İSTİKLAL MARŞI ŞARİ İÇİN BİRKAÇ SÖZ

           
Mehmet Akif Ersoy için Türk Solu Dergisinde İskender Özturanlı şöyle yazar:
“Mehmet Akif, İstiklal Marşı ozanımızdır. Ulusal Savaş’a katılmak için Ankara’ya gitmiştir. Çeşitli bölgeleri dolaşarak halkı aydınlatmaya, savaşın önemini belirtmeye çalışmıştır. Zaferden sonra yurt dışına çıkmış, uzun sure Mısır’da yaşamıştır. Mısır’a şapka giymemek için gittiğini söyleyenler olmuşsa da bunun doğru olmadığı bir gerçektir. Çünkü Akif, şapka devriminden önce Mısır’a gitmiştir. Ve orada entari giyip dolaşacağına, ceket, pantolon ve Frenk gömleği giydiği için kendisine “Hıristiyan Akif”, “Gâvur Akif” diyenler olmuştur. Türkiye’ye başında şapka ile döndükten sonra şunları söylemiştir: “Mısır’da 11 yıl kaldım. Ama 11 saat daha kalsaydım, çıldırırdım. İnsanlık da Türkiye’de, hürriyet de Türkiye’de. Eğer varsa, Allah benim ömrümden alıp, Mustafa Kemal’e versin.” Ayrıca bir gün kendisini gazeteci Hakkı Tarık Us hastanede ziyaret etmiştir. Kuran çevirisinden söz açılmış, Atatürk’ün bu çeviriyi merak ettiğini, ortaya çıkarılması halinde çok mutlu olacağını söylemiştir. Akif, o tercümenin kaybolduğunu, zaten onu beğenmediğini, sağlığına kavuşunca yenisini yapmaya çalışacağını belirtmiştir. Bu arada şunları da eklemiştir sözlerine: “Ben yemin etmem. Fakat işte yemin ediyorum, Millî Mücadelede Atatürk’ün yanında bulundum, kendisini yakından tanıdım. Vallahül’azim eğer Atatürk olmasaydı, bu zafer kazanılamazdı.”
Ve işte o şair Mehmet Akif Ersoy, Batı emperyalistleri Türk Ulusuna milli marş olacak mısralarıyla şöyle eleştirir:
“Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?”
İstiklal Marşı 12 Mart 1921’de kabul edilmişti. Şairi Mehmet Akif Ersoy’da böyle bir destansı şiirin şairi olduğu için “Milli Şair” unvanına sahip olmuştu.
Zor bir hayat sınavı veren Mehmet Akif Ersoy inançlarına bağlı, ancak inançlarını istismar etmeyen, tüm eserlerinin bir araya geldiği Safahat kitabına bile İstiklal Marşı’nı:
“O benim değil, Türk Milletinin eseridir.”Diye almayacak kadar alçak gönüllü, büyük bir değerdir.
Mehmet Akif’i kendi dünya görüşlerinin tekeli içine almak isteyenler O’nun zorlu bir maratona dönüşen hayatını derinliğine öğrendiklerinde ne kadar yanıldıklarını ve küçüldüklerini göreceklerdir.
Mehmet Akif; ne sağ, ne sol, ne de milli görüşün şairi değildir. O bir bütünün yani ulusun şairidir.
Mustafa Kemal için mükemmel bir tanımlama yapan Refik Halit Karay şöyle yazar:
“Tanıdığım siyasiler arasında Atatürk’ten başka cüceleşmeyen bir dev yok. Hayatta dev olmak pek güç değil. Ama tarihte dev kalmak zor!”
Refik Halit Karay’ın bu usta işi betimlemesini Mehmet Akif için de söylemek ve yazmak, bu satırların yazarı için bir onurdur...
Mehmet Akif Ersoy’un muhteşem şiirindeki şu dizeleri de aklımıza ve yüreğimize yazmalıyız:

“Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.”

Bakmadan Geçme