Güzel günler...

Şahbettin Uluat yazdı...

Güzel günler göreceğiz çocuklar,

Aydınlık, güzel günler…

Nazım Hikmet

Bakan, gören, düşünen her insana, her şey esin kaynağı olabilir.

Bu sabah benim esin kaynağım da,  nereden aklıma geldiyse Nazım Hikmet’in yukarıdaki dizeleri oldu.

O iki dize bana bir de şiir yazdırdı.

Şairler duyarlı insanlardır. Küçük şeylerden etkilenerek büyük mutluluklar ya da büyük acılar yaşayabilir, yaşadıklarını dizelere dökebilirler.

Bu halleri İstanbul’da öğrenciliği esnasında memleketi Diyarbakır’dan ve annesinden uzak kalmış olan tanınmış şairimiz Cahit Sıtkı Tarancı’ya;

“Bugün hava güzel,

  Annemden mektup gelmiş,

  Memlekette gibiyim“

 Şeklinde umut dolu dizelerini yazdırabildikleri gibi;

bazen aynı şaire, hem de otuz beş yaş gibi güzel bir yaşın konu alındığı çok anlamlı çok beğenilen bir şiir yazarken;

“Gökyüzünün başka rengi de varmış,

  Geç anladım taşın sert olduğunu,

  Su insanı boğar, ateş yakarmış,

  Her doğan günün bir dert olduğunu,

  İnsan bu yaşa gelince anlarmış”  da dedirtebilir.

Yukarıda yazının başlığının hemen altındaki iki dizeyi de ben Nazım Hikmet’in coşkulu olduğu bir zamanında; keyifli, umut dolu bir gününde yazdığını düşündüm.

Şair o gün için her neyden etkilenmişse etkilenmiş ve yarının büyükleri olan çocuklara, o fidanlara umut aktarımında bulunma gereği duymuş, aydınlık, güzel günlerin geleceğini müjdelemiş.

Artık bu güzel beklentinin dizelere dökülmesinden sonra ayrıntılara girip işin içinde bir Çapanoğlu aramanın, onun aydınlık, güzel günlerden neyi kastettiğini sorgulamanın çok da bir anlamı yok. Umutla kanatlanmış iki dize her dönemde kulaklara ve gönüllere hoş gelmez mi?

İş bitmiştir.

Bu dizeler, insanların umutlarına, sıcak beklentilerine dokunmuş ki, yakın geçmişin önemli haberleşme araçlarından olan kartpostallarda da, başka ortamlarda da kullanılmıştır. 

*

Ben sabah faslı aklıma takılan bu şiiri düşününce şairlerin de, herkesin de yaşam yolculuğu boyunca umutlu, umutsuz, çılgın, yılgın zamanlar yaşadığını düşündüm.

Nazım Hikmet’in o umut dolu demi bana insanın hallerini hatırlattı ve bu konuda bana da bir şiir yazdırdı.

Yani Nazım’ın iki dizesi benim bu en son şiirime esin kaynağı oldu.

Adını “İnsanoğlu Küp Misali” koyduğum o şiirim şöyle;

İnsanoğlu küp misali,

Dolar, boşalır dem be dem.

Renk renk olur her bir hali,

Her rengi alır dem be dem.

*

Bir gün durgun, bir gün çılgın,

Bir gün atak, bir gün yılgın,

Bir gün yorgun, bir gün kırgın,

Döner, dolanır dem be dem.

*

Türlü türlü yoldur yürür,

Kâh sevinir, kâh üzülür,

Çeşit çeşit düştür, görür,

Uyur, uyanır dem be dem.

11.03.2017 10.05

Şairler insan yığınlarının umutlarını, acılarını, beklentilerini dile getirir, onların konuşan dilleri olurlar.

En güzel ürünleri de umut verenleri, umut aşılayanları olur.

“Güzel günler göreceğiz çocuklar,

 Aydınlık, güzel günler” 

gibi olanları.

11.03.2017

 

Bakmadan Geçme