Cumhuriyet’e destek: Yanınızdayız

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MİT TIR’larını haber yaptığı için tehdit ettiği Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a sanatçı, yazar ve 78’liler Girişimi destek vererek “Yanınızdayız” dediler.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) ait TIR’ları haber yaptığı için “Bedelini ağır ödeyecek öyle bırakmam onu” sözleriyle tehdit ettiği Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a sanatçı, yazar ve 78’liler Girişimi’nden destek geldi.

Aralarında Orhan Pamuk, Sezen Aksu, Selçuk Yöntem, Pelin Batu, Rutkay Aziz, Metin Akpınar, Genco Erkal, Hülya Koçyiğit, Fatoş Güney ve Beren Saat’in de olduğu isimlerle 78’liler Girişimi Cumhuriyet’e dayanışma mesajı gönderdi.

Destek veren mesajlardan bazıları şöyle:

Orhan Pamuk: Değerli gazeteci Can Dündar’a ve modern tarihimizin artık ayrılmaz bir parçası olan Cumhuriyet Gazetesi’ne devletin en yüksek yerinden yapılan baskıları yanlış buluyor ve kınıyorum. Basın özgürlüğünün arkasında halkın bilgilenme hakkı yatar ve bu ilke, düşüncelere katılalım, katılmayalım her demokrasinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Türkiye’yi yalnızca hükümeti destekleyen gazetecilerin rahatça konuşabildiği bir ülke olarak resmetmek isteyenleri haklı çıkarmayalım! Demokrasi ve düşünce özgürlüğü, seçim heyecanı ve öfkesine feda edilmemeli! Çünkü daha hoşgörülü ve gülümser olmak da mümkün.

Sezen Aksu: Latince bir söz vardır. ‘Veritas vos liberabi’, ‘Gerçek seni özgür kılar’. Ben derim ki; Hakikat herkesi özgür kılar, ondan rahatsız olanları da!

Selçuk Yöntem: Gazeteciliğin görevi gerçekleri yansıtmaktır. Bu çaba tarih boyunca değişmemiştir. Can Dündar bu çaba ile görevini Yerine getirmiştir. Kutluyorum.

Sevinç Erbulak: Çok sevgili Can Dündar’ın yazısının ışığında bende bu yolsuzlukları yapanın peşini bırakmayacağım.

Füsun Erbulak: Artık sadece Cumhuriyet alıyorum. Çıldırmış vaziyetteyim. Çok üzgün ve öfkeyim. Can Dündar’ı çok takdir ediyor ve seviyorum. Bu kadar da olmaz diyorum. Olacak iş değil ayıp bile değil. Eğer onların kafasında günah varsa, günah bile değil.

Işıl Kasapoğlu: Özgürlüğü yok etme özgürlüğünün yaşanması korkunç şu sıralarda. Hele hele haberleşme özgürlüğünün, haber vermenin, haber almanın. Tüm sosyal , yazılı, görsel medya da yok edilse , iletişimin, aktarmanın yolunu kesmek çok zor. Türkiye hapisaneleri de dahil tüm mahkumlar ya da mahkum yerine konanlar duvarlara vurarak haberleşiyorlar. Cumhuriyet yazarlarının, Can Dündar’ın önünde binlerce seçenek var daha bizlere ulaşabilmek için. Ateş zaten tüm ülkede yanıyor, dumanla da haberleşebiliriz. Yeterki anlatmak istediğimiz birşeylerimiz olsun.

Emre Kınay: Can Dündar elbette yalnız değildir. Halkından bu kadar gizli bir iş çeviren bir yapının meşrutiyeti çok tartışmalıdır. Ben ne dersem o bir faşizim cümlesidir ve bunu söyleyen kişinin faşist olduğu tartışmasızdır. Tehdit, hakaret, küfür yıldırma artık geçerli değildir. Bıcak kemiğe dayandı. Paraleller, hırsızlar ve yarattığınız yandaş zenginlerle beraber yürüdüğünüz yollarda şarkıları beraber söylediniz. O yüzden ne Can Dündar ne bu ülke sahipsiz değildir. 20 sorunun cevabını ısrarla bekliyoruz.

Rutkay Aziz: Bütün bu baskı ve yıldırmalara, linç ettirmeye ve tüm sorumsuzluklara karşı ‘sorumlu biziz’ demeyi tarihi bir görev sayıyor, gazetemizle tam bir dayanışma içinde olduğumuzu da bildirmek istiyorum.

Metin Akpınar: Cumhuriyet gazetesi emekçilerinin dayanışmasını sevgiyle saygıyla karşılıyorum. Siyasi otoritenin, sebebi ne olursa olsun fikir özgürlüğüne vurmak istediği darbeyi de yergi ve kaygıyla karşılıyorum.

Suavi: Düşünce özgürlüğünün temel kuralı, ‘mağdur’la özdeşleşmeden de hak savunabilmektir. Bu direncin bir tuğlası olmak benim için de onurdur.

Hülya Koçyiğit: Tabii ki dayanışma içinde olmalıyız. Basının özgür olduğunu hepimiz biliyoruz. Özgürlüklere çok saygı duyuyorum. Basın özgürlüğü de sonsuzdur. Ama bir çekincem var, devlet sırları söz konusu olduğunda, orada biraz daha duyarlı olmak gerekiyor.

Gündüz Vassaf: “Sorumlu benim” derken, bizlerle birlikte karanlıkta bırakılan, inkâra maruz kaldığı anlaşılan başta iktidar partisi milletvekilleri olmak üzere, tüm siyasi parti liderlerini, milletvekillerini, ülke ve bölgenin akıbetini ilgilendiren bu konuda sorumluluk alarak sessiz kalmamaya davet ediyorum.

Fatoş Güney: Ben de sorumluyum. Bizler de toplum olarak sorumluyuz. Hepimizsorumluyuz.

İnci Aral: Gelişmiş ve özgür toplumlarda ifade özgürlüğünden söz edilebiliyor. Bugün böyle bir toplum olmadığımız çok açık. Bundan yana olmamak, desteklememek uygar bir insanın tavrı olamaz. Ben de Can Bey’in ve herkesin ifade özgürlüğünü destekliyorum. Buna şaşırmıyorum, çünkü bu ilk değil ve biz uzun zamandır böyle yaşıyoruz.

Bülent Ortaçgil: Ben sizinle beraberim. Artık sözlerin bittiği ve başka birşeylerin başladığı bir noktadayız gibi geliyor. Tabii ki bu saçmalık bitmeli.

Genco Erkal: Bugün her zamankinden daha çok göğsümü gere gere ‘işte bu benim gazetem’ diyebilirim. En yüksek makam.

Mehmet Güleryüz: Tabii, gerçeklerin ortaya çıkması için her çaba, mukaddestir ve bu çabaların örtülme gayretleri de kınanır ve bir çare de değildir. Onlar yönünden bir çare olduğuna inanıyorum. Bir şekilde tüm gerçekler su üstüne çıkacak. Yeter ki, bu yürekte kişiler bunun üzerine gidebilsin…

Pelin Batu: Hepimiz Cumhuriyet’iz demek istiyorum. Burada sorumlu bir vatandaş olarak, başbakan Davutoğlu’nun dediği gibi kimseyi ilgilendirmez değil; hepimizi ilgilendiren bir durum var. Dolayısıyla hepimiz sorumluyuz. Bu çirkin saldırı ve tehditkâr tavra karşı her kesimden insanın birlik içinde hareket etmesi çok umut verici.

Ayşe Kulin: Maalesef konuk yazar olduğum için ön saflarda yer alamadım. Keşke dün benim de resmim orada basılsaydı. Çünkü ben de, haber alma özgürlüğünün kısıtlanmasına karşıyım ve Can Dündar’ın tam arkasındayım.

Beren Saat: Demokrasi Treni’nden istedikleri zaman ineceklerini söyleyenler, demokrasi kelimesinin bütün Türkçe Sözlüklerden çıkarıldığını zannetmesinler; hala O’na inanan, O’nu savunan, O’nun sorumluluğunu taşıyan bizler varız.

İdil Biret / Şefik Büyükyüksel: Cumhuriyet gazetesinde bugün yer alan “Bir gazetenin, bir gazetecinin görevi okurunu bilgilendirmek, halkı tehlikeden, tehditlerden haberdar etmektir.” sözlerini bütün kalbimizle destekliyoruz. Esasen de bu günlere gelinmesinde, Atatürk ve arkadaşlarınınbizlere emanet ettiği Cumhuriyet devrimlerini koruyaman, başta “Yetmez ama evet” diyenler olmak üzere, sorumlu hepimiziz.

Cüneyt Özdemir: Can Dündar’ı eleştirenlerin yazdığı kitaplar, çektiği belgeseller, yaptığı haberlerin toplamı bir Can Dündar etmiyor! Canlarına okuyor.

Hasan Cemal: Sorumlu benim! Ben de katılıyorum Cumhuriyet yazarlarına.

78’liler Girişimi: Kuşağımızın medyadaki vicdanlı ve özgürlükçü sesi Can Dündar yalnız değildir; 78 Kuşağı, onbinlerce üye ve potansiyeliyle, aşağıda adı geçen kurumlarıyla Can Dündar’ın yanında! Can Dündar hep 78’lilerin yanında oldu, 78’lilerde hep Can’larının yanında olacak.

Ne olmuştu?

Cumhuriyet gazetesi, 29 Mayıs’ta Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) ait olan TIR’lardaki havan, top ve tüfek mermisi gibi mühimmatlara ait olduğu belirtilen görüntüleri yayınladı.

Yayınlanan görüntülerde jandarma eşliğinde ve savcı nezaretinde kapakları açılan çelik kasalarda önce antibiyotik dolu kutular görülüyor. İlaçların altındaki kasalar açıldığında da havan, top mermisi ve ağır makineli tüfek mermileri ortaya çıkıyor.

Görüntülerin yayınlanmasının ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu da Can Dündar hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 326. Maddesi uyarınca ve “devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk” iddiasıyla soruşturma başlatmıştı.

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, aynı gün görüntüleri neden yayınladıklarına ilişkin açıklama yaparak, “Bir gazetenin, bir gazetecinin görevi okurunu bilgilendirmek, halkı bu tehlikeden, bu tehditlerden haberdar etmek, bu maceraya kalkışan yetkilileri ikaz etmektir. Cumhuriyet, bu sorumluluğun bilinciyle bu görüntüleri yayınlıyor” dedi.

31 Mayıs’ta TRT Haber’deki programa konuk olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MİT’e ait olan TIR’ların haberini yapan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar hakkında “Bu haberi yapan kişi bunun bedelini ağır ödeyecek, öyle bırakmam onu” demiş, Dündar’a avukatları aracılığıyla dava açtığını söylemişti.

Can Dündar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tehdit içeren sözlerine Twitter hesabı üzerinden “Bu suçu işleyen kişi, bedeli ağır ödeyecek” yanıtını vermiş, Erdoğan’ın tehdit içeren videonun linkini paylaşmıştı.

Can Dündar 2 Haziran’da Cumhuriyet gazetesindeki “Tehdidi bırak, bu 20 soruya yanıt ver” başlıklı yazısında ise Erdoğan’a yanıtlaması istemiyle 20 soru sordu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Can Dündar hakkında “gerçeğe aykırı bazı görüntü ve bilgiye yer verdiği” gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda Dündar’ın biri ağır iki kez müebbet ve 42 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.

Bakmadan Geçme