Maruz Kaldıklarımız

Leyla Mihrinaz Engin yazdı...

Nelere mi maruz kalıyoruz?

Aynı fikirden olmadığımızın baskısına,

Aynı cinsten olmadığımızın baskısına,

Aynı ırktan olmadığımızın baskısına,

Aynı inançtan olmadığımızın baskısına,

Aynı nitelikte olmadığımızın baskısına,

Aynı yaşta olmadığımızın baskısına,

Aynı yaşam standardında olmayanın baskısına,

Aynı mahallede olmayanın baskısına,

Dünyayı yönetenlerin yaşattığı sosyal kaosa,

Dinimizin, ırkımızın, düşüncelerimizin politika aracı, politika silahı olmasına,

Genç beyinlerin islevsizleştirilmesine,

Heryıl ekoloji için bir araya gelen dünya yöneticilerinin sözde toplantı tutanaklarına ve eror veren yer küremizin istismara maruz kalmasına,

Yiyecek ve içeceklerimizin sağlıksız oluşuna,

Gelişen teknolojiyle insan gücünün ekarte edilmesine,

Ekarte edilen insan potansiyelinin ve enerjisinin hayvanı bir öfkeye ve tükenmişlıge dönüşmesine...

 

Nelere mi maruz kalıyoruz?

Aşağılanmaya,

Horgörülmeye,

Hakarete,

İstismara,

Üzüntüye,

Òfkeye,

Anlaşılmamaya,

Kopuşa ve bitişe...

 

Sonuç;  özgürlük hak hukuk adalet, tek kelimeyle had bilmektir.

Had bilmek;

Sevmek,

Saymak,

Ve kabul edebilmektir.

Başkasının yaşam alanına girmemek, kendi yaşam alanına da dikenler değil sevgi dösemektir...

 

Dünya, tüm canlıların yaşam barınağadır, sadece güçlü ve iktidar sahiplerinin değildir...

Dava önderi insanlar, dava unsuru insanı, diğer canlıları, dünyayı ve ölümü unutmuş gibiler.

Hayat oldukça güzeldir ve dünyanın yer altı yer üstü zenginliği tüm canlılara yetecek kadardır.

Kaosa son!

Hırsa son!

Adaletsiz yaşama son!

 

Taleplerimiz ütopik değil olabilecek ve oldukça insanı taleplerdir.

Birileri, dünya liderlerinin bu başıbozuk yönetimine dur demeli.

Onlar en az bin kişiler bizler sekiz buçuk milyar dünya halkıyız...

Bakmadan Geçme