Mavi Şehrin Kalemleri

Mavi Şehrin Kalemleri

UÇSUZ BUCAKSIZ BİR HİÇLİK 

YÜKSEL GAZİOĞLU

Kor döküldü seherin avuçlarından,

Alev alev bir suskunluk sarar dört yanımı…

Sanki…

Dilim mühürlendi.

Kelimeler, sürç-i lisanla asılı kaldı zamanda.

 

Dış âlem de sustu:

Ne ezan yankısı,

Ne de seherin kızıl soluğu...

Gafletin gölgesi sinmiş tenime.

Öyle bir hal ki...

Varla yok arası bir an'dayım,

Boşlukla didişen,

Uçsuz bucaksız bir hiçlikte...

 

Gecenin sarkan bulutları

Kirpiklerime dökülür usulca.

Göz pınarım titrer;

Gönlüm yangın yeri 

Dokunsan, yanar...

 

Yandıkça incelir ruhum,

İnceldikçe daha da yanar...

Her külde bir iz,

Her izde bir dua…

Külümden yeşerir mi

Yeniden ben?..

 

Rüzgâra savrulsam da küllerimle,

Sükûtun bağrında hâlâ diriyim.

O seherin göğsündeki kor...

Şimdi içimde, dalga dalga 

Ne tenimde hissedilir,

Ne düşer dilime…

Sadece yüreğimin yalıyarında yanar usulca...

 

Öyle ya...

Devrana yanarsam: savrulurum külle.

Yâr’e yanarsam: kul olurum sessizce.

 

Yandıkça…

Yandıkça…

Ne devran yük olur bana,

Ne de ben yük olurum devrana...

Mavi Şehrin Kalemleri

NEYLEYİM

ZİHNİ AKBULUT

Ben kendimi derin derde saldım

Bundan öte yolu daha neyleyim

Derdin umanına daldıkça daldım

Bundan öte yolu daha neyleyim.

 

Ben yarin derdine divane oldum

Başımda beyaz saçlarım yoldum

Ağlayan bu gözlerimden oldum

Bundan öte  yolu daha neyleyim. 

 

Nasibi ne gülmezmiş bu yüzüm 

Yarin yokluğu çöktü derin bir  hüzün 

Diyorlarki o yâr gelir bu güzün 

Umuttan öte yolu daha neyleyim.

Mavi Şehrin Kalemleri

NE OLACAK BU DÜNYA'NIN GİDİŞİ 

MEVLÜT KEFLİ

Ne olacak bu Dünya'nın gidişi

Ne kadın bellidir nede er kişi 

Yalan dolan olmuş züppenin işi

Doğru olmak cana batarmı ulan 

 

Merhametin solmuş vicdanın kuru

Harabeye dönmüş insanlık sur u 

Saltanat uğruna yıktın gururu

Şerefli şerefi atarmı ulan

 

Bir ömür sürmeli dostluk ahbaplık 

Senin gibi ucuz değil insanlık

Nedir sendeki bu ayrı gayrılık

İnsan dostuna kaş çatarmı ulan

 

İnsanlığın yurdu burası Dünya

Bölmüşsünüz üç beş soytarı paya 

Sen ata binersin mazlumlar yaya

Senden başkaları tatarmı ulan

 

Sen kendini âlim"lerden sayarsın 

Gerçek konuşanı baştan savarsın

Yalan sözlerini başa sararsın

Âlim ,söze yalan katarmı ulan

 

Adını söylesem halin nicolur 

Haysiyetin yere batar hiç olur

Senden olsa olsa ancak p.. olur

Adiliğin benden kaçarmı ulan 

 

Adam olan adam satarmı ulan 

Doğru söze yalan katarmı ulan 

İnsan üç kuruşluk çıkar uğruna 

Namert kapısında yatarmı ulan

Mevlüt KEFLİ

Tatar 

Ayrıştırılarak Ötekileştirilmiş dışlanmış insanlar

Mavi Şehrin Kalemleri

SİMERANYALI SEVDAM

DERYA GÜLTEKİN

Sen!

Simeranyalı sevdam,

Yitik sevdalar ülkesinin

En kırılgan dalındaki aşk muştusu,

Âşiyânın maviye hasret kuşu...

Hazân rüzgârlarından kopan gönül sesimi

Simurglar diyarından duyan sevgili!

 

Sen!

Simeranyalı sevdam,

Yüreğinin haritasında

Vuslata erdi hasret yollarım.

Nazan gibi düştüğüm

Bermuda sularından

Hülyana daldı sevda sularım,

Sana sarılı ağlarım.

Kalbine meftûn, kancalara kın

Ümide vurgun...

Mektupsuz, martısız yangın limanlarımı

Can ülkesinden açan sevgili…

 

 Sen!

Simeranyalı sevdam,

Sazların telinde sızlanan sevdamı

Dilime ilmek ilmek işlediğim sevgili!

İçime attığım dilek taşlarımı

Yolunda nefes nefes serdiģim sevgili!

 

Sen!

Simeranyalı sevdam,

Çıkarsız renklerin gölgesi

Deryâ dolu dünyanda

Seni senle yaşarken

Biz olduğumuz zaman ötesinden

Saniyeleri vuslatına kurduğum

Beni bana getiren sevgili,

Gitme!

Kal!

Hep sen ol

 Bir tek sen ol sevgili.

Mavi Şehrin Kalemleri

UÇURUMUN KENARINDAN

AYŞEGÜL GÖK

Hayatla dalga geçiyorum artık.

Çünkü ciddiye aldıkça, o daha çok gülüyor yüzüme.

Seveni çok seviyorum, abartarak, delice, sonuna kadar.

Ama yüksek tepelerde duranları affetmiyorum,

Onları alıp uçurumdan aşağı fırlatıyorum.

Çünkü o zirveler kibir kokuyor bazen.

Ve ben, en çok sadeliğe aşığım.

Ayakları toprağa basan,

Gönlüyle bakan,

Sessizce seven insanlara...

 

Güvenin defalarca satıldığı,

Sevginin pazara çıkarıldığı bu çağda,

Kendime küçük bir alan kurdum:

Ne çok kalabalık,

Ne de tamamen yalnız.

Hayatın çığlıklarına karşılık,

İçimdeki sessizliği çoğaltıyorum.

 

Artık beklentim yok kimseden.

Yalnızca kendi dengemi bulmaya çalışıyorum,

Bazen bir kahkahaya sığınıyor,

Bazen bir uçurumun kıyısında

Kendimi yeniden yaratıyorum.

10.07.2025

Mavi Şehrin Kalemleri

ŞU GÜLÜN DERDİNE BAK

HAYRETTİN YAZICI

Yağmura özlemdendir, yaralı budakları ,

Düşerken dallarına, titriyor dudakları...

 

Özlem dediğin en çok, delirir dal ucunda,

Nasıl sevinir insan bulunca avucunda...

 

Yağmurlar söndürürler yakarış yangınını,

Son vedada nasıl ki, çıkar sevdanın canı!

 

Bir bir dökülür harfler, sevdanın sözlüğünden,

Kimse haber vermiyor bir aşkın öldüğünden!

 

Hangi lisandan söyler anlamam senin dilin;

Nereden bileceksin, kaç rengi var yeşilin?

 

Bir hazan vakti gelip, içe bükülecekler,

Acemi aşklar gibi ansız dökülecekler...

 

Kaç sevdayı okudum, asılı yapraklarda;

Özlem nedir anladım, çatlayan topraklarda...

 

Hal bu ki sevinmiştim, müjdeli bir an gibi,

Kayboldum gidiyorum, kayıtsız zaman gibi...

 

Aklım ermedi gitti, sular nasıl yol bulur?

Benim çıktığım yollar son menzilde kaybolur.

 

Bütün dallar susarak, yağmuru dinleyecek;

Yüreğim son vedada, derinden inleyecek...

 

Bir cana kıyar gibi, kapadım gözlerimi,

Acımadan biçerler ince filizlerimi...

 

Desem de aldırma sen, yiğidin merdine bak;

Bir başına salınan, şu gülün derdine bak!

Mavi Şehrin Kalemleri

DERLER

NİLÜFER AKINGÜL

Ehline denk değilsen bal olsan zehir derler

Susuza su verirsin boğuldum nehir derler

Gökten kitap indirsen vahiyler sana gelse

Mucizeyi dinlemez olmadı sihir derler

 

Tüm renkleri ruhunda hapsedip toplasan da

Nur özünden geçerek varlığı yoklasan da

Sakındığın ne varsa sinende saklasan da

Bir divane dilinde derin bir seyir derler

 

Kanat için gidersin uçurumdan iterler

Gül ekersin gözüne diken olup biterler 

El verdiğin onca el bir el olup yiterler

Taşa koysan başını ne rahat sedir derler

 

Bil ki ey naif akıl bulunmaz aramayla 

Dolaşmışsa küllide açılmaz taramayla 

Gezsen uzay yerinde tekersiz arabayla

Olan da olmayan da olmuş bir emir derler

Mavi Şehrin Kalemleri

PEK HAVAMDA DEĞİLİM

BEKİR YILDIRIM

Bazen Karadeniz gibiyim

Sert eser fırtınalı rüzgarlı

Sis çöker Başım dumanlı

Azgın dalgalar gibi 

Kayalara vuran hırçın dalgalı

Bir yanım masmaviye çalar 

Bir yanım yemyeşile

Anlıyacağın yinede 

Pek havamda değilim.

 

Bazen ege gibiyim

Ilık ılık esen samyeli

Duru berak ve şefkatli

Gece aşık sevdalı yüreklere

Serenad yapan mehtabı

Sevda türküleri dinlerim 

Gözlerim kapalı

Gün ararınca sevdamda

Yüreğimde yaralı

Anlayacağın yinede

Pek havamda değilim.

 

Bazen ege gibiyim

Desen desen açan tonlarım

Narenciye bağlarım

Yeşilli siyahlı zeytin ağaçlarım

Cıvıl cıvıl tüm koylarım

Kalabalığın ortasında

Bir ben birde koca yalnızlığım

Güneş yakar yürek yanar

Radyoda sarı zeybek havası çalar 

Anlayacağın yinede

Pek havamda değilim.

 

Bazen doğu anadolu gibiyim

Yapayalnız yetim ve öksüz

Diyarbekir gibiyim

Boynu bükük kaderine terk edilmiş 

Zulümden zorbadan yara almış 

Delik deşik her bir yanım

Sur gibiyem karanlıkta kalmışam

Güneş belki hiç doğmayacak 

Kıraç topraklar suya hasret 

Anlayacağın derinden yara almışam 

Onun için pek havamda değilim.

 

İç Anadolu gibiyim 

Bir yanımı buraya gömdüm

Diğer yanımı vurdum sırtıma 

Göçmen kuşları misali 

Uçtum bu diyarlardan uzak diyarlara

Göçebeyim gurbetçiyim

Şu perenin gözü çıksın lo

Artık yabancı olmuşum buralara

Yavaş yavaş özümü kaybetmişim lo

Onun için pek havamda değilim 

Bakmadan Geçme