Mavi Şehrin Kalemleri

Mavi Şehrin Kalemleri

SAHİ, NEYDİ UMUT?

AYŞENUR BİLEK

Nereden alırdı bu munis tavırlarını?

Her çareye baston oluşundan mıdır kutsallığı? Bilinmez…

Hayat karmaşasında bitap düşen duygularıma bir tebessümdü belki de.

Mısralarımın kayıp giden bir yetim vahasıydı çöllerde..

Ne hicranlara sığına biliyorum, 

Nede ukdeler sıkıyor boğazımı umut edince 

Sonra kıvrılıp kalıyor kalbimin en tenha yerinde.

Sararıp giden güz rüzgârlarında, savruluşumu izlerdim çoğu zaman.

Ve boşlukta kırık bir daldı yüreğim kederiyle sallanan

Bazen bir nefes, bazen bir şiir, bazen menfi bir özlemdi umudun Rayiha sı.

Bazen de uçsuz bucaksız bir bekleyişti ömürce

Kanadını çırpmaya hazırlanırdı her nefes verişimde gizlice.

Seher vaktinde umutsuzluklarıma doğmasını beklediğim bir güneşti bu yolculuğun sonu.

Ve yaralarıma sardığım bir peygamber çiçeği kokusu….

Mavi Şehrin Kalemleri

AY 

YUSUF KAZAK

Tepenin üstünde oturmuştu ay

Bakıyordu kocaman gözleriyle ötelere

Yaklaşıyordu atlarla

Sonbahar ulakları 

Söylemek için çaresiz aşıkların kederlerini

Karanlığa ak libaslar giydiren

Aya...

 

Ağlıyordu ay bu gece

Efkârlıydı ayın matemine eşlik edenler de

Sönmüştü yıldızların masasında yanan 

Mumlar bile

Neye yarardı karanlığı her gece

Yaran ay

Neye yarardı yıldızların döktüğü 

Şatafat

Ahuzar ederken zifiri kalpler

Sevgiliye gömülmüş...

Mavi Şehrin Kalemleri

BİR TAŞA KALMIŞ

MEHMET BAŞ

Zahirin ilinde batınım noksan

Suretin nakışı nakkaşa kalmış

Kapıda kalırım sen evde yoksan

Sükutun darası telaşa kalmış

 

Uykular sadağım rüyalar okum

Mihnet sofrasına ezelden tokum

Seher yelleriyle gelirse kokum 

Yay gibi gerilen o kaşa kalmış

 

Ay ile doğarım gün ile batar

Garibin gönlünde kaç aslan yatar

Oturmuş aşıklar canını satar

Pazarlık sırası bu başa kalmış

 

Tabibler elinde ey olmaz yara

Gökteki kuşların gözleri kara

Kendini ararsan kendinde ara

Ölünün nöbeti bir taşa kalmış

Mavi Şehrin Kalemleri

SONU OLMAYAN RÜYA 

AHMED KARDOK

Uykusuzluk

Kapatıyorum gözlerimi dünyaya,

Gözlerime uyku yasaklanmış gibi ,

Harfler sözcükler, cümleler

Bu yaz sıcağında

Sıralanmış dolaşıyor beynimde ...

 

Rihteri ölçülemeyen depremler oluyor içimde

Avazım çıktığı kadar bağırırcasına

Haykırırcasına ...

Nedenlere, niçinlere,

Nasıllara cevaplar bulma peşinde koşuşturuyorum ...

 

Soğuk soğuk sesler duyuyorum

Yaslanıyorum duygularıma

Özlemlerime, sensizliklerime

Dağlarda yankılanıyormuş gibi

Başımda yankılanan seslere...

 

Vazgeçeyim diyorum

Meydanı onlara bırakayım

Belirsiz nağmeler dökülüyor dilimde

Sokak aralarında kaçışan gölgeler

Karanlığı daha da zifiri yapan o düşünceler ..

 

Kafamın içi savaş meydanı

Cevabı olmayan sorular

Gün bitecek gibi

Ve ben hala o savaşın içinde yalnız

Ne yenen nede yenilen bir savaşçı ...

Mavi Şehrin Kalemleri

YETMEZ Mİ ÖLÜMLER 

SEYİT AHMET UZUN

Her gün bir can kurban

Tezgahların arka sokağında

Hijyen... 

Başını alıp göçmüş 

Korkulu rüyalar diyarından

Bir korku ki ecele göz kırpar

Her lokma boğazda düğümlenen cinayet

Sıfır tolerans

O da ne

Bir çocuğun mezarından yükselen çığlık

Bir annenin sessiz gözyaşları

Bir babanın umursanmayan ağıtları

Vicdan aranır gündüzün gözünde fenerlerle 

Cüzdana hüküm giymiş müebbet hapis

Ağırlaştırılmış mahkumiyet

Kalemini kıracak hâkim yok cüzdanın

Cüzdan, yükselen trendiyle yeni tanrı

Ölümler sıradan adi vakıa

Cüzdanların şişirilmiş banknotlarında

Zombiler türemiş ülkemin sokaklarında

İnsan etleri dişlerin ve tırnakların arasında

Yaralı bir güvercindir insan hakkı

Yaşamın kıyısında can çekişmekte

Sırça köşklerinde krallar halktan uzakta

Dişlerinin arasında hak kırıntıları

Ah be hayat sen ne zalimsin

Biri semirirken yediklerinden tıka basa

Biri can verir sessizce uğurlanır

Olsun be verilecek çok canımız var daha

Sağolsun krallar ve soytarılar

Mavi Şehrin Kalemleri

GÜLÜM

SONGÜL AKYILDIZ

Koy be gülüm bir köşeye dertleri. 

Dizilipte arşa varsın her biri. 

Al başımdan sevdayı ,

sök yerinden kalbimi, yükünü aldı zaten. 

Bulduysan kabahatlı ister öldür ister sat..

 

Yaz be gülüm bir kağıda sözleri. 

Acısını tatlısını bolca yaz, 

belki bir sevda ,olur belki bir türkü olur, 

Belki de ŞİİR  olur.

Dertliye efkar olur, sevdaya yürek olur. 

 

Sil  be gülüm maziyi.

Yaralara tuz olur, kalanlara iz olur .

Gün olur harman olur .

Gidenler geçen günde ,

gelenlere han olur....

Mavi Şehrin Kalemleri

MÜHİM DEĞİL

ÖZCAN KARTAL

Sevda ateşinden kör oldu gözler.

Gözden olduk artık kaş mühim değil.

Temmuz sıcağında donar yürekler.

Yazlar mühim değil kış mühim değil.

 

Dünya mı dönmüyor, yürek mi dondu?

Bülbüller ötmüyor, güller mi soldu?

Karardı tüm dünyam, bana ne oldu?

Ekmek mühim değil aş mühim değil. 

 

Zindandan alacak Züleyha nerde?

Dizimde derman yok, gözümde perde.

Söyle tabip çare nedir bu derde?

Atmıyor yüreğim, baş mühim değil. 

 

Mecnun olup gönül Leylayı arar.

Yunus olup diller Taptuk'u sorar.

Ferhat olup Özcan dağları deler. 

Ölmeden kavuşsam, yaş mühim değil. 

Ankara

Mavi Şehrin Kalemleri     

GÖZLERİNİN RENGİ 

SEMİHAT KARADAĞLI

Adam eğildi, elleri ile kadının yüzünü tuttu.

Ve gözlerinin içine baktı.

Kadın gülümsedi. 

Ne oldu? Neden baktın? Dedi.

“Gözlerinin rengini merak ediyorum” dedi adam.

Kadın gülümsedi.

Peki. Sana anlatayım dedi.

Nasıl yani? Dedi adam.,

Kadın gülümsedi. Dinle dedi..,

 

Gözlerim.,

Soğukta üşüyenler varken

Sıcakta keyif çatanları.,

İnsanlar açken açıkken

Giydiğini beğenmeyenleri

Çıplak ayakla dolaşanlar varken 

Ayakkabısını koyacak yer bulamayanları

Yani bunları görünce gözlerim 

Karbeyazı buz keser.,

İşte o zaman gözlerim hüzün siyahı olur 

Açlar doyunca, donanlar ısınınca 

Benimde gözlerim ısınır ve buzlar eriyip akar gözlerimden 

Siyahlıklar yok olur.

 

Gözlerim.,

İnsanlara yapılan haksızlıkları,

Savaşları, ölümleri katliamları,

Ezilenleri sıcakta kavrulup yananları,

Bir lokma ekmek için koşanları görünce, 

İşte o zaman gözlerim hüzün kahverengi olur.

Savaşlar bitince, 

İnsanlar mutlu olunca,

Benim gözlerimden hüzünler akar, 

Kahverengi yok olur.

İşte o zaman huzur dolu mavi olur.

 

Gözlerim,

Uçsuz bucaksız ovaları, 

Heybetli dağları,

Açan çiçekleri,

Uçan kelebekleri,

Koşan oynayan çocukları,

Mutlu insanları görünce, 

Bahar yağmurları ile yıkanan,

Pırıl pırıl bir yeşil olur mutluluktan.

 

Gözlerim,

Gökyüzünün maviliklerini,

Umudun sonsuzluğunu,

Denizlerin dalgasını,

Tek tek damlayan yağmur damlalarını görünce, 

İçimi bir huzur kaplar. 

Bir martı kanadına tutunur,

Hüzünleri bir bir dağıtıp, 

Pırıl pırıl bir gökyüzünde açan güneş gibi,

Bal rengine dönüşür en tatlısından. 

 

Gözlerim,

Sevdiğimi gördüğünde, 

Tıpkı şimdi olduğu gibi.

En masumundan sevgi.

En çılgınından aşk.

En olmazından hayal. 

En çılgın ruhundan sadakat. 

En pembesinden mutluluk.

En kırmızısından asilik. 

En mavisinden sonsuzluk. 

Ama en güzelinden aşk, 

Rengine dönüşür.

Ve ne renk olursa olsun gözüm 

Senin yüreğinle gördüğündür.

Gözüm/özüm...

Sevginin yürek konuşması/ 2014

Bakmadan Geçme