Barış-çözüm süreci ne zaman başladı?

Çözüm- barış- normalleşme  süreci. Adına ne derseniz  deyin kardeşliğe, bütünleşmeye, acıları  dindirmeye  verilen destek   kartopu misali büyüyerek güçleniyor.  Çözüm süreci   kendi mecrasında   başarıyla yürüdükçe  kandan,  göz yaşından, ölümlerden  rant  elde  edenlerin tedirginliği de artıyor.
Ölümlerden,  göz yaşından  medet umanlar artık mevzi kaybediyor. Oyun bozulsun, askerimizde, dağdaki  gencimizde ölmesin temennileri dillerden düşmüyor.  Bu  özlemi gerçekleştirecek  çabaya  destek vermek  için  hepimizin sorumluluğu ve geçerli nedeni  var.
Çözüm süreci  ile ilgili  farklı, tedirgin  yorumlar  yapılıyor.
Kürt'ü  Türk'ten, Türk'ü Kürt'ten  ayıracak çözüm-barış  süreci  olamaz.
 Onun adı  çözülme  süreci olur.
Bütünleşmeyi , kardeşliği, demokratik yaşamı  esas  almayan   sürece de kimse  destek vermez.
Ama her eleştiriyi de süreci sabote  eden  ifadeler  olarak görmemek gerekir.  Bu  yol  meşakkatli  yoldur. Kolay değil.
CHP, MHP ve  diğer  partilerin sert söylemlerine, eleştirilerine  anlayış, tahammül  gösterilebilirse hatta yararlanılabilirse çözüm-barış süreci o zaman  sonuç  verebilir.  Neticede partiler siyasi şirketlerdir. Seçmenler yatırım yapar, seçimler  sonuç verir.   Biraz soğukkanlı  ve  akılcı  düşünmek gerekir.
Gelelim sürecinin ne zaman başladığına.
Kimileri  İmralı ile  görüşmelerin  bir  yıl  önce başladığını  dile getiriyor. Kimileri  ise 6  ay önce. Onlarca   yaklaşım var. Barış sürecinin başlaması ve Öcalan ile BDP'lilerin görüştürülmeye başlanmasından önce Barzani'nin bu ortamı sağlamak için Kandil'e gittiği  de iddia ediliyor.  Her neyse. İddia,  söylenti çok.
Biz  sonuca bakalım. Kan durmuş mu, silahlar  susmuş mu?
Süreç  Van'da başladı.
Bunu  gün gelecek tarih  sosyal, siyasal  ayrıntılarıyla yazacak.
74  milyon  Türkiye  tarafından  23 Ekim 9 Kasım 2011  tarihlerinde Van'da meydana  gelen depremler ve  sonrasında  milletin  yüreğinde, dilinde,  elinde süreç  fiilen başladı. Sürece Kardeniz'den  Cizre'ye, Diyarbakır'dan İzmir'e, Hakkari'den Trabzon'a , Antalya'dan  Gaziantep'e hemen hemen herkes  katıldı.
74  milyon Türkiye yüreğini Van'a  göndererek  sürece katkı  verdi. Van depremi sıradan afet yarDımlaşması  değildir.
Bütünleşme, kardeşlik, çözüm, normalleşme   kıvılcımı  İmralı'da, Ankara'da vatanın dört bir yanında  cevap buldu. Hareket noktası Van'da başlayan  sürece bu  boyutuyla bakmak lazım.
İş adamları, sanatçılar,  yazarlar, gazeteciler, düşünürler, sporcular, holdingler, şirketler,  kurumlar, kuruluşlar,  vatandaş  akil adamlarını  deprem  sonrası Van'a  gönderdiler.
Beşiktaş   taraftarlar  grubu " Van üşüyorsa bende  üşüyorum" dedi.  Barışa- çözüme-normalleşmeye olan inancını   Galatasaray maçının 65. Dakikasında  soyunarak   dünyaya  haykırdı. Trabzon'da Yetiştirme Yurdu'nda kalan ve bisiklet almak için biriktiği 61 lirayı Van'daki depremzedelere gönderen 13 yaşındaki Muhammet Demirci  çözüm-barış  sürecini başlattı. 
Silivri'de bir hayırsever, deprem yardımı için battaniye gönderen ancak biriktirdiği 5 bin lirasını battaniye içinde unuttuğu parasını  geri iade  eden Ercişli hemşerimiz  süreci  başlattı.
Örnekleri çoğaltabiliriz.
2011 Van depremi Türkiye'de kanın durması,  anaların ağlamaması, kardeşliğin  güçlendiği  sürecin  başladığı  gündür. Van depreminde  başlayan süreç   siyasal, toplumsal mutabakat kazanarak yenileme ve  güçlendirmelerle  devam ediyor.
O zaman.
Herkes içindeki akil adamı ön plana çıkarmalıdır.

Bakmadan Geçme