Düşmanlarınıza karşı kuvvet hazırlayın

Birçoğunuz Safari belgesellerini izlemişsinizdir. Orada izlediğimiz tek bir görüntü vardır. Hep güçlü olan çitalar veya kaplanlar, geyikleri; timsahlar zayıf ve korumasız kaplumbağaları v.b. yemiş ve yutmuştur. İnsanlar arasında ise, zengin ve şımarık patron, işçisini, mahallede iri yarı, uzun boylu çocuk, zayıf ve çılız oyun arkadaşını, diktatörler ve silah gücünü ellerinde tutanlar ise, mazlumları ve güçsüzleri ezmiş veya onları haksız yere katletmiştir. Oysaki kendi kuvvetlerine ve cüsselerine  güvenen varlıklara karşı, zayıflar ve mazlumlar, kuvvet hazırlamak ve onlara karşı savunma mekanizmaları geliştirmek zorundadırlar. Aksi taktirde yok olmaya, yaşam hakkını yitirmeye mahkum olacaklardır. Tıpkı günümüzde  yaşanan katliamlar ve alçakça saldırılar gibi… İşte Mısır, Filistin, Suriye, Arakan gibi bir çok ülkede  yaşanan despotluklar, bu olaylara en büyük canlı örnektir.
Geçmiş tarihten günümüze kadar, hep Müslümanlar üzerine yapılan büyük katliamların ve baskıların tek sebebi ve kırılma noktası; Müslüman ümmetin üzerine üşüşen vampirlere karşı dik duramayışı ve caydırıcı bir güçten ve birliktelikten yoksun oluşundandır. Dünya üzerinde yalnız ve yalnız yaşama tutunma yada yaşam hakkını elde etmeden ibaret bir gaye yoktur. Bununla birlikte, adeleti zayi etmemek ve ezilenin hakkını korumak, iyinin, doğrunun ve faydalının, yeryüzüne hakim olması için çalışmak ve çabalamak; Müslüman toplumun en büyük gayesi olmalıdır. Rabbimiz Kur'an'da mealen: "Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz "demiri" de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür." (Hadid/25)
Kuvvetli Mümin, Zayıf Müminden Hayırlıdır!
Haklarımızı korumak için olanca gücümüzle kuvvet hazırlamalıyız! Çünkü korunmasını istediğiniz hakkınız ancak kuvvetle korunabilir. Kuvvetiniz yoksa kuvveti esas alanlar sizi dinlemeyecek, haliyle söz her defasında kuvvetlinin olacaktır. Ahirette olmasa da dünyada bu böyle olmuştur. Düşmanlarımıza karşı hakkımızı korumak  ve adaleti tesis etmek için olanca gücümüzle kuvvet hazırlamalıyız. Çünkü kuvvet kimde ise söz ondadır. Öyle ise mü'min sözünü dinletip hakkını korumak istiyorsa Kur'an'ın ve hadisin ikazlarına kulak verecek, kuvvetli olmaya bakacaktır. Yoksa söz, kuvvetlinin olmaya devam edecektir. Mü'min de evet demeye mecbur kalacaktır.
Efendimiz (s.a.v) Müslümanları ikaz ederken: "Kuvvetli mü'min zayıf müminden hayırlıdır!" (Riyaz'ussalihin) buyurmuştur. Neden kuvvetli mümin zayıf müminden hayırlıdır? Çünkü mü'min her şeyden önce hakkı esas alır, hakkı korumayı gaye bilir. Ancak hakkı korumak için de kuvvete ihtiyaç vardır. Kuvvetsiz hak korunamazda onun için. Bundan dolayı Rabbimiz Enfal Sûresi'nin 60. ayetinde ikazını şöyle yapmaktadır: "Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız." Ayet-i kerimedeki kuvvet hakkında bu telakki, kuvvetin zahiri cihetindedir. Yani gerçek manada kuvvet kastedilmiştir. Ancak bunun bir de manevi cephesi vardır ki; oda zahirde "birlik, dirlik ve düzenliktir." Bazı alimler de bu mühim konuya işaret ederek ayetteki kuvveti "ittifak-ı kelime: Söz birliği, eylem birliği ve fikir birliği" diye tefsir etmişlerdir. Anlaşılacağı üzere kuvvetle, hem zahiri kuvvetin (gücün) hazırlanması, yani siyasi, askeri, ekonomik tüm güçlerin teşkilatlı ve çağın şartlarına göre en iyi şekilde hazır hale getirilmesi işaret edilmiştir. Hem de manevi tesanüdün temini matlub olsa gerektir.
Burada unutulmaması gereken çok mühim bir soru da şudur: Kuvvet nedir ki, biz ona sahip olalım ve  hakkımızı onunla koruyalım? Bizim de sözümüz de dinlensin  İslam karşıtlarınca... İşte burada da asırların ötesinden mucizeli bir söz bizi ikaz etmektedir. Allah Resulü (s.a.v) çıktığı minberinde sözünü ettiğimiz 'kuvvet hazırlayın' ayetinin açıklamasını yaparken bakın sahip olmamız gereken kuvveti hem de üç defa tekrar ederek nasıl açıklamaktadır: Dikkat edin! Kuvvet atmaktır, kuvvet atmaktır, kuvvet atmaktır!
Kuvvet o günkü silah olan (ok) atmaktır!' demiyor da sadece (atmaktır!) diyor!
Demek ki geleceğin savaşları hep atan silahlarla yapılacak, haklar hep atan silahlarla korunacaktır. Kuvvet hazırlayın demek, atan silah hazırlayın demektir. Bu silah bazen yazarın kaleminden dökülen bir cümle, bazen insanın ağzından çıkan bir söz, bazen dünya sathında inanmış  toplulukları bir araya toplayacak bir pakt, bazende havadan atan, denizden atan, karadan atan jaydırıcı gücü yüksek bir silah... Hazırlanacak ve atılacak kuvvet: Günü gelecek siyasi ve ekonomik bir güçle temsil edilecek, günü gelecek bir kalemle makale yazarak, kitap yazarak olacak ve günü de gelecek yüksek teknolojiye sahip olmakla mümkün olacaktır. Bu mihvalda güç-kuvvet teşkil edecek tüm güncel araç-gereçler bunu kapsayacaktır. O günün şartlarındaki  kuvvete sahip olmayanlar da haklarını koruyamaz olacaklardır. Haklı olacaklar, amma kuvvetli olmadıklarından söz sahibi olamayacaklar, haklarını koruyamayacaklardır. Tıpkı günümüzde yaşadığımız acı olaylar ve savaşlar; Müslüman ümmetin düştüğü çarasiz durum gibi...
Kendi içinde birlik beraberliğini koruyarak bu caydırıcı kuvvete sahip olmadığın takdirde, hakkını korumak için hayatını feda ederek şehit olacak, ahiretini kazanacaksın; ama kaba kuvvetle senin hakkını gasbedenler, zulüm bayrağını dalgalandıracak, vicdan çığlıklarına kulaklarını tıkayan kesimlerin gözleri önünde!
Bu kaygı ve serseniş ile Mevlamızın Kur'an'da bahsini geçirdiği bir dua ile bitirelim:  "Ve şöyle niyaz et: Rabbim! Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver." (İsra/80)
Selam ve muhabbetle…

 

Bakmadan Geçme