Emanettir 'Can'

Her birimiz birer emanetçiyiz. Can bize emanet olarak verilmiş. Bu emaneti mutlu etmek, ona iyi bakmalıyız. Önce bu 'cana' fedakârlık yaparak borcumuzu ödemeliyiz. İnsan kendi mutlu olmayınca, başkasını mutlu edemez. Önce hayatımızı ailemize, çocuklarımıza ve sevdiklerimize adamış olmanın hazzını duyabilmek için, bu canı mutlu etmek gerekir. Artık çocuklarım var, hayatın anlamı onlar diyerek tüm planları onların üzerine kurup, bu kutsal görev uğruna kendini ikinci plana atan annelerimiz, ayrıca hayatını eşine adayıp hep onun mutluluğu üzerine hayat kuran kadınlarımız, hayatını çocukları ve evinin üzerine kuran babalarımız… Her ne kadar bu fedakarlıklarla avutsada kendini, bir gelir bu can kendinden hesap sorar. Belki de başkaları için yaşamanın nedeni unutulmamaktır. İnsanlar ölünce unutulmaktan çok korkar. Ölünce kendini anımsatacak bir yapı, bir kitap yada bir iyilik yapmayı düşünür Fyodor Dostoevsky'inin dediği gibi "Başkaları için kendinizi unutursanız, o zaman sizi daima hatırlayacaklardır." Bu yüzdendir kendimizi unutmamız. Ya da fedakarlık yaparak kendimizi mutlu ediyoruz olabiliriz. Çünkü insan birinin sorununa çözüm bulunca huzur bulabilir. Onun sıkıntılarından kurtulmasına yardım etmek, kendi sıkıntılarından uzaklaşmasına yardımcı olabilir. Bu şekilde hatırlanmak bizleri huzurlu kılıyor, manen rahatlatıyor.
Mevlana'nın bir sözünde belirttiği gibi "Bir mum diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez."aksine çevresini daha da aydınlatır. Bizlerde başkalarına yardım ederek mutluluğu ve huzuru yaygınlaştırmış oluruz. Yine de 'önce can, sonra canan' sözünü unutmamak gerekir. Emanetimiz olan bu cana iyi bakın.
Fedakar, yardımsever insanların tükenmemesi dileğimle.

Bakmadan Geçme