansız vurgunların zamanında vuruldu geleceğin
Bundandır yüzümde
Boncuk boncuk dökülen yaşların soğukluğu
Çiğ tanesi gibi titrek titrek düşüyorum toprağa
Bakışlarında uzanıyorum toprağına
Demirden atların nalları batıyor kalbime
Bakışların iflah olmaz tavırlar sergiliyor
Aşımıza göz dikenlere
Kalbin hep bir savaş alanı
Dudaklarından bildirilerin öfkesi okunuyor
Dilinden dökülen mısralar
Kalbinden vuruyor atom santrallerini
Kalbin umudun yasak kentlerine yol almada
Bir ihanet sezerse
Kan tutar danışıklı dövüşleri
Utanır zaman
Utanır tüm zamanların sen kalan yanı
Utanır belki kalbi karaların
İyi kalan yanı
Ey çocuk
Ey örüklerindeki lastiğin tazeliği aşınmış yanım
Ey geleceği çalınmış talihsiz garip
Bu kavim düşmandır sana
Bu kavim ahını yüklendi
Heybesi lanetin koyusuna tutsak
Bu kavim zamanın deccalı
Bu kavim muhannetin hamalı.
Bakmadan Geçme
