Son günlerde yazılı ve görsel basına yansıyan
haberlerden en önemlisi bence bazı milletvekillerinin makam araçlarının
gereğinden fazla yakıt tüketimiyle ortaya çıkan akıl almaz faturalardır.
Bizde:
“Yetim hakkı… Tüyü bitmemiş yetim hakkı!”
Diye bir kavram vardır. Ve bu kavram dile getirildiğinde hatırlatılan bir diğer
tarihi gerçek daha:
“Hz. Ömer adaleti!” Olgusu vardır.
Hz. Ömer devlet işlerinde iki mum
kullanırmış. Birisini devlet işlerinde, diğerini kendi özel işlerinde
kullanırmış. U müthiş mesajın anlattığı güzelliğin ne yazık ki günümüzde
çiğnendiğini yukarıda sözünü ettiğim haberleri okuyarak ve izleyerek anlıyoruz.
Okul idarecilerine her yıl bir üst organdan
yazı emir gelir. Yazının konusu Enerji Verimliliğidir. Enerji verimliliğinde
öğretmenlerden, öğrencilerden var olan enerjiyi iyi kullanmaları istenir.
Suların açık bırakılmaması, elektriklerin gereksiz kullanımının önlenmesi, ders
araç ve gereçlerinin kullanımında savurganlığa (israfa) yer verilmemesi eğitim
çerçevesi içinde anlatılır. Ve bu bilgilerin öğrencilerce ailelerine taşınması
istenir.
Okul idarecileri yoğun noktalardaki elektrik
ve su tüketimi için önlemler alır. Fotoselli lambalar konuşlandırılır,
muslukların deforme olan contaları değiştirilir. Ve okulların bir çok noktasına
geri dönüşüm için kutular konur, güncel kullanım değerini kaybeden atıklar bu
kutularda biriktirilerek belirli aralıklarda okula uğrayan geri dönüşüm
birimlerine teslim edilir. Amaç savurganlığa dur demek, gereksiz harcamalara
son vermektir.
Bütün bunlar yapılırken milletvekillerinin
olumsuz örnek olacak yakıt harcamaları insanı acı acı düşündürüyor. Akıllara:
“Devlet malı deniz…”Sözünü getiriyor.
Haberlere konu olan bu sorumsuzluğun bedeli
yapandan kuruşu kuruşuna geri almaktır. Aksi halde bu kötü örnek:
“Balık baştan kokar.”
Ve:
“Benden sonrası tufan” Sözlerini halkın
bilincine yerleştirir ki sonuç Türkiye’yi:
“Har vurup, harman savuranların savurganlar
ülkesi.” Kötü örneği olarak yansıtır.
Gerek iç görevlerde ve gerekse dış görevlerde
olanların harcamaları bu önemli haber geçiştirilmeden bir kez daha incelenmeli,
harcırahların limitleri kuruşu kuruşuna gözden geçirilmelidir.
İnşallah ve maşallahla oturup kalkanlar,
vatandaşların vergileriyle dönen devlet çarkının tekerine israfın çomağını sokmaya
asla hakları yoktur.
Yaratan:
“Bana hangi suçla gelirsen gel, ama kul
hakkıyla gelme, affetmem!” Diye buyurmamış mı?
Bakınız değerli dost Mustafa Karabağır
hepimizin bayramını kutlamak için ne kadar güzel ve şipşirin bir ileti
göndermiş. Demiş ki:
“Sevgili Dostlar, Küçük bayramlık ayakkabılarınızı, başucunuza koyduğunuz günlerdeki kadar; mutlu bayramlar dilerim.”
Bende bu güzel ve sıcacık dileğin
mutluluğuyla bayramınızı yürekten kutluyorum!
Sıcacık
dileğin mutluluğuyla bayramınızı yürekten kutluyorum!