Elbet bir gün

Mustafa M. Atilla yazdı...

Bugün çokça yazılan üstüne basa basa anlatılan; Van Kazım Karabekir ortaokulunda okurken! Türkçe derslerimize giren hatırladığım kadarı ile Manisalı olduğunu bildiğim müthiş detaylı, farklı ders işleyiş yöntemleri olan özverili, öğrenci zihninde unutulmayan bir karakter hocamız Yıldız Aksinir hocamızın da hemen hemen her derste bize kazandırmak için çabaladığı, okuma alışkanlığını yazmanın iyi olacağı düşüncesi ile çok detaya girmeden kaleme aldığım bir yazı.

Her yazarın, öğretmenin, eğitimcilerin üşenmeden, sıkça, mütemadiyen anlatması, uyarması gereken konu. Toplum içinde yaşayan insanların çoğuna aşılanamayan,okuma alışkanlığı konusu hakkında yazılanlar, genellikle bu alışkanlığın faydaları, kazanımları, insan ve beyin gelişimi, zihinsel beceri, eleştirel düşünme, karakter zenginliği,yaşam analizi gibi onlarcası, İnsana ve hayatına yüklediği doğru bilgiler, İlkokuldan başlamak üzere sınıfların yazı tahtasının köşesinde hiç silinmemek üzere durması gereken yıldızlı bir paragraf.

Haydi! Zaman kaybetmeden bir yerden başlayalım mı? Başlayalım nereden? Gelen vahiy gibi ilk oku emri ile. Okuma alışkanlığımızı bir türlü oluşturamadığımız bu günden itibaren; Nasıl mı? Yarın bugünden sonra olduğuna göre geç kalmış sayılmayız. Akşam olmadan çarşıya çıkalım; Her hangi kitap, dergi, mecmua vs satan ilk gördüğümüz kitapçı veya sahafa girip karıştıralım, kitapların önsözlerini okuyalım, kapak resimlerine bakalım, yazarına bakalım, kalınlığına, inceliğine, yazım biçimine bakalım beraberinde muhakkak en fazla dikkat etmemiz gereken o kitabın; içindeki dünyaya bizi sokacak, içine çekecek, bilhassa ilk etapta usanmadan okuyabileceğimiz anlaşılır, akıcı, sürükleyici sade bir dille yazılmış kısa kısa hikayelerin olduğu kitap veya diğer yayınlardan alalım veya bulunduğumuz şehrin gazetesine abone olalım ama olalım veya alalım.

Başlayalım hayatımızda oluşturacağımız yeni sayfaya, işimiz mi var? Yapalım, bir yerde mi çalışıyoruz çalışalım, ev hanımı mısınız; yemeğimizi yapalım, temizliğinizi, ütünüzü yapın aksatmadan, Öğrenci misiniz derslerinizi yapın, okulunuza aksatmadan gidin gelin, esnaf mısınız iş yerinde, emekli misiniz evde, parkta ayrıca gün içinde kendinize ayıracağınız vakitlerde, molada, teneffüs de, otobüste giderken, veya uçakta,açalım aldığımız kitabı, dergiyi, gazeteyi girelim içine, dalalım adeta, girdikçe içindekiler taşınacaktır zihnimize yavaş yavaş, taşındıkça görürüz ki aklımızdaki kendimize ve çevremize, ülkemize ait tüm siyah beyaz fotoğraflar renkli fotoğrafa hatta videoya hayatın similasyonu olarak taşınacaktır.

Alışkanlıklarımız kısa zamanda oluşmadığı için zaman zaman usanma belirtisi yoğunlaştığıiçin okumaya ara vermeyi, sayfanın köşesini kıvırmayı usanma belirtisinin dağılma sürecine katkı sağlayacağından okuma alışkanlığının süreklilik kazanmasına yardımcı olacağının molası olarak bunu da alışkanlığın lokomotifi yapmalıyız.

Bu yazıyı yazarken birazda varlık, yoklukla ayrıca huzur ve refahla ilgili olduğunu kabul ederek alışkanlığın önemli olduğunu, vaktin sınırlı zaman dilimine bindireceği yükün çok azlığının idraki hepimizin bahane arayışına girme lüksünü ortadan kaldırıyor.

Vakit buldukça okuyacağımız kitap sayfalarını, bir bir yediğimiz şeyleri hazmeder gibi yavaş yavaş,hedihediokumak için. Şimdi ne olacak düşüncesi ile?Hiçbir şey olmayacak, olacak şey şu, kitap, kitaplar, gazeteler,köşe yazıları derken önce kelime hazinemiz gelişecek sonra cümle kurmamız kolaylaşacak; çoğaldıkça, kolaylaştıkça kendimize öz güvenimiz artarak sürecek çoğaldıkça abi ben her şeyin altına imzamı atarım diyerek öz güvenle söylenmeye başlayacağız; kendi, kendimize.

Hayatımızın ve yaşamımızın miladi saydığım başlangıcı ile eskiden kurduğumuz hayalleri artık yavaş yavaş hayal olmaktan çıkartıp bizi hayat çizgisinde her konuda doğru ve daha hızlı adımlar, kararlar verebilme hedefimize ulaşmaya zorlayan olgun adımları etkilenmeden atmanın şaşırmış lığında tüm sonuçları yaşayarak görebileceğiz artık.

Bu konuda şahsi olarak ümitsizliğe hiç mi hiç kapılmıyorum, yanlış ve uyanık insanların yanlış önermelerinin önünü kesebilmenin yolunun da seçkin kitap, dergi, yazılar, makaleler, neşriyatlardan alınan ders ve bilgilerden geçtiğinin farkına varılması adına gayretim sürekli devam edecektir.

Küçüklük arkadaşım, akranım ve komşum kırmızı x marka bisikletine şöyle bir yazı yazdırmıştı,’’ ELBET BİR GÜN’’ neyi kastettiği kendinde saklı kalsın. Bende! Elbet bir gün okuma alışkanlığının oluşması; kazanımların en spotunun tırmanarak sürmesine inancımın yitirilmeyen, muasır medeniyetin olmazsa olmazıdır diye zihinlere kazınmasına gerek olduğunu düşünenlerdenim. Aksi takdirde ilgi ve alakayı başka yönlere çekmeği hedef belirleyen şeytani vasıflı insan etkenlerinin ekmeğine yağ sürülmesine farkın da olmadan zihinsel zayıflıkla kendi elimizle her konuda yardım etmiş oluruz.

YÜCE ALLAH! insanlara cehaleti layık görmemişken, ilk kelimesi oku emri ile sevgili peygamberimizle ısrarla oku emri ile başlattığı okuma kampanyasının devam ve sürekliliğini koruyarak üşenmeden araştırıp okuma, ‘’yineliyorum araştırarak’’ okumayı, zihnimizin onayladığı başarı sıçrayışının sürekliliğini yaşamımıza zerk edeceğimiz taze bilgi ve kültür stoklayacağımız arayışımızı, kitap ciltlerinde bulmaya çalışmamız oku emrine de uygunluk sağlarken bizleri devrin tıklama alışkanlıklarından uzağa sıçratacak zaman tünelinde geçireceğimiz kıymetli vaktin büyüsünde hapsedecek mutlu son olarak tüketip bitireceğimiz ömrün etaplarındaki bayraklı kulvar seçme hadisesidir. Hadiseler de ibret alma vesilesidir. ‘’Ben çocukken yoksuldum. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiç birini yapamazdım’’ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK.

‘’Yeni türkünün’’ yeni bir şarkısı var; şöyle.

Bana bir masal anlat baba

İçinde tüm sevdiklerim olsun

Anlatırken tut elimi

İçinde okuma alışkanlığı olan insanlar olsun

Bana bir masal anlat baba

İçinde VATAN’A ve VAN’A bağlı insanlar olsun

Bana bir masal anlat baba

İçinde bayrak olsun, dostluk ve kardeşlik olsun.

 

Bakmadan Geçme