Mavi Şehrin Kalemleri

VUSLAT

GÜLHAN TAŞKIN

Yokluğunun varlığı mıh gibi aklımdayken,

Nasıl nefes alsın ki göğsümde ki kuş

Oysa ne gelincik tarlalarına

Ne rüzgarlara gebeydim koynunda

Aşerdim gün boyu

Dokuz ay,

Doksan dokuz ömür sana

Karnım burnumda heveslerimde

Bir nefeslik can,

Bir avazlık çığlıktın sen sancısı eteğimde

Şimdi ise yosun yeşili gözlerine yazıyorum

Ucunu yaktığım tüm mektuplarımı

Kına kokusuna karıştırıyorum

Avuçlarına emanet ettiğim yüreğimi

Gamzelerime dolan yağmurlarda yıkadım

Yüzündeki tüm ayrılıkları

İstedim ki ey sevgili!

Çeyiz sandıklarımda kalmasın umutlarım

İğne oyalı yazmalarımda çiçekler açsın,

Naftalin kokusu sarsın senli odalarımı

Gölgenin sıcaklığına hasret

Son nefesimi alırken şu alemi cihanda

Ve düşmeden başım musalla taşına

Vuslatımda sen ol yine

Ecel siluetinde de olsa ...

YARASIN

CELALETTİN TURAN

Zulmet ayzıt!

Doymadın zülmetmeye,

Kalemimden kan damladı bu gece

Üsküdar kadar güzel çehrenle

Doymadın zulmetmeye...

Yürüdüğün her yol sana açılsın

Sen gönlümde hiç geçmeyen yarasın

Üzgünüm ayzıt!

Unuttum rahle-i tedrisattan sözlerini

Unuttum affet

Duhan basmış günlerimi.

Beykoz gibi naif nefesinle

Yetmese de sıkletin

Yerle yeksan ettin

Hal-i pür melalimi

Aşkla hemhal olmak sana yarasın

Sen gönlümde hiç geçmeyen yarasın

Hatırası kalır ayzıt!

Verdiğin selamın

Yağmurlar yağar

Kurak çöllerime

Bir selam gelir de

Umut eker pembe düşlerime

En güzel tülbent saçına bağlansın

Sen gönlümde hiç geçmeyen yarasın.

Asarsın boynuma idam fermanını

Kurarsın dar ağacını

Ağarmış saçlarına

Ayasofya kadar güzel gözlerinle

Nazar edip yıktın

Sana diktiğim tapınakları

İçtiğin her kadeh sana yarasın

Sen gönlümde hiç geçmeyen yarasın

Lütüf buyur ayzıt!

Lütfun da hoş kahrın da

Öyle yürü ki;

Benim bulunduğum sokakta

Süleymaniye gibi bir ihtişamla...

İçtiğim her kadeh sana yarasın

Sen gönlümde hiç geçmeyen yarasın...

BAT PAZARINA DÜŞTÜ DÜŞLER

DERYA GÜLTEKİN

Bat pazarına düştü düşler.

Sözüm ona;

Sevmeler, almalar, giymeler...

Yarım kalan parçalardan

Yamalı sevdalar kuşanmasına

Solgun düştü,

His yoksunlarından çiçekler...

Bat pazarına düştü güller.

Sözüm ona;

Ekmeler, dermeler, serpmeler...

Sahte öten bülbüllerden

Yalancı baharlar diyarına,

Kanatsız uçtu,

Ruh yoksunlarından sözler...

Bat pazarın düştü diller.

Sözüm ona;

Sazlar, sözler, 'Sen'ler...

Yarım kalan zamirlerden

Aşksız lügatler ülkesine,

Sessiz yazıldı

... Şiirler...

AYRILIK

GÜLVANİ – SONGÜL ALTINKAYNAK

Çare bulamadım gidişata ben

Başımın belası oldu ayrılık

Kimseye yapmazken zerre hata ben

Bilmem neden beni buldu ayrılık

Aldırmıyor gözlerimin yaşına

Böyle bir işkence düşman başına

Karışmazdım hiç kimsenin işine

Benim de kapımı çaldı ayrılık

Yaptığım işlerin olmuyor hayrı

Sanmam ki düzelsin düzenim gayri

Temelli değişti hayatın seyri

Ummazdım başıma geldi ayrılık

Birkaç güne kalmaz gelirsin sandım

Ellerim yanakta, deliye döndüm

Taşıdığım candan bıktım, usandım

Ruhuma sızılar saldı ayrılık

Gülen gözlerimin ferini çalıp

Üçleri, dörtleri rehine alıp

Kabus meleğiyle birlikte olup

Her gece uykumu böldü ayrılık

Görmüyor hlimi aşk yönetmeni

Kökünden değişti hayat düzeni

Kurtulamaz oldu artık Gülvani

Sağlığı elimden aldı ayrılık

OĞUL / MEHMEDİM

ABDULKADİR ÇAKMAK

Git oğul git istikametin peygamber ocağı.

Korkma yürü! dağlar titresin heybetinden.

Gittiğin yer Şerife Bacı'nın şefkatli kucağı.

Sende nasiplen vatan hizmetinden.

Türklük şerefin, iman senin namusun.

Vatan sensin, bayrak sen, ezan sen.

Bu vatana göz dikene doğrulsun namlun.

Hakkım helal değildir şah damarını kesmezsen.

Ali'nin pusatı Zülfikr kadar keskin olsun Kılıç'ın.

Vur küffar üstüne toprağa düşsün bedenler.

Vur, vur ki bayrağa düşman olana çoğalsın hıncın.

Vur, vur ki yolunu beklesin senden önce gidenler.

Git oğul git kutsaldır orası gururla yürü.

Durma! Durma Koş deli taylar gibi çık zirveye.

Zirveleri al bayrağa selam duran hilal gibi bürü.

Ya Allah bismillah diye diye

Rehberin kuran, liderin Ahmet olsun.

Fatih yol başçın

Fetihler baş tacın olsun.

Emanetiniz emanet sahibi Allah'a olsun.

NE KALDI

MERYEM IRKILATA.

Sular gibi akıp giden ömürde

Söylesene, elimizde ne kaldı?

Ağaçların çürük sıra demirde

Söylesene, telimizde ne kaldı?

Gözler yorgun, baş yastığa yatmıyor

Attığın taş, hedefini tutmuyor

Elindeki artık sana yetmiyor

Söylesene, dilimizde ne kaldı?

Onca varlık tek tek elden gittiler

Gençler bitik, gurbet yolu tuttular

Gitmeyenler mahsenlerde yattılar

Söylesene, yolumuzda ne kaldı?

Günahkardır,sizi orda tutanlar

Herkes açken, büyük lokma yutanlar

Sırtı sağlam, saraylarda yatanlar

Söylesene, solumuzda ne kaldı?

Tez geçecek ,elbet buda geçecek

Garibanın, ömrün delip geçecek

Yüce mevla ,adaleti seçecek

Söylesene, sonumuza ne kaldı?

Binim yokdur, şükrederim birime

Hak yolundan, ayrılamam dinime

Yanlışları, iletirim rabbime

Söylesene, salımıza ne kaldı?

16.12.2025

MUHTEREM

REYHAN YILMAZ

Sorarsan ahvalim halim perişan

Beyhude savaşır gönlüm muhterem

Yılkı atı gibi boşa yarışan

Beyhude savaşır gönlüm muhterem

*

Olmadım bahtiyar ziyan dayım ben

Öldürüp solumu kıyan dayım ben

Urbamı ateşle giyen deyim ben

Beyhude savaşır gönlüm muhterem

*

Sessiz satırlarım çığlık atıyor

Doğmuyor güneşim sensiz batıyor

Sustukça bülbülüm baykuş ötüyor

Beyhude savaşır gönlüm muhterem

*

İnleyen nameler düşer dilimde

Cansız solmuş resmin kaldı elimde

Ayrılık şarkısı çalar telimde

Beyhude savaşır gönlüm muhterem

*

Mahkumdum firari oldum kaçarım

Bu deli başıma çok dert açarım

Konmam alçaklara yüksek uçarım

Beyhude savaşır gönlüm muhterem

*

Muhabbete kırgın kara geceler

Ay yıldıza dargın mısra heceler

Ruhum benden sürgün gelmez niceler

Beyhude savaşır gönlüm muhterem

13.12.2025

Bakmadan Geçme