Bu nasıl gazetecilik?

1985 yılından bu yana gazetecilik mesleğinin içindeyim. Çeşitli gazetelerde muhabirlik, Van temsilciliği yaptım, dergi, gazete, kitap yayımladım. Meslek hayatım Van Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü, Basın İlan Kurumu Kontrol Kurulu Başkanlığı, Batman Üniversitesi basın danışmanlığı gibi görevlerle devam etti. Halen Vansesi gazetemizin sorumlu yazı işleri müdürlüğü ve köşe yazarlığını yapıyorum. Her gün tüm haberleri, köşe yazılarını özenle tek tek okuyor, edite ederek yayınlıyoruz.

Dünyanın en güzel, en heyecanlı, en zor ve en onurlu mesleğini her zaman severek yürekten isteyerek yapmaya çalıştım. Yetkisi kadar sorumluluğu olan gazetecilik mesleğini, toplumumuzun, şehrimizin çıkarları doğrultusunda Basın Ahlak İlkeleri doğrultusunda yerine getirme çabası içinde oldum. Gazetecilik yaparken basın ahlakının olduğu her yerde basın özgürlüğünün olduğuna hep inandım.  

Gazeteciliğin kamu ve sivili tarafında görev yaparken unutamadığım tatlı ve acı olaylar yaşadım gördüm. Bazı olayların yakın tanığı oldum.  
Alaylı gazeteci olarak meslek hayatım boyunca çok kıymetli gazeteci, yazar, muhabir, yönetici ağabeylerimiz dostlarımız ve arkadaşlarımız oldu. Büyüklerimizden, ustalarımızdan hem insani hem de mesleki anlamında çok şey öğrendim, öğrenmeye de devam ediyorum.    
Mesleki bilgilerimizi, görgümüzü geliştirmek üzere basın ile ilgili resmi kurumlar ve meslek kuruluşlarınca farklı şehirlerde düzenlenen eğitim seminerleri ve  toplantılara katıldım. Bu toplantılarda gazeteci sıfatını taşımayı hak eden bir kişinin; halkın bilgi edinme hakkı uyarınca,  kendi açısından sonuçları ne olursa olsun, gerçeklere ve doğrulara saygı duymak ve uymak zorunda olduğunu,  kaynağını öğrenmediği bilgi ve haberleri yayınlayamayacağı, temel bilgileri yok edemeyeceği, görmezlikten gelemeyeceği, yanlış, yanıltıcı ve tahrif edilmiş yayın malzemesi kullanmaktan uzak durması gerektiğini, yayınlanmış her yanlışı en kısa sürede düzeltmekle ve cevap hakkına saygılı olmakla yükümlü olduğu anlatıldı.  
Zaman içinde…  
Halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı ihlal ederek asparagas haberler yapan, kalemini satan,  karalama yapan, mesleğini reklamcılık, halkla ilişkiler veya propagandacılarla karıştıran, tetikçilikte bulunan, birilerinin sözcülüğüne soyunan, tehdit ve şantaj gibi yollara başvuran, kişileri ve kurumları karalayan, talimat alan, çalıntı, iftira, hakaret, lekeleme, saptırma, manipülasyon, söylenti, dedikodu ve dayanaksız suçlamalar yapan, Basın Ahlak İlkelerini çiğneyen gazeteler ve gazeteciler de gördüm.   
Ancak A Haber'in İran'a açılan Van Saray Kapıköy Gümrük Kapsı ile ilgili yaptığı haberciliği pek görmedim. Kapıköy ile ilgili yapılan haberi izlerken gazetecilik mesleğinin düştüğü acı durma üzüldüm.  Gerçi özensizlik bütün kurumlarda var ama topluma örnek olması gereken gazetecilikte yaşanması daha acı vericidir.  
A Haber gazeteciliğin temel ilkelerine, basın ahlak kurallarıyla bağdaşmayan haberi haklı olarak tepkilere neden oldu.  
Vana gönderilen muhabir soluğu Kapıköy de almış.  Muhabir kendisi soruyor kendisi yanıtlıyor. Haberde tek bir yetkilinin,  Kapıköy'den etkilenen esnafın, vatandaşın olumlu olumsuz görüşüne yer verilmemiş. Kentin mülkü amirinin bir açıklaması yok. Meslek odlarının görüşü alınmamış.   Kendin pişir kendin ye mantığıyla haber hazırlanmış ve servis edilmiş. 
 Oysa gerçek şudur:  
İran'da görülen koronavirüs salgını ve ölümleri üzerine Kapıköy 25 Mart 2020 günü Sağlık Bakanlığı tarafından geçişlere kapatıldı. Yılda 500 bin turistin İran'dan giriş yaptığı Van'a o günden bu yana turist geçişi yapılmamıştır.  Geçiş yapan insan sayısı günde 50-60 kişiyle sınırlıdır. Onlarda öğrenci, çifte vatandaş olan kişilerdir.   Durum bu kadar netken Kapıköy'e siz neye göre nasıl açık diyorsunuz. Ayıptır, yazıktır günahtır.  
Van'da yoğun tepkilere neden olan söz konusu haber İletişim Fakültelerinde asparagas habere örnek gösterilecek haberlerden biridir.  Eskiden olsa bu haberi yapan muhabir yemedik laf kalmazdı. Gerçek habercilik yapan televizyon ve gazete böyle bir haberi asla yayınlamazdı.  Ama muhabire kimse kızmasın lütfen. Meslektaşımız kendisinden istenilen haberi yapmıştır. Esas sorumlular bu haberi sipariş eden servis şefi, yazı işleri müdürü ve yayınlayan genel yayın yönetmenidir. 
İster eğitimli isterse alaylı olsun; Eskiden gazetecilerin haber yazarken olmazsa olmazı 5N1K kuralıydı. Ne? Ne zaman? Nerede? Nasıl?-Neden? Kim?  Haber yazarken bu temel kurallardan biri atlandı mı, haber eksik yalızmış sayılırdı. Yazı işleri müdüründen, yurt haberler müdüründen bir ton fırça yenilir haberiniz ders olsun diye çöpe atılır veya yeniden yazılması istenirdi. Şimdi yalan, yanlış, eksik haber gazetecinin de okurunda umurunda değil maalesef. Kimse sorgulamıyor dert etmiyor.   
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti başkanlarından merhum Nezih Demirkent gazeteciliği tanımlarken şöyle diyor: 'Her eline kalem alan kişi ya da her sarı basın kartı sahibi gazeteci sayılmayabilir" Nokta. 
Gazetecilik mesleğinde geçmişi olan biri olarak diyeceğim şudur. 
A Haber'in tepki çeken kurgulanmış Kapıköy haberinin gerçekle alakası yoktur. Sırf bir yerlere şirin görünmek, birilerinin söylediğinin aksini iddia etmek amacıyla yapılmış sipariş haberdir.  Kelime oyunu yaparak ne bir yer açık olur ne de kapalı. Adama sormazlar mı açıksa İranlılar neden gelmiyor? Kapıköy bal gibi kapalıdır. 
Van gibi büyük bir kentin hassas olduğu, ekonomik olarak etkilendiği için mücadele verdiği konuda sorumsuzca algı yaratman, zorlama haber yapmanın, bilgi kirliliği ile siyahı beyaz göstermenin kime ne faydası oldu?    
"Reklamın kötüsü olmaz" anlayışından hareket edersek haber Kapıköy sorununu ülke gündemine taşınmasına katkı sağlamıştır. Tek faydası budur.  A Haber yöneticileri düzeltme yayımlayarak bu ayıbı ortadan kaldırmaları gerekir. Sorumlu, saygın ve güvenilir gazeteciliğin gereği budur.  

Bakmadan Geçme