Bir Kemane Bir Usta

Röportaj: Ümran ÖZTÜRK

İhsan Mendeş’i ilk defa bir televizyon programında dinlemiştim. Kemanesinden hüzün dolu nağmelere eşlik eden yumuşacık sesiyle ruhumuza merhem gibi etki ediyordu. Kemanenin kendine has otantik görünüşü ve içli, hüzünlü, yürekleri titreten sesini ruhunuzda ancak bu kadar derin hissedersiniz.

Kemane, tek başına çalındığında sözlü bir parçaya eşlik etmesinden bile çok daha etkileyici ve  büyüleyici bir dokunuşa sahiptir.

 İhsan Mendeş ustadan kemaneyi solo olarak dinlediğinizde bunu çok daha iyi anlıyorsunuz. Sizi adeta yüreğinizden tutup Toroslar’ın yamacından zirveye taşıyor, dağların doruklarından bereket timsali Çukurova’ya akıp gelen su ile buluşturuyor. Sözün özü Ihsan Mendeş, kemanesinin büyüleyici sesi ile sizi duygudan duyguya, diyardan diyara taşır durur. Sesindeki o yanık tını adeta bir hançer gibi saplanır ruhunuza. Sarar tüm benliğinizi o içli sesiyle

Sanatçı enstrümanına o kadar hakimdir ki dinleyicinin de isteği ile 2005 yılında Efkar albümünü çıkarır. Bu albümüyle kendine özgü üslup ve stiliyle geniş kitlelere ulaşır ve dinleyenlerin gönlünde bir kez daha yer eder.

Türkiye de kabak kemane denildiğinde şüphesiz ilk akla gelen isimdir İhsan Mendeş. 1958 yılında Kastamonu’da dünyaya gelen ve müzikle çok küçük yaşta tanışan İhsan Mendeş’in  ilk çaldığı enstrüman mandolin ve bağlamadır.

Her yörenin ezgilerini çalarak sazını her yaş grubuna dinleten ve her kesime sevdiren, kabak kemane dendiğinde ilk akla gelen isim olan İhsan Mendeş, 1981 yılında TRT İstanbul Radyosu’nda göreve başlar.  TRT de programlar yapan, farklı kanallarda programlara katılan birçok sanatçıya sahnesinde ve albümünde eşlik eden sanatçı eylül 2018 yılında da emekli oldu.  Ancak sanatından kopmayarak daha yoğun çalışmalar içine giren İhsan Mendeş, hala  davet edildiği programlara katılıyor, muhteşem seslere eşlik ediyor, öğrenciler yetiştiriyor diğer taraftan kendisi de yumuşacık sesiyle türküler söylüyor.

Genç yeteneklere iyi bir örnek olan ve birçok öğrenci yetiştiren sanatçı, bugün hala kabak kemane öğrenmek isteyen her yaştaki öğrencilerine hocalık yapmaya devam ediyor.

Türkiye’nin başarılı kabak kemane sanatçısı Ihsan Mendeş’le ders niteliğinde bir söyleşi yaptık. Sayın Mendeş, sorularımızı tüm içtenliği ve samimiyetiyle yanıtladı.

 1981 yılında TRT’nin açmış olduğu sınavda başarılı olarak İstanbul Radyosunda göreve başladınız.Bu süreçte kendinize örnek aldığınız isimler kimdi? O günlerden biraz bahseder misiniz?

Ben TRT’ye girmeden önce ilkokul sıralarından beri bağlama çalıyordum. Kemaneye başlamam sanırım 1977 yılına rastlıyor. Kemaneyi kendi kendime hiçbir kimseyi dinlemeden öğrendim. Dolayısıyla kimseyi örnek almadım.

Öncelikle ne­den kabak ke­mane enstrüma­nını seçtiniz öğ­renebilir miyiz, özel bir hikayesi var mı?

Ortaokul 1.sınıftan itibaren babamın tayini dolayısıyla Kastamonu’dan Ankara’ ya geldik. Bir aile büyüğümüzün tavsiyesi ile “Halk Evleri Genel Merkezi Halk Türküleri Örnek Grubu”nda bağlama çalmaya başladım. Bu sıralarda özel bir merak olarak bağlamayı bazen yaylı tambur gibi yay kullanarak çalardım.  Bağlamanın tınısını yay ile çok daha çekici hissederdim. Grupta bir ağabeyimiz kabak kemane çalardı. O, askerlik görevini ifa etmek üzere ayrılınca kemaneyi eve götürdüm ve bir hafta içinde çalmaya başladım. Ve kemane icracılığım bu şekilde başlamış oldu. Daha sonra TRT’ye girene kadar albümlerde ve sahnelerde kemane çalmaya başladım. Sanıyorum yaylı sazlara olan sevgim ve ilgim beni kemaneye yönlendirdi.

2018 yılında emekli oldunuz ama sanatınızdan hiç kopmadınız. Bir gününüzü nasıl geçiriyorsunuz anlatır mısınız?

Evet sizin de belirttiğiniz gibi sanattan hiç kopmadım. Zaten sanatçının manen emeklisi olmaz. Çünkü sanat bir meyvenin ham iken olgunlaşması gibidir ve her geçen gün tecrübenizle sanatınıza daha çok şeyler, değerler katarsınız.Şu anda İstanbul’da Haliç ve Medipol Üniversitelerinin müzik bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışmaktayım. Onun dışında konservatuara hazırladığım özel öğrencilerim oluyor. Bir günüm nasıl geçiyor derseniz online derslerimin olmadığı günler evde oluyorum. Ders öncesi o hafta içinde çalışılacak etüt ya da eserlerin seçimini yapıyorum. Onları notaya döküyorum. Yine online derslerimin olmadığı günlerde özel bir stüdyoda özel ders alan öğrencilerimle buluşuyorum.

2005 yılında Efkar isimli enstrümantal bir albüm çıkardınız. Bu albüm gençlerin de çok ilgisini çekti, beğeniyle dinlediler. Bu albüm hakkında neler söylersiniz? Neden başka albüm yapmadınız?

2005 yılında Efkar isimli albümü çıkarmadan önce en iyiyi yapabilmek adına önemli bir projeye imza atmam gerektiğinin farkındaydım. O zamana kadar yapılan albümleri (enstrümantal) dinlediğimde bir şeylerin noksan olduğunu hissettim. Çünkü yapılan enstrümantal albümler bir gitar ve piyano gibi çok yalın ve türkünün ezginin yöresinin sazları ve tavrıyla icra edilmemişti. Yalnızca ezgiyi dinliyordunuz. Yörenin sazlarını, tınılarını, tavrını hissedemiyordunuz. Öncelikle bunun olması gerektiğini düşündüm.Her bir parçanın daha doğrusu türkünün yöresine uygun sazları tavırlarıyla birlikte duyurmak istedim.Böylelikle en usta saz sanatçısı arkadaşlarımın çok değerli katkılarıyla bu albüm ortaya çıktı ve büyük beğeni aldı.

Birkaç albüm teklifi aldım. Biraz daha meyve olgunlaşsın diye bekledim sanırım. İnşallah kısmet olursa yeni bir albüm çalışması yapmak istiyorum.

Saz seçiminizi Kabak Kemane ustası Necmi Berbergil Hoca’nın yaptığı sazlardan yana yaptığınızı okumuştum.   Sizin böyle bir tercih yapmanızın nedeni nedir? Sizce iyi bir kabak kemane nasıl olmalı?

Ben İstanbul’a gelene kadar sazlarımı Eskişehir’de ikamet eden Galip Güvençoğlu isimli ustaya yaptırıyordum. İstanbul’da göreve başladıktan sonra Necmi Berbergil’in atölyesinde beraber kemane üzerine çalışmaya başladık.Tabi ki ustayla aynı şehirde olmanın avantajıyla karşılıklı fikir alışverişi ile güzel kemaneler çıkmaya başladı. Benim birçok kemanemi Necmi Berbergil yapmıştır. Ancak Türkiye’nin her yerindeki ustaların hemen hemen tamamının kemanesi bende mevcuttur.Son yıllarda kemaneye olan ilgi nedeniyle yapan usta sayısı da baya bir arttı ve güzel kemaneler yapılmaya başlandı.

İyi bir kemane bence kişinin fiziki yapısı ve duymak istediği tını ile doğru orantılıdır. Ben fazla tiz karakterli olmayan teller arası ses dengesi iyi olan, klavyesi rahat çalıma uygun biraz da ses derinliği olan kemane tercih ediyorum. Ama bir şey itiraf edeyim, halen tam olarak tınısını içimde hissedeceğim kemanenin arayışı içindeyim. Onu bulsam sanırım başka bir arayışa gireceğim. Onun için benim içimdeki kemane sesi hiç susmaz. Son dönem kemane yapım ustası Kadri Dilmen de güzel kemaneler yapmaya başladı.

 Gençlerle ilgili belediyeler ya da STK’larla ortak yaptığınız/yapacağınız projeleriniz var mı? Kabak kemane metodu ile ilgili çıkardığınız herhangi bir yayınınız var mı?

Şu anda pandemi nedeniyle konserler iptal olduğu için belediyeler ya da STK’larla yaptığımız bir proje bulunmuyor.

Kemane metodu ile maalesef zaman problemi nedeniyle ilgilenemedim. İnşallah ilerleyen zamanlarda bunu gerçekleştireceğim.

Diğer saz sanatçılarının yaptığı trio çalışmalarını nasıl buluyorsunuz? Sizin de bu tür çalışmalarınız var mı?

Trio çalışmalarını dinliyorum. Değerli saz sanatçı arkadaşlarımız güzel çalışmalar yapıyorlar. Beğeni ile dinliyorum. Benim şu anda böyle bir çalışmam yok ama ileride olabilir.

Kuva-i Milliye ve 1.Dünya Savaşı döneminde Ege ve Akdeniz’de dağa çıkan efeler için o yörelerden derleyip bestelediğiniz eserler var mı? Varsa hangileridir?

Efeler için derlemem yok, bestem de yok. Çünkü bizlerin TRT’ye başlaması ile birlikte çok yoğun bir çalışma temposuna girdik. Bundan dolay ben derleme çalışmalarını çok arzu etmeme rağmen fırsat bulamadım.

TRT Türkü Radyo kanalında uzun süre seyircisi bol canlı müzik programları yaptınız. Kültür sanat programları açısından 80’li yılların TRT’ si ile günümüzün TRT’sini karşılaştırdığınızda neler söylersiniz.

Ben TRT’ye başladığım 80’li yıllarda TV tek kanaldı. O zamanlar gerçekten çok kaliteli Halk Müziği programları gerek radyolarda gerekse televizyonda yapılıyordu. Tabi ki teknoloji bu kadar ileri değildi. Ama inanın tüm sanatçılarda ve diğer bölümlerde işinin erbabı sanatçılar ve prodüksiyon elemanları vardı. Liyakat çok önemliydi sanata ve sanatçıya değer veriliyordu. Bizler çok itinalı ve disiplinliydik. Mesleğimiz kültürümüz adına mukaddesti. Türkülerimiz ve kültürümüz adına çok dikkatli ve titizdik.

Maalesef özel TV ve Radyo korolarının devreye girmesiyle birlikte son yıllarda TRT’de onlarla yarışır hale geldi için kültür erozyonu başladı. Bu konuda üzgün olduğumu belirtmek isterim.

Tabi ki bunda TRT’nin eski yöneticilerinin çok katı tutumları da etkendir.Şu anda yapılmaya çalışılan arayışlar daha yetkin ve bilirkişiler ile o zamanlar yapılsaydı bazı konularda yeni nesil sanatçılara daha aktif görevler verilseydi kalite daha değişik olurdu. Ama yine de bizler kaliteyi ve kültürü bozmadan dinleyicilerimize güzel tınılar, sesler duyurmak adına çok çalıştık.Ve halen şahsen ben elimden geldiğince türkülerimizi bozmadan,abartmadan dinleyicilerimizin ruhlarına, kulaklarına hitap etmenin gayreti içindeyim. Ve öğrencilerime de bunu aşılamaya çalışıyorum.


Kabak Kemanenin size yakın teknik ve stilde icra etmeye çalışan yeni kuşak sanatçılardan kimleri dinliyorsunuz. Yeni kuşak sanatçıları hakkında düşünce ve gözlemlerinizden biraz bahsedebilir misiniz?

Yeni dönem kemane sanatçılarımızı büyük bir zevkle, gururla ve sevgiyle dinliyorum. Maşallah hepsi de çok iyi sanatçılar oldular. Hüseyin Yalçın, Cafer Nazlıbaş, Uğur Önür. Hepsinin de tadı güzelliği başka. Onları çok seviyorum ve bayrağı emin ellere bırakmanın gururu içindeyim. Ben 81 yılında TRT’ye girdiğimde ve daha önce rahmetli hocalarım Emin Aldemir ve Salih Urhan kemane çalarlarmış. Ben TRT’ye girdikten sonra Emin hocamızın orada kemane çaldığını öğrendim. Salih Urhan hocamızı da o zaman tanıdım. Benim örnek alacağım bir kemane sanatçısı maalesef olmadı. Kendi duygumu ve ruhumu sazıma katmaya çalıştım ve sanırım başarılı oldum. Yeni nesiller benim icramı sevdiler ve kemaneye çok büyük bir ilgi oldu. Onun için çok mutluyum. Demek ki böyle bir misyonu yüce yaradan layık görmüş.

Bu samimi söyleşi için size gönülden çok teşekkür ederim

Beni dinleyen, seven, takdir eden tüm sanatsever insanlarımıza sonsuz saygı ve sevgilerimi sunarım. Minnetle

Bakmadan Geçme