ÖMRÜM SANADIR
ŞERİFE ŞAHAN SU
Dökülür kalpten şiirim sanadır,
Doyulmaz gözlerin seyrim sanadır.
Sığmaz ne zamana ne de mekâna,
Sessiz geçip giden ömrüm sanadır.
Bir sis ki düşer,kirpik gölgesine,
Hasret dokunur sessizce gönlüme.
Rüzgar taşır adın dağdan denize,
Özlemle çağlayan türküm sanadır.
Gözlerin bir çöldür, yakar hasretin,
Baktıkça kaybolur,solar gül benzim.
Bir damla özlem ki kor olur içim,
Yüreğimde yanan ateş sanadır.
Zaman bir zincirdir, bağlar ellerim,
Sana hasretle çağlar her bir yerim.
Mekan bir sürgün,yollar uzak hep,
Gönlümde saklı sır, düşüm sanadır.
Bulutlar ağlar gök özlemle dolar,
Sen bir bahar ,bense dalında solar.
Kırlangıç kanadı hasretle çağlar,
Her çırpışta uçan gönlüm sanadır.
Dağlarda yankılanır özlem feryadı,
Kavalda saklıdır hasretin yadı.
Ay bir hançer,keser gölgemi gece,
Sessizce akan gözyaşım sanadır.
Bir damla özlemle başlar her sabah,
Uzaklar kor olur, yakar her bir âhh.
Kalbim bir mabettir, mihrabı senden,
Sessiz bir duâyla ömrüm sanadır.
Uzaklar bir bıçak, keser nefesim,
Hasretinle başlar her bir hevesim.
Sana bir türküyüm , dağlarda kayıp,
Özlemle bitmeyen sevdam sanadır.
EKSİK BAYRAMLAR
ÜMRAN ÖZTÜRK
Adı olsa da bayram, tadı yok bende
Kırık bir aynaya benzer içimde sevinç
Ne çocuk kahkahası çalar penceremden
Ne de annemin telaşı sarar evi…
Sofrada yer var ama eksik birileri
Dua ederken düğümlenir dilimde kelime
Gözlerim, bayram değil, özlem arar yüzlerde
Yollara bakarım, belki döner diye giden
Kapılar çalınmaz, bayram şekeri beklemez
Ceplerimde bayram harçlığı değil, suskunluk var
Kucaklaşmak isterim, ama mesafeler diken
Bir mendil sallasam da görmez kimse
Adı bayram...
Ama ne kokusu var çocukluğumun
Ne de sıcaklığı, bir anne elinin.
Balkonda solmuş çiçekler susar sessizliğe,
Bir zamanlar umutla sulanırdı her sabah,
Şimdi toprağında biriken hüzünle yaşıyorlar.
Bayramlıklarını giymeyen çocuklar gibi kırgın,
Güneşi bekliyorlar ama içlerinde hep gölge.
Kalbim de öyle…
Bir zamanlar her bayramda çarpardı heyecanla
Yeni ayakkabılarla gezdiğim kaldırımlar
Şimdi her adımda geçmişe basıyor
Ve her sokakta bir anı kanıyor içimde.
Bir ben mi tutuyorum hâlâ ellerimde eski günleri?
Bir ben mi bekliyorum, gidenlerin gelmesini?
Bayramsa bu; neden içimde kırık dökük bir sofra var?
Neden en çok şimdi özlüyorum gidenleri?
Balkonda solmuş çiçeklerle konuşuyorum artık
Ve rüzgâra emanet ediyorum içimdeki eski bayramları.
BOŞLUĞA ÜFLENEN
TUBA DEVRİM (GÜLCE &DEVRİ)
Kendini ateşe attın ne oldu
Ödedin mi külün kava borcunu
Konuşsana yoksa vaktin mi doldu
Suret-i cemalim dava borcunu
Denizin üstüne örüldü aşkın
İstemezdim inan yıkılsın köşkün
Mahperi ruhunda görünen coşkun
Unuttun mu söyle deva borcunu
Sılada vuslatı beklerken yandın
Hamlığın bedeli pişkinlik sandın
Gülüp ağlayanı saymadan andın
Direği yıkılan yuva borcunu
Çatırdayan kalbim geceler uzun
Solmuş dağın rengi acılar uzun
Menkıbeler şaşkın heceler uzun
Kara sonbahara reva borcunu
Bizi avuttular yarın güzeldir
Dünyanın fakiri kurban özeldir
Merhamet rüzgarı eser gazeldir
Unutma diyorum eve borcunu
Kimseler bilmiyor bayram sorduğun
Kadere yalvarıp çöküp durduğun
Gözlerinle delip kurşun vurduğun
İstasyonda kalan duva borcunu
Hayırsız birisin fikrimce amma
İncinen kalplere olmazsın yama
Mahkum etmiş lafla güzafla gama
Boşluğa üflenen hava borcunu
KURBANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
İHSAN ÜNLÜ
Kurban, vesile bularak Allah'a yaklaşmak demektir.
Kurban, lebbeyk Allahümme lebbeyk diyerek teslim olmak demektir.
Kurban, İbrahim (as) gibi fedakar, İsmail (as) gibi Hakk'ın yüce hatırına ram olmak demektir.
Kurban, Hacer(as) gibi sabır ve gayret timsali olmak demektir.
Kurban, Muhammed (as) gibi zafere değil sefere odaklanmak demektir.
Kurban, İmam Ali gibi türap olup ölmeden önce ölmek demektir.
Kurban, Hz. Hüseyin gibi zillet içinde yaşamaktansa izzetli bir ölümü göze almak demektir.
Kurban, hayatı veren için gerektiğinde yardan ve serden geçmek demektir.
Kurban, kula kulluğu reddedip Allah'a kulluk demektir.
Kurban, Yaratandan ötürü yaratılanı hoş görerek yeri geldiğinde şefkat abidesi olmak demektir.
Kurban, almak üzerine kurulu çarkı terkedip veren el olmak demektir.
Kurban, kimseye minnet etmeden el emeğiyle kazanıp paylaşmak demektir.
Kurban, nankörlüğü bırakıp Yaratana şükreden, hak eden kullarına teşekkür edenlerden olmak demektir.
Velhasıl kurban, her türlü nimetleri önümüze serene kurban olmak demektir.
Selam ve dua ile
06.06.2025
GEL KARDEŞİM KANMAYALIM
ELMAS GÖKÇE
Kardeşim bize bizdendir fayda
Tren çıktı artık durmuyor rayda
Ayda değil yahu hiç değil yılda
Yasalara uymuyorlar kardeşim
Güven endeksinde parametreler
En dipde kendini yüksek görenler
Satılık kalemler pişkin gülenler
Aklına ket vuruyorlar kardeşim
Her yoğurda cacık bu hıyarcıklar
Algın ile öyle böyle oynarlar
Yeter ki şeytandan çıkar umsunlar
Şeytana ruh satıyorlar kardeşim
Sen tut ülke toprağını emlak et
Kimler alıp kime satar hesap et
Rezerv alan mera falan merhamet
Memleketi yoluyorlar kardeşim
Bob'da başarıya ulaşan eller
Senin başkana eş başkan derler
Size çağ atlattık diyen o beyler
Çağ dışında kalıyorlar kardeşim
İmralı’ya giden meşhur heyetle
Bu gün adını koyalım o ihanetle
Eni sonu aymazlık rezaletle
Yarınları çalıyorlar kardeşim.
Kırk paranı bir paralık edenler
Yargıya kaş göz işmar ne derler
Halk'a telef diyen ağzı kenefler
Mide bulandırıyorlar kardeşim
Kaleyi zapt etmiş suyun başında
Bin bir türlü hile bütün işinde
Öküz gibi böğürerek hışımla
Bağrımıza dalıyorlar kardeşim
Otururlar makamda başları kaf dağında
Bütün ülke hep bunların ağında
Dalkavuklar yalakalar çağında
Hak adalet görmüyorlar kardeşim
Her köşede yazlık kışlık itibar
Kara deniz gazı yalanmış gabar
Geçen ay da Suriye’yi aldılar
Yalandan da ölmüyorlar kardeşim
Gel kardeşim düşün düşün de kanma
Gün yakın ki sonumuz hüsran olma
Kap kara renge al yeşil diyorlar da
Gözümüzü boyuyorlar kardeşim
YAPRAK ÖRTÜSÜ
YUSUF KAZAK
Dökülmüştü mor ve beyaz, ağaçların tacından
Serilmişti eflatuni örtü toprağa
Kur yaparken sığırcıklar meşelerin salonunda
Kutlama yapardı yapraklar döküp tüllerini
Haziranın duygu dökümünde...
Yaprak değildi dökülenler yalnızca
Gökyüzü kadar berrak aşkların parçaları
Sevgilinin eteklerinden koparılmış,
Rüzgarların uçurmayı en çok sevdiği...
Uyuyakalırdım yaprak örtüsünün altında
Lila düşlerle
Saçlarımı boyayan yapraklar kadar
Dalıp eşsiz ninnisine sığırcıkların
Geçerken haziranın önünden saatler...
Şen ederdi burnumu binbir kokular
Kaybolmuşken yaprak örtüsünün altında
Emsalsiz giysiler biçerdim sevgiliye
Her rengin yakıştığı
Bir haziran gününde...
SIĞMADI
LEVENT KIZILIRMAK
Sorsam lügata adını
İnsan cihana sığmadı
Üçyüzaltmişbeş gününde
İnsan zamana sığmadı
Ana salladı beşiği
İkiyüzyetmiş kemiği
Ummanda yüzen gemiyi
İnsan dümene sığmadı
Deryada binbir balıklar
Dolanır avcı kayıklar
Varsa dünyada ayıklar
İnsan aklına sığmadı
Dünya desem gözde bakış
Kâhı düzdür kâhı yokuş
Kanadı kırılmış bir kuş
İnsan eline sığmadı
Eğri yolun yok ötesi
Çemen tutmaz gül tanesi
O bülbülün yok ötesi
İnsan bağına sığmadı
Zarar etti sev pazarı
Değer sevenin nazarı
Sanki yumurtanın zarı
İnsan vicdana sığmadı
Levent'im mecal ararım
Canıma ecel ararım
Bir mağarada yaşarım
İnsan mihmana sığmadı
AŞK-I GÜL
SELMA ÇANAKÇIOĞLU
Gülzarda cananım, aşkına meftun
Gece ile her dem olur bir mahzun
Zülfün gölgesinde kalbim hep yanar
Bakışın içimde yeşertir bahar.
Ay ışığı vurur gülün tenine.
Giz düşer usulca her bir zerrine.
Yayılır geceye kokunun sırrı,
Dillere destandır o aşkın nârı.
Gülzâr-ı hayalim sensiz virane
Düştüm yollarına, oldum pervane.
Her gece içimde solan bir nefes
Sükûta bürünür sensiz her heves.
Dökülür gönülden en derin kelâm
Ezelden ebede aşka olur râm
Gülü de gül ile tartarlar her dem
Geceyi süsler bir hilâl-i alem.
Gül deyip geçilmez feryadı başka
Bülbül bile susar, vuslatın aşka
Cihanda sen yoksan ne renk var, ne haz
Sensiz susar zaman, gül açmaz bu yaz.
9 Haziran 2025
Bakmadan Geçme





