Van Gölü İncileri

BİR GÜN GELİR BİR VARMIŞ HİÇBİR ŞEY YOKMUŞ DERLER

YAŞAR AKGÜL

Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismi ile

İşbu mektup makam-ı hüzünle yazılmıştır

Eyvah eyvah ki avucumda ateş tutmak zamanıdır

Yüzde yüz faizli ebu cehilistan aman duymasın

Böyle gaipten gelmiş şairler gibi durma

Nicedir bu kara yağmurlar altında seni ezberliyorum

Bir çeşmeye varmadım, sırtımda dağ bulamadım

Dağ dedim de ağır başı Cüneyd-i Bağdadiler

Gitti renkler fırçalar sende git riyakr gül

Çok sürmez avlanır şarkılar biz ihvan gözler kalır

Ve levhalar kalkınca başımdan seyda geçer

Tam vaktinde kılınmış namazlar gibi güzel

Zalimler ülkesinde kemik alıp satarlar

Dallarında ay açan ağaç bizim evdedir

Yok haber size, benim seviştiğim evliya

Evliya ki dağlardan hayat taşıyan sonra

Yine dağlara koşan örtülü ay suretleri

Yaralarla git ve bit bitmez edepler topla

Yüzü sonsuzluklara misafir olanlarla

Evet, şimdi görüyorum cümle görünmeyeni

Dikkat burada insan var, lanet olası peyzaj

Bunu bende saklama al sana leyla roman

Saatlerim öldüren, hislerim yetim koyan

Ve Allah ve Sabah birdenbire bir silah

Hücum hücum sevdiğim, içimdeki tarumar

Maskelerin heykellerin ve güllerin ardından

Günah üreten çocuk, gel

Kalk güzeller mecmuası aşkın bir'e kaç verir

Gökyüzü çarşaf gibi örten beyaz mimarın var

İnandım düşünüp ağladım güzel bir hayat oldum

Sözü aşktır, Müslümandır her gün diri bir haberdir

Bir gün gelir bir varmış hiçbir şey yokmuş derler.

MUTLU BAYRAMLAR

NURAN DEMİRHAN

Bayramlar Müslüman ülkelerinin millî ve dinî dayanışma günleridir. Müslüman ülkelerinde dinî bayramlara önem verilir.

Ramazan Bayramı mübarek üç aylar ile başlar. Recep, Şaban, Ramazan'ın ardından üç gün bayram başlar. Bayram hazırlıkları Ramazan ayı boyunca devam eder.

Evlerde bayram, hazırlıkları, bayram telaşı bayram sabahına kadar devam eder. Toplumsal, gelenek ve görenekler toplumların birbirine kenetlenmesine neden olur. Bayramlar, huzurun, hoş görünün başlangıcı, kırgınlıkların, dargınlıkların sona ermesi demektir. Dargınların barıştığı kavgaların sona ermesidir. Çocukların neşe, sevinç günleridir. Yeni elbiseler, ayakkabılar, rengarenk şekerlemeler onların mutluluğuna mutluluk katar. Bayramlar gurbette olanları bir araya getirir. Bayramda memleket hasreti bir nebze de olsa giderilir. Analar, babalar evlatlarının yollarını gözler.

Telefondaki o ses asker ocağından gelir. Anacım bayramda elini öpmeye geliyorum. Babacım az kaldı merak etme bayramda oradayım. Hüzünlü geçen bayramlar da vardır. Sevdiklerinden ayrı, yollarını gözleyen analar, babalar işte onlar için o gün hiç bayram değil, sanki gözü yolda kalmış, için, için evlatlarını bekler.

Bayramlar, toplumu bir arada tutan en önemli değerlerin başında gelmektedir. Toplumsal hafızayı taze tutan milli ve dini bayramlar aynı zamanda toplumun kendini güvende hissettiği alanlar oluşturur.

Bayramların kuşaktan kuşağa aktarılması ise toplumun geleceği açısından çok önemlidir. Bayramlar her toplumun ortak değerlerini ve yaşantısını simgeler. Birlik ve beraberliği, barışma ve kaynaşmayı yansıtır. Farklılıkları, kırgınlıkları, uzaklıkları, zıtlıkları azaltır.

İnsanları birbirine yakınlaştırır, muhabbeti artırır, gönül hoşluğu sağlar.

Hüzün dolu bayramlar yerine, sevinçlerin mutluluğun dolu dolu yaşanması dileğiyle.. Nerede o eski bayramları dedirtmeyen bayram tadında bayramlar dilerim.

İslam leminin bayramı mübarek olsun. Gönüllerinizin acıdan, kederden dertten uzak olmasını temenni ederim.

BUL

OSMAN ERDAL

Kendine gerçek dost ararsan eğer

Dünya ahirete yol diyeni bul

Kalp kırmak Kabe'yi yıkmakmış meğer

Güler yüz tatlı dil bal diyeni bul

Sineye ağırdır gaflet uykusu

Kılı kırk yardırır riya korkusu

Onunla değişir kalbin dokusu

Rahman'ın rahmeti bol diyeni bul

Nice nimet vermiş hem var dahası

Kurda yem edilmez iman pahası

Madem ki bu dünya sınav sahası

O Allah biz ise kul diyeni bul

Ne fayda var cübbe, kipa, külahtan

Mahrum olma takva adlı silahtan

Hayrıyla şerriyle her şey Allah'tan

Sağın kardeşi de sol diyeni bul

şık Benli fani haz ur'dur sana

Zikir, fikir, şükür huzurdur sana

Erenler sofrası hazırdır sana

Aşka hoş görüye gel diyeni bul.

BU DEĞİL UMDUĞUMUZ

SÜREYYA ŞAHİN

Bu yağan yağmur değil dolu değil

Bu duyulan fırtınanın sesi hiç değil

Bu sessizliğin sensizliğin vücut bulmuş hali

Soğuk ağır kasvetli ve asla geçmeyecekmiş gibi

Bu üzerimize çöken çığ değil, bu zamanın kamburu

Bu hatıralarımızın ağırlığıyla

Parçalanmış dağların ağıtı ağrısı sızısı

Bu baktığımız aynalar ayna değil

Gördüğümüz biz değiliz

Sen onları çare mi olur sanıyorsun

Hiçbir yansıma kendi gerçeğini göstermiyor insana

Her bakan yalnızca kendi gölgesine hapsoluyor

Kendi yalanları batıyor gözlerine

Biz bizler morgun o soğuk yüzünde

Yaşamdan bir iz izler arıyor gibiyiz

Bu yağan yağmur değil

Bu çocukken içimize gömdüğümüz korkuların

Topraktan yükselip yazdırdığı mektuplar

Kalbimizin çürüyen köklerinden savrulan kuruluk

Fırtına değil bu u yıllardır susturulmuş çığlıklarımızı

Rüzgarın diline dolaması bu yarım sevinçlerin

Bizden intikam alışı

Ümit et değişecek diyorlar

Her şeyin iyi olacağına inan

Ama biz biliyoruz tecrübeyi sabitledik

Değişen hiçbir şey yok

Değişen tek şey alışmanın yarattığı

Sesler ve yanılsamalar

Belki diyor belki bir gün

Ama yalnızca belki

Bu enkazın altında bir umut bulabiliriz

Eskisi gibi gülümsemeyen

Bir tufan daha geçireceğiz -bu kaçıncı tufan-

Ama bu kez

Gökyüzü kendi öfkesinden utanacak

Bizi unutan toprak, en nihayetinde çatlayacak

Kaç fırtına daha savrulacak bekleyip göreceğiz

-ve biz son enkazdan da sağ çıktık-

Peki ya biz çatlamış kemiklerimizle

Yıpranmış ellerimizle yorgun ama inatçı kalplerimizle

Birbirimize dokunmaya cesaret edecek miyiz

Ya da sadece

Uzaktan yabancı gibi birbirimize bakıp geçecek miyiz

Ve sevgili, söyle kaç kez daha sağ çıkacağız

Bu ışığın altından

Peki ya sağ çıkan biz eski biz olacak mıyız?

SEV DEDİ GÖNLÜM

MUSTAFA AKCENGİZ

Kelepçeler, zincirler, vurulmuş elime

Neşter, çekilmiş l mell dilime

Baktım sararıp, solan gülüme

Sev dedi gönlüm

Dertleri çeke çeke, yorulmuşum

Zalim bir kula gönülden vurulmuşum

Sert esen rüzgr ile aniden savrulmuşum

Sev dedi gönlüm

Açılıyor artık, gonca gülüm

Gül dalında, ötmüyor bülbülüm

Sensiz geçmiyor, hiçbir günüm

Sev dedi gönlüm

Kırılmışım, yalan sözlerine

Bakarken o güzel gözlerine

Kim inanır ki tatlı sözlerine

Sev dedi gönlüm

Mustafa ben hep çile yüklüyüm

İçim yanar, sulu da gözlüyüm

Kaderden yana, sana sözlüyüm

Sev dedi gönlüm.

VAKTİDİR GAZELİ

BEKİR OĞUZBAŞARAN

Yaş yetmişi geçti, gitme vaktidir

Rıhlet kervanına yetme vaktidir

Nefsin değil, ruhun sesini dinle

Şeytanı gayy'ya itme vaktidir

Şiirde hikmetin izinden yürü

Hakk'ın rızsını tutma vaktidir

Binbir çeşit puttan çevir yüzünü

Her hlinden kulluk tütme vaktidir

Akranların birer birer göçtüler

Ne oyalanma, ne yatma vaktidir

Belki bu son gemi, kalkmak üzere

Bütün safraları atma vaktidir

Çok hızlı akıyor zaman ırmağı

Elest'teki sözü tutma vaktidir

Düny bir gölgelik, hayat bir uyku

Her an kalk borusu ötme vaktidir

kıbetimizi hayreyle y Rab

Tövbe ve istiğfar etme vaktidir...

ÖZLEM

E. GÜLDEN GÜZEL

Vuslata atılan bir çentiktir özlem

Çentiktir, derin ahlarda

Her solukta ciğeri közleyen hava

Bilseydim, daha delice severdim

Dünyayı yerinden oynatacakmışım

Denizleri kaynatacakmışım gibi

Kimin umurunda

Varsın sonu olmasın

Değil mi ki bir ihtimal var

O da bir ömre bedel

Ve bir ömür beklemeye değer

Günleri senin kokundur diye

Tespih tanesi ile içime çektim

Sana giden yolları tütsüledim

Delicesine

Bir ihtimaldin

Kavuşması muamma

Bir ihtimale tutunup geldim sana

Geride kalan tüm ihtimaller yerle yeksan

Şimdi bir ihtimal var heybemde

Umudu ilmek ilmek ördüğüm

Ve gömdüğüm

Nakış nakış düşlerime

Sen varsın, vuslatın var

Gerisi kimin umurunda.

Bakmadan Geçme