Köyden İndim Şehire...

Köyde geçim sıkıntısı çeken köylüler, artık ekmeğini kazanmak için şehirlere inmeye başladı.
Tarım sektörü her geçen gün küçülüyor. Türkiye yabancı ürünlerin egemen olduğu bir pazara mı dönüşüyor? Yoksa dönüştürülmek mi isteniyor?
Avrupa Birliği, Türkiye'den tarım sektöründeki 14-15 milyonluk tarım çalışanın indirilmesini mi istiyor?
Hayvancılık sektörü geçmiş yıllara kıyasla bitme noktasında. Ülkemizde 1979- 1980'de 16,5 milyon olan sığır sayısı geçtiğimiz yıl 10,5 milyona gerilerken, 50 milyon olan koyun sayısı ise 23 milyona indi. Buna endeksli olarak son 7 yılda sütün fiyatı ortalama yüzde 6,5 artarken, yemin fiyatı yüzde yüz arttı. Durum böyle olunca meralarda hızla ortadan kalkıyor.
Hayvancılık azaldıkça, yem fiyatları da hızla yükselmeye devam ediyor.
2004'te, bir torba yem 14 liraydı. Bir torba yemin fiyatı şimdi 30 lira.
Köylüler hayatlarından çok mutluydu. Şimdilerde ise, emekleri boşa giden köylü, eylem yapıp, emeklerini çöpe dökmeye başladı.
Türkiye'nin ekonomisinin büyüdüğü açıklanan bu günlerde, köylü artık köyünde bile kalmak istemiyor.
Köylüler iş bulmak için şehre gelince, Belediyelerin yükü de ağırlaşmaya başladı. İşsizlik oranı yükseldi. Mevcut işsizler iş bulamazken, köylülerde iş aramaya başladı. İş imkânları ağırlaşırken emeğin karşılığı iyice düştü.
Türkiye artık, eti, süt ürünlerini, tahılı, meyveyi ve sebzeyi ithal eden ülke konumuna düştü.
Kurbanlık hayvanları bile dünyanın bir ucundaki ülkelerden almak zorunda kaldık.
Türkiye'de mazot, ilaç, gübre, elektrik, su gibi girdilerin fiyatları enflasyon ortalamasının üzerinde artmaktadır.
Buna karşılık, tarım ürünlerinin fiyatları enflasyon ortalamasının altında kalmaktadır.
Türkiye, dünyanın en pahalı mazotunu kullanan 5'inci ülkesi olurken, tarım işçileri günlük 25 TL çalıştırılıyor.
Ülkemizdeki üreticiler gerçekten sıkıntılı bir dönemden geçmektedir. Üretim bitiyor.
Ülkemin her köşesi betonlaşırken, umudumuz tarlaların betonlaşmaması…
Artık memleketin efendisi isyanda…
Şehirde…
Aç…
İşsiz…

Bakmadan Geçme