İstiyorum-İstiyorsun-İstiyorlar...

Bir gününüzü analiz yapın. Sabah gün başlıyor, günümüzü evde, işte, okulda veya sokakta geçiriyoruz. Belki gece bir yerlerde eğleniyor ve sonra yatıp uyuyoruz. Ertesi gün yine bir öncekine benzer bir gün oluyor. Aylar haftalara, haftalar günlere, günler saatlere, saatler dakikalara bölünmüş. Biz de bu bölünmüşlükleri yaşıyoruz.
Yaşanırken bunlar zaman geçip gidiyor.
Peki bu giden zamanda biz de gitmiş olmuyor muyuz?
'Akıp gidiyorömür' diyoruz, bizde o ömürle akıp gitmiyor muyuz?
"Geçen şey"in ne olduğunu biliyor muyuz?
Ne demek istiyoruz?
Ne yapmaya çalışıyoruz?
Sadece konuşmak için mi konuşuyoruz?
Aslında biz yaşamayı çok seviyoruz.
Çünkü zamanın gitmesine üzülüyoruz.
Hiç bitmeyen bir yaşam istiyoruz.
İnsan bir şeyler isteyince zaten yaşamı seviyor demektir.
Hep hayal ederiz. Hep bir şeylerin bizim olmasını isteriz. İşte bu hırs yaşamı sevdiğimiz için bizde var olan bir duygudur.
 "İsteme" aslında "yaşama isteği"nden başka bir şey değil.
Daha iyi bir eğitim, çocuğumuzu en iyi şekilde yetiştirme, kendimize ait bir ev, araba, iyi bir eş olabilme, arkadaş edinebilme, televizyon seyretme, sinemaya gitme. Yatağa giderken uyuma isteğiyle, mutfağa giderken yemek yeme isteğiyle gidiyoruz.
Yaşamımızın her anı bir şeyleri istemekle geçiyor.
Demek ki yaşamayı çok istiyoruz.
Yaşama adeta isteklerimizle tutunuyoruz.
Hem dünyamızı, hem etrafımızı bu isteklerimizle yönetmeye çalışıyoruz.
Bir şey istemediğimiz an öldüğümüz andır.
Nefret, kıskançlık, öfke, açgözlülük, hırs, yükselme isteği, özlem, para hırsı vb. Birilerine kızarız. Çünkü o birilerinden bazı isteklerimiz vardır, bunlar olmadığı için kızarız.
Tik tak tik tak.
Dakikalar "geçer", aylar, yıllar "geçer".
Ama istekler asla geçip gitmez.
Bitmeyen, tükenmeyen sadece isteklerimizdir.
Sevgiyle ilerleyin….

Bakmadan Geçme