Mavi Şehrin Kalemleri

CN

EMİNE SAVAŞ

Buldu gönül dengeni, dengi de kendi imiş

Tüm alemi dolaşsa vardığı kendi imiş

Alem içre alemde aradığı o meçhul

Özündeki cevheri bulduğu kendi imiş

Gecelerden sabaha gözyaşını döktüğü

Aynalardaki cana sorduğu kendi imiş

Güzel ise gördüğü içindeki güzelden

Her yaranın bağrında sardığı kendi imiş

İlmek ilmek topraktan dokuduğu hikaye

Al-yi illiyyîne vardığı kendi imiş

Dilrubasi zevkinin başın tatlı bekasi

Nereye dönse yönü erdiği kendi imiş

Neftî geç şu teninden ruh mülküne yerleşsin

Acıdan ıstıraptan derdiği kendi imiş

ÇOCUK

SİBEL ORCAN

Baykuş gibi ay geceye ağmadan,

Tutsak düşünceler çoğaldı çocuk.

Fikir ovasına güneş doğmadan,

Sessizce boşluğa dağıldı çocuk.

Yolların ucunda ışık ararken,

Gölgeler uzandı sona varırken.

Kendi iç sesimiz hesap sorarken,

Susmak bize göre değildi çocuk.

Gökyüzüyle yerin kavuştuğu yer,

Alev saçlı çöle döndü her seher.

Kurutuldu bahar adlı mücevher,

Kara kıştan umut sağıldı çocuk.

Ömür dediğin şey anlık görüntü;

Fakire dert, zengine bir övüntü.

Üst üste haddini aşan üzüntü,

Vaktin kenarına yığıldı çocuk.

Kimliği belirsiz hayat yurdunda

Hüzünler yaşandı roman tadında.

Bilir misin? Nice kapı ardında

Doğmamış hayaller boğuldu çocuk.

Bu sis denizinde gayret dümenim,

Tecrübe okulum, us öğretmenim.

Kula biat etme devrinde benim,

Boynum bir tek aşka eğildi çocuk.

25.11.2025- Antalya / Manavgat

SELAM OLSUN

MUSTAFA IŞIK

Gönlün durağı neredir

Bilenlere selam olsun

Esrarı lem-aradır

Bulanlara selam olsun

Mecnun'un izinde izi

Perdeye nakıştır gizi

İnci gevherden denizi

Dalanlara selam olsun

Meylini vermez cihana

Sözünü atmaz yabana

Canını satar canana

Alanlara selam olsun

Hazanda dala özenir

Nuru yr ile bezenir

Hançer-i aşka uzanır

Ölenlere selam olsun.

AĞLARIM

HAVVA KESKİN

Penceremden odama ay doğarken her gece,

Aklıma sen gelirsin anar anar ağlarım,

Düşerken mısralara aşkımız hece,hece,

Dönüp maziye bakar yanar yanar ağlarım.

Açılır da gönlümde sırra kapanan perde,

Sen doğarsın ardından odamdaki her yerde,

Çareler düşünürken hasret denen bu derde,

Yüreğime özlemi banar banar ağlarım.

Unuttum diyorum ya eşe dosta arada,

Oysa mühürlenmişsin duruyorsun burada,

Hayaller döşüyorum ermek için murada,

Aşkımı sana düşte sunar sunar ağlarım.

Bakarım anılara kırılırken hatırım,

Duvardaki resmine derdimi anlatırım,

Sonra gönül bohçamı usulca kapatırım,

Bir semazen misali döner döner ağlarım.

İşte böyle her gece her gecede ölürüm,

Bu gönül seferinde bu mu idi ödülüm,

Ben yine sana aşık sevdalıyım be gülüm

Hüzün doğar günüme söner söner ağlarım.

AYRILIK

SONGÜL ALTINKAYNAK

Çare bulamadım gidişata ben

Başımın belası oldu ayrılık

Kimseye yapmazken zerre hata ben

Bilmem neden beni buldu ayrılık

Aldırmıyor gözlerimin yaşına

Böyle bir işkence düşman başına

Karışmazdım hiç kimsenin işine

Benim de kapımı çaldı ayrılık

Yaptığım işlerin olmuyor hayrı

Sanmam ki düzelsin düzenim gayri

Temelli değişti hayatın seyri

Ummazdım başıma geldi ayrılık

Birkaç güne kalmaz gelirsin sandım

Ellerim yanakta, deliye döndüm

Taşıdığım candan bıktım, usandım

Ruhuma sızılar saldı ayrılık

Gülen gözlerimin ferini çalıp

Üçleri, dörtleri rehine alıp

Kabus meleğiyle birlikte olup

Her gece uykumu böldü ayrılık

Görmüyor hlimi aşk yönetmeni

Kökünden değişti hayat düzeni

Kurtulamaz oldu artık Gülvani

Sağlığı elimden aldı ayrılık

GÜLVANİ

GÜNEŞİN GÖZYAŞLARI

ŞÜKRULLAH YAVUZER

‎En muhteşem saatinde akşamın

‎Aklımda gülüşünde güller açan

‎bir kadın

‎Başımda kavak yelleri

‎Ha yağdı ha yağacak

‎Kararsız bulutlar gibi gözlerim

‎Dağları aşarak gelmişim

‎Deniz görmemiş çocuğum

‎Tanımam balıkları

‎Unutulmuş bir şarkı gibiyim

‎Kim bilir kaç asırlık bu yalnızlığım

‎Dilimde söylenmemiş bir türkü

‎Boğazımda koca bir düğüm

‎Aklımda Ay gibi yüzün

‎Bu yüzdendir küçüğüm

‎Bu yüzdendir geceye düşkünlüğüm.

‎Neden yalnızsın diye sorma

‎Şairler tenhada yazar bilirsin

‎Şiirler kuytularda demlenir

‎Kızıl güller yetiştirdi ateşlerde İbrahim

‎Gençlik hızlı akan bir nehir

‎Yazıyorum ama kr etmiyor

‎Artık Ne yazı ne şiir

‎Üstüne ölü toprağı serilmiş gibi

‎Sessiz ve karanlık bu şehir...

‎Bu yıl tatsız tuzsuz sonbahar

‎Kuşlar ürkek Bulutlar kirli

‎Rüzgar sessiz Dalgalar kırgın

‎Çiçekler renksiz martılar hüzünlü

‎Bulutlar kurşun gibi ağır

‎Bahçeler yorgun Yıldızlar çekingen

‎Solgun yağmur sonrası gökkuşağı

‎Bir tarafım muhacir

‎Bir tarafım ensar

‎Üzerimde Yağmura gebe

‎Bir bulut ağırlığı

‎Bir çarşaf gibi dalgalanırken kızıl sular

‎Güneşin gözyaşları bilmem ki niye

‎Tütsü tütsü içimde anılar

‎Biraz sır, biraz özlem, biraz sabır

‎Belki bir umutla dallar yeniden çiçeklenir

‎Göğün maviliğinde türküler söylensin diye ...

23 Ekim 2025

BENİM İLE DERDİN NE İDİ FELEK

YUSUF DEĞİRMENCİ

Benim ile derdin ne idi felek

Verimli topraktım taş ettin beni

Ben yüce mevlamdan diledim dilek

Hayat minderinden tuş ettin beni

Nere gitsem takılırsın peşime

Her ne yapsam karışırsın işime

Bir püsküllü bela oldun başıma

Umut dolu idim boş ettin beni

Umuttan umuda koşmak istedim

Aşılmaz dağları aşmak istedim

Mavi semalarda uçmak istedim

Kanadı kırılmış kuş ettin beni

Nereye uzansam çektin elimi

Per perişan ettin durdun halimi

Yüklediğin yükle büktün belimi

Ağarttın saçımı kış ettin beni

21.11.2025

KÖREBE

NURULLAH ÖZDEMİR

Bir diyar ki gönlümde, karlı dağların ardı

Kuşlar göçer, göçer de, ben konar çırpınırım

Bulut yıldırım kusar, toprağı ateş sardı

Çiçek açar, açar da, ben yanar çırpınırım

Akrep ağlar, su yanar, rüzgr dizgine gelir

Zaman sabırla kavil, gam ölür kas'vet ölür

Bulanık yılkı sular, ahir arkını bulur

Herşey geçer, geçer de, ben döner çırpınırım

Can geceye müptela, gece fecire gebe

Gece çirkin gölgemi, alıp gizleyen izbe

Yırtılır zift perdeler, güneş dolar harabe

Işık saçar, saçar da, ben söner çırpınırım

Ey dağ; al da cebeli, koynunda binyıl sakla

İster isen göğsünü aldan yeşilden pakla

Bir el dikenlerini, gül desenli orakla

Birgün biçer, biçer de, ben kınar çırpınırım

Narmnî'yim hüner mi, ayna satmak köre be

Dile akıl dağurtsun, sana akıl kör ebe

Mezaristan sobeler, biter fani körebe

Ruhum uçar, uçar da, ben iner çırpınırım

8 Temmuz 2024

Bakmadan Geçme