TRT Türk kanalının seyrine doyum olmaz yapımlarından biri de Gurbet Kuşları belgeseli.
Cumartesi öğle saatlerinde yayınlanan bir bölümünün konuklarından biri de Almanya'ya giderek ağabeyiyle birlikte canını dişine takıp çalışmış ve sonunda başarıyı yakalamış Mazhar Ataman'dı.
Belgeselin akıcılığında ve güzel anlatımında öğreniyoruz ki yaban ellerinde işçi iken, işveren olan Mazhar Ataman'ın yetişmiş bir kızı ve bir oğlu var. Almanya'da çalışıp kazanırken tek düşüncesi çocuklarının Almanlaşmadan büyümesini sağlamak, onları Türk değerlerinden kopmadan büyümeleri sağlamak olmuş. Ve bunu sevgiyle, umutla, engin hoşgörüsü ile başarmış.
Mazhar Ataman acı vatan Almanya'da kendisine adres sorarken adını öğrendiği Alman'ı hiç unutmamış.
Açtığı iş yerlerinde Türkiye'den iş göçüne katılan Türklere iş vermiş. Ve onların birikimlerini kuruşuna dokunmadan memleketlerine posta havalesiyle ulaştırmış. Okuyan çocukları için yardımcı olmuş.
"Tarladan, bağdan bostandan kopup gelen o insanların en büyük umutları çocuklarının okumasıydı. O çocuklarda anne ve babalarının umutlarını boşa çıkarmadılar okuyup kimi doktor, kimi mühendis, kimi öğretmen oldular. Onlarla hala görüşüyor ev ziyaretlerinde bulunarak geçmiş zor günleri yâd ediyoruz." Derken Mazhar Ataman'ın gözleri yaşarıyor ve ekliyor anlattıklarına; her kesin kulağında küpe, aklında nasihat kalsın diye:
"Kimse sanmasın bu dünyadan malı mülkü sırtlayıp ötekisine götüreceğini. İnsanoğlu dünyaya eli açık gelir, her şeyi alacağım diye ama öteki tarafa eli boş döner. Geride kalansa hatıralardır; sevgi ve saygıyla anılmaktır tek zenginlik." Diye de Hayatın gerçek vurgusunun altını kalın çizgilerle çiziyor.
TRT Türk kanalındaki tüm belgeselleri okurlarıma ısrarla öneriyorum. Biliyorum ki içinde kendilerini de bulup düşünecek ve duygulanacaklar.
Bakmadan Geçme





