İSTERDİM
HAVVA KESKİN
Deseler bana,
Bugün kabul olacak
Ne istersen iste!
Ne isterdim biliyor musunuz?
Çocuk olmayı
Ağlayınca sütüm gelecek,
Yaptıklarıma boş veeer çocuktur densin isterdim.
Bütün gün sokakta oynamayı,
Gece anamın göğsünde uyumayı isterdim.
Kötüyü masallarda var sanmak,
Sevilmeyi mecbur bilmek,
Üzüntüden bi-haber olmak
İsterdim.
Bir bahçıvan pantolonum olsun,
İlla ki bir düğmesi kopuk,
Burnumda yine çiller olsun.
Horozların kuyruklarını koparıp,
Kızıl derililik oynamak
İsterdim.
Akşam olunca yemekten sonra masal dinlemek,
Hayaller ülkesinden bir dünyada,
Yarını düşünmeden,
Bugün ne yaptım, yarın ne olur demeden,
Mışıl mışıl uyumak
isterdim.
Dünyamın da, benim gibi ufak olmasını,
Rakamları ona kadar saymayı,
Paranın ise sadece, Elma şekeri almaya
yaradığını sanmak İsterdim.
Bayram akşamları elbiselerim baş ucumda,
Büyük bir heyecanla
Gece yarısı uyanıp
Sabah oldu mu? diye, Anneme sormak isterdim.
Kapı kapı dolaşıp,
Harçlık toplamak,
Kuruşları defalarca saymak
İsterdim.
Daha neler neler var ki mazide kalan,
Bana kalsa hepsini
İsterdim.
Ama durum istisnadır, ben yine aynı annemi babamı isterdim.
Her şey değişti o günden bugüne ama,
Onları hiç değiştirmedim
Ben yine onları
İsterdim.
Bu soruyu bana kırk beş yıl önce sorsalar,
Eminim ki, o zaman da büyük adam olmayı isteyecektim.
Ama geçmişe mazi diyorlar ya.
Benimkisi kaygısı,
Geleceğin korkusu
Ben geçen yılların kıymetini bilmek isterdim.
PAPATYA
NURULLAH ÖZDEMİR
Çiçekte şahika seni bilirim
Tabiatın nazlı kızı papatya
Seyrine daldıkça şair olurum
Yüreğimde tatlı sızı papatya
"Yeryüzüne yâr yüzüdür" dediler
Sevgiliye seni misal verdiler
Deste deste demetleyip derdiler
Sevginin özgesi özü papatya
Rüzgâr değer yaprakların oynaşır
Kenetlenir her bir mevsim kaynaşır
Seni görür aklım fikrim dolaşır
Kâinatın dilsiz sözü papatya
Karacoğlan remzin ile ağladı
Âslı aldı zülüfüne bağladı
Kerem Dede encamını dağladı
Ozanın İnleğen sazı papatya
Âşıkların serencamı merağı
Kudretinde tutuştuğu çerağı
Gölgen olsun son menzili durağı
Kabir ol da sakla bizi papatya
Ruhumun sancısı azdığı zaman
Sayar yaprağını bulurum derman
Uç verir gönlümde yeni bir güman
Masum sihirbazın arzı papatya
30 Ocak 2024
YOKTUN
MÜŞTEHİR KARAKAYA
Ben seni kayıplarda aradım, yoktun
Issızlıklarda, kendini eriten sokaklarda
Yol başlarında, kimliksiz garlarda
Loş ışıklı balkonlarda
Deterjan kokan otel odalarında
Bahçeler içinde, ağaçlar dibinde
Suskun kedilerin vahşi gözlerinde
Sen yoktun, bütün çiçek açan ağaçlar küskündü
Ağrısız bir baş olsun istedim
Hasta odalarında ilaçsız ve buyurgan
Bayılırken bir umur
Saçlarımı karıştıran sağanak
Gelirken tüm kapılar kapalı
Tüm kapılar açık giderken
Ben seni, neyimiz varsa bulunmasın diye
Giydiklerin hep senindi
Ben sildim hep adımı
Kayıpken gözlerim hep iyi
Varken yüreğimle ağrılıdır bakışım
Tüten her sigara dumanına sakladım
Ben seni, yoktun aşk ırmaklarında
ŞUBAT 2016
HAYAT DÜŞÜNCESİ
YAŞAR ADIYAMAN
Kaç keşkeye sığdırdım hayatı
Sayamadım o kadar çokluktan
Çocuk olmaktan korktuğum yıllar
Büyük olmayı düşledim.
Kuru ekmeği bölüştüğümüz zaman
Ne yoksulluk vardı ne de yokluk
Biz varlığı ile yokluğu vicdana sığdırdık
Sığdıramadığımız onca hayallerimiz varken
Uzun yıllar önceydi,
Zamana yenik düşerken
Bir bavula sığdırdığımız onca anı
Yokluğun sesini
Açlığın hissini
Kimsesizliğin sessizliğini
Zamanın gayri safi hasılatını
İnsanın hasını
Ölmenin yasını
Tevekkül ile ayakta kalmanın inancını
Gördük zamana yenik düşerken
Saf duru bir bardak su
İnce beli bir bardaktan çayın keyfini
Şeffaf bir kaç kelimenin dürüstlüğünü
Öyle geçer...
Geceyi gündüze bağlayan
Gündüzü geceye ağırlayan
Ağır bir misafir sessizliği
Şimdi kaç sayfa bilgisi var
hayallere sığmayan
Anılarda zaman durduğu yerde
Aman dileyen akrep ile yelkovan
Geceyi koyu bir karanlık beklerken
Gündüz ise sussuz bir vaha içinde
Rüyasına yenik düşmüş çoban
Hayalin ötesinde bir hayal peşinde
GÖLGELER VE DÜŞLERİ
GÜLHAN TAŞKIN
(Düşlerim vardı sana dair yüreğinin gölgesinde huzur bulduğum. Onun içindir belki de yanmışlığım yokluğunda... Kim bilir?)
....Gölgeler ve düşleri.....
Ne zaman
Yeşiline boyandığım
Gözlerini düşlese bu yürek
Ayrılığın gölgesi düşer
Omuz başlarıma
Bir serçe misali
Yiterim...
Ne zaman gölgen olsa
Yüreğin yüreğime
Düşlerimi kabusa çevirir
Vuslata düşman sözlerin
Bir gülümsemene hasret
Alıp başımı
Giderim...
YÜREĞİNLE BAK
GÜLHAN GÜRBÜZ
Öyle uzaklardan değil,
Yüreğime yüreğinle bak sevdiğim,
Gözlerime aşkla.
Her mahzun bakışın, dokunur zülfüyâre.
Gözlüklerinin arkasına gizleme,
Gözlerindeki kederi.
Kaçırma gözlerini.
Kaç zamandır,
İçine akıtıyorsun gözyaşlarını, besbelli.
Hayata kırgın, sevdaya küskün gibisin.
Aşk arafta bir düştü,
Bir gece ansızın,
Gözlerinden yüreğime düştü.
Geçerken öylesine uğramış misafir gibi,
Durma öyle.
Yerleş gönül tahtıma.
Olmasın yüreğimden başka evin.
Benim güneşim gözlerinde doğar,
Gözyaşında batar sevdiğim.
Sinemde boşken yerin,
Solmasın yalnızlığın koynunda gülüşlerin.
Bırak, yaralarını sarsın ellerim.
Öyle eğreti değil,
Ömürlüktür kalbimde yerin.
Gözüm yok dünyanın servetinde, malında.
Başım omuzlarında olsa,
Yeter mutluluğuma.
İster yâr ol, ister yara.
Olmasın bu derde senden başka çare.
Yüreğime yüreğinle bak, sevdiğim!
Gözlerime aşkla.
Senden başkasının,
Hayaline bile rastlarlarsa gözlerimde,
Heyhat, koyverin!
Dizsinler beni kurşuna, on yediliyle.
YAZ RÜZGÂRI
NURHAN HABİBE
Bir yaz rüzgârı değdi saçlarıma,
Geceyle gündüz arasında kalan
Bir sır gibi geçti içimden usulca,
Ne tam mutluluktu, ne de hüzün yalnızca.
Uzak dağların serin soluğunda,
Bir zamanların özlemi vardı.
Unutulmuş çocukluk akşamlarında,
İlk düşüş, ilk gülüş kadar saf bir hatıra.
Dalların ucunda titreyen yaprak,
Göğe bir dua gibi savrulur.
Her rüzgâr, kalbime bir anı bırakır,
Bir aşktan arta kalan fısıltı olur.
Kimi zaman bir kavuşmayı hatırlatır,
Kimi zaman vedanın soğuk yanını.
Oysa hiçbir rüzgâr, yaz kadar yakmaz içi,
Güneşle serinliğin aldatıcı dansı gibi.
Yaz rüzgârı bir başkadır,
Ne kış gibi keskin, ne bahar gibi nazlı.
O geçerken, dünya biraz susar,
İnsan, kendi iç sesini duyar az da olsa.
Bir martı çığlığı olur bazen,
Bazen de yasemin kokusuna karışır.
Ve bir yabancının gözlerinde
Kendini ilk kez tanıyormuş gibi bakarsın.
Tozlu yollarda unuttuğun hayaller,
Bu rüzgârla geri döner adım adım.
Bir tebessüm olur dudağında,
O an anlarsın:
Bazı mevsimler, kalpte yaşanır.
USTA...
MURAT SAYDAM
Sazı başka sözü başka
Bu nasıl bir çalgı usta ?
Sözü başka , yazı başka
Bu nasıl bir sorgu usta ?
Elbet bugünler geçecek,
Bu karanlıklar bitecek
Kime kime hesap verecek ?
Bu nasıl bir yargı usta ?
Demeyene dedi dersin ,
Yemeyen de yedi dersin
Boz yılana , kedi dersin
Bu nasıl bir kurgu usta?
O da suçlu , bu da suçlu
Ya terörist, ya da suçlu ,
Sabun kirli , şu da suçlu
Bu nasıl bir sergi usta ?
Kanlı akçe var kesende ,
Suç ararsın sen de ben de ,
Kalem bende , kılıç sende
Bu nasıl bir çengi, usta
Döner döner , sana gelir,
En iyisini bilmez bilir,
Biz koydukca o eksilir
Bu nasıl bir döngü usta ?