Mavi Şehrin Kalemleri
BAYRAMDIR BUGÜN
ERTUĞRUL AKBAL
(ÇİLEKEŞ OZAN)
Vatanım bayrağım vazgeçilmezim
Milletim Devletim bağımsızlığım
Toprağım ekmeğim vazgeçilmezim
Cumhuriyet günüm bayramdır bugün
*
Ta Çanakkale'den atıldı temel
Güneş oldu doğdu Mustafa Kemal
Karanlık gecede parlak bir Ceml
Yenilmedi Ordum bayramdır bugün
*
Doğuda Ermeni kol gezdi durdu
Batıda Yunanlar ordular kurdu
İngiliz Fransız işgalci ordu
Vatan toprağında bayramdır bugün
*
Ana baba bacı çocuk vuruldu
Evler yurtlar köyler yele savruldu
Düşman ortamızda yerini buldu
Şehitler yurdunda bayramdır bugün
*
Olmazdı dur demek gerekti buna
Yürek dayanmadı çirkin oyuna
Koca yiğit çıktı Vatan yoluna
Atadan armağan bayramdır bugün
*
Afyon Dumlupınar bastılar dize
Düşmanı alt etti döktü denize
Kalanları koydu derin dehlize
Hürriyeti sundu bayramdır bugün
*
Doğuyu Batıyı Anadoluyu
Düşmandan kurtardı şanlı orduyu
Aktı Ülkemizde barışın suyu
Huzurlu yat Halkım bayramdır bugün
*
Kemal Atatürk'üm biz minnettarız
Mehmetcikle birlik bizler hep varız
Bu Cumhuriyet'e sevdalı yrız
Yirmi dokuz Ekim bayramdır bugün
*
Cumhuriyet günüm kutlu'dur bugün
Bayraklar asılsın olsun hep düğün
Haydi Milletim sen bayramla öğün
Ay yıldızla dolsun bayramdır bugün.
SEVDA DEDİĞİN
HİKMET DURKUT
Ne baharı belli ne kışı belli
Esince soldurur sevda dediğin
Girince çıkmaz ki kalır temelli
Hüzünle doldurur sevda dediğin
Ne huzur buldurur ne neşe saçar
Söndürür umudu bırakır naçar
Düşlerin bölünür uykular kaçar
Belayı buldurur sevda dediğin
Dillerin bağlanır lal olur susar
Deli poyraz gibi başında eser
Tıkanır boğazın nefesin keser
Vurunca öldürür sevda dediğin
Uykular bölünür biter düşlerin
Sıktıkça dökülür bütün dişlerin
Yağmurlara inat akar yaşların
Ne zaman güldürür sevda dediğin
Alanı olmaz ki bulupta satam
Bunca yıl ömrümü eyledi matem
Ağaran saçını hep tutam tutam
Dibinden yoldurur sevda dediğin
Hayraniyi böyle soldurdu erken
Ömrünü tüketir geçip giderken
Artık sevda benden ıradı derken
Ummana daldırır sevda dediğin
H A Y R A N İ
KASIM…
HALE AŞKIN
Adını andığında bile serinlik çöker havaya.
Rüzgr, dallardan son yaprakları savurur; şehirlerin üstüne hüzün iner usulca.
Ama biz biliriz ki, Kasım, soğuk bir ay değildir.
Çünkü içinde 'Aşk vardır.'
Ve o aşkın adı, 'Atatürk'tür.'
Her yıl aynı vakitte, takvimlerin kalbine dokunan bir sessizlik yayılır yurdun dört yanına.
Saat 09.05 olur…
Bir millet, nefesini tutar.
O anda ne rüzgr eser, ne kuş uçar;
yalnızca yüreklerin içinde bir ses yankılanır:
'Ey sonsuzluk, bekle biraz… Biz Ata'mızı anıyoruz.'
Kasım, bir takvim yaprağı değil;
bir 'yürek zamanı' dır aslında.
Varlığıyla ufku aydınlatan bir insanın ardından, milyonların hl ışığa yöneldiği bir mevsimdir.
O ışık, bir milletin alın terinden, bir liderin kalbinden doğmuştur.
Adı Mustafa Keml'dir.
Ve o, bir ulusun yeniden doğuşudur.
Kasım'ın soğuğu, onun sıcak inancıyla ısınır.
Her 10 Kasım sabahı, çocukların gözlerinde yeniden filizlenir Cumhuriyet.
Her bayrak dalgalanışında, her kalp 'ATATÜRK' der sessizce.
Biz biliriz:
Atatürk, bir tarihten ibaret değildir.
O, bu toprağın 'şuurudur.'
Bu milletin 'vicdanıdır.'
Her Kasım sabahında yeniden doğan 'sonsuz aşktır.'
Ve bu yüzden,
Kasım ne kadar soğuk olursa olsun,
bizim yüreğimizde hep aynı cümle yankılanır:
'Soğuk mevsimin soğuk ayıdır Kasım,
ama adı hep Aşk'la anılır.
Çünkü o Aşk, ATATÜRK'tür.'
GİDERİM...
YÜKSEL GAZİOĞLU
Ne ardıma bakarım, ne ses ederim.
Toplarım aklımı, ruhumu,
Düşer önüme suskun bir yol.
Sormadılar zati,
Ne gelirken,ne giderken...
Ne pişmanlık kalır içimde,
Ne de sitem.
Hayat bu
Herkesi sürükler;
Dalını, budağını, kökten sökerek.
Ne iz bırakır, ne gölge;
Yutar her şeyi
Adı üstünde
Karnı dar,
Dibi delik dünya.
Sandığımda ne varsa,
Savurdum yele;
Birkaç gül yaprağı,
Yarım kalmış iki cümle,
Ve birikmiş bir sessizlik...
Kırmızı ipek şalımı,
Atlas abamı,
En sevdiğim stilettolarımı
Usulca dayarım eşiğe.
Antika kuşlarım kalır
Paslı kanatlarında hayaller.
Bir düş uçurur belki kalana
Bir renk, bir iz bırakır ardına.
Tablolarım ilham olur,
Dokunur belki bir kalbe
Uzaklardan.
Şiir olur, dua olur,
Sessizce, akar yüreğine.
Bir sıcak rüzgr eser ardımdan;
Ne adım kalır, ne nişanem.
Hani vardı ya... Derler bahsederken
Adım sanım çoktan silinmiş.
Bir hüzün iner sessizce;
Rüzgr susar,
Tuvalimdeki tüm renkler solar.
Köşeye sıkışmış bir imza
Kalır geriye
Kanatları kırılmış kuş gibi...
Giderim...
Ne hesabım kalır,
Ne alacağım.
Bir kızıl akşam serilir üzerime,
Rüzgrın soğuk elleri
Dokunur usulca kirpiklerime.
Ve bil ki,
Bu gidiş gidiş değil
Ben sadece dönerim
Geldiğim yere.
Bir an durur, bakarım
Takılır kalır gözüm gözüne.
İki gözüm, can parem,
Düşmesin damla yaşın
Ben en çok sizi sevdim
Bu lemde.
S E N
İLHAMİ BULUT
Mini bir gülüşünle bir anda her şey aşk oluyor
Karmaşık sisteminle beni sen mest ediyorsun
Gümüş sesin keman gibi kalbimi tir tir titretiyor
Bazen de bana Çin'den daha uzak oluyorsun
Geceler duvar gibi gel geçelim aşk lemine
Saçların bir aşk makbuzu gibi elimde kalsın
Temasa geçer gözler diriltir ölmüş alevleri
Ölümsüzlüğün ölçüsü bir busede yer alsın
Kurşuni bir kıvılcım çakar gözlerin bir anda
Davul gibi gümlemeye başlar bendeki yürek
Bir anda bir top ateş olarak dönerim sana
Hoş bir koku yayılır narin teninde yüzerek
Haritadan silinmiş bilinmez bir yerdesin sanki
İlla davet mi gerek sana her gün her lahza
İnceden bir sızı sarar el sürmediğin bedenimi
Sen cellt olurken ben kurban oluyorum aşka
Bu aşkın ne mevsimi ne de modası geçer
Sonbahar göğü gibi büzülünce mimiklerin
Aşk denizinde dalga dalga bir hüzün eser
Saçların sanarak boşlukta dönüyor ellerim
Yürüsün ayakların bulsun bendeki yerini
Sazdan örülmüş rüzgrlı bir kulübe yaparız
Zaman sarıp döne döne götürmedan bizi
Aşkımıza sığınmazsak odun gibi yanarız
Şiir oluyorsun birden gözlerin şiir devrimi
Yayılan bakışlarında kalbim uçuyor bazen
Aşk devrimcisiyim ben yükselteceğim sesimi
Salvet halde iltica edeceğim muhtemelen
Senin dilin ucundadır benim kalbimin bayramı
Bir işmarınla şarkılardaki uzak diyarlara giderim
Raflardan indiririm Leyla-Mecnun efsanelerini
Heybemi sevda doldurur yavaş yavaş dönerim
Vedalarla dolu uzun hıçkırık halinde bu hayat
Gel mahmuzla umudu hırçın bir kıvılcım alsın
Kalplerimiz aşk meşalesi gibi yansın ila nihayet
'Sessiz gemi' ardında köpük köpük anılar kalsın
Aşk Tanrı teklifi gülüm Tanrı'ya kin güdülür mü
Sisli kum çölünde istek içinde kalbim sızlarken
Gel sessizce çekelim altın işlemeli aşk perdelerini
Başşehri kalp şeklinde olan sıcak bir ülkemsin sen ..
ÖMÜR DENEN BİR YAPRAK
TARIK TORUN
Dökülür birer birer ömür denen bir yaprak
İster hür ister köle akıbet kara toprak
Hazan çöker bağrına ey vah! Desen ne yazar
Dev misali bekleyen ağzını açmış mezar
Daha dün bir çocuktun annenin kucağında
Hay ve huy ile geçtin sabırlar ocağından
O gül benzin sararıp dökülüp kuruyarak
Şimdi kasıma döndü ömür denen bir yaprak
Şu kısacık ömründe ne kış ne bahar gördün
O Kör nefsin uğruna hangi defterler dürdün
Hala anlamadın mı kelebek ömrü kısa
Her günün bir telaşla keder üzüntü tasa
Hep yarını düşündün günlerin heba ettin
Geride ne bırakıp neleri alıp gittin
Mevsimlerin tükendi boş zamana bakarak
Döküldü birer birer ömür denen bir yaprak
Hep mutluluk arayıp kaybolan serap gibi
Üzüntü çöllerinde yıkılıp harap gibi
Dünyaya sarılarak bulutlarla yarıştın
Bir kalıpta durmayıp rüzgarlara karıştın
Ne bağa ne de dağa yetinmedin sığmadın
Çileler kervanına belki yazılır adın
Bir su misali zaman sonsuzluğa akarak
Sarardı birer birer ömür denen bir yaprak
Gel ey divane gönül! Oturup düşününelim
İyilikle yaşamı emreder aklıselim
Yaptığın her eylemin seni geride anar
İnsanoğlu öyle ki ölmeyecekmiş sanır
Artık geriye dönmez her geçen bir saniye
Elbet ölümü tatmak nasiptir her faniye
Heyhat! Geriye gelmez o günleri aramak
Tükendi birer birer ömür denen bir yaprak
BENİ BÖYLE ÇARESİZ BIRAKIP GİDEMEZSİN
HAVVA KESKİN
Her gece mutluluğu koydum gönül testine.
Saklama seviyorsun yar inkar edemezsin,
Sen kara bulutları dizdin başım üstüne.
Beni böyle çaresiz bırakıp gidemezsin.
Varlığın bahar bana yokluğunda kara kış,
Gamzeli gülüşlerin gözlerindeki bakış.
Yazılmışsın alnıma bir tanem nakış-nakış.
Beni böyle çaresiz bırakıp gidemezsin.
Varlığınla yokluğun arası yazı tura
Diyorum ya sensizlik benziyor kızıl kora,
Aklım deli divane yüreğim alabora
Beni böyle çaresiz bırakıp gidemezsin.
Felek dize getirdi bizi böyle oyunla,
Yunmadık gönlümüzü sevdanın can suyunla,
Göçmen kuşları gibi öyle bükük boyunla,
Beni böyle çaresiz bırakıp gidemezsin.
Ver bana benim olsun suçunda günahında,
Lütuf sayılır zaten dilinde ki ahında,
Hasrete secde durmuş dertlerin dergahında,
Beni böyle çaresiz bırakıp gidemezsin.
Bir seher poyrazında gürleyip de eserek,
Selamını zamansız yüreğimden keserek
Olmayacak şeylerden manasızca küserek
Beni böyle çaresiz bırakıp gidemezsin.
13.08.2021 İZMİR
NEYE YARARKİ
NURAN ÖLMEZ
İsyankar etmiyor deli gönlüme
Kader diye derler sundu öneme
Bundan gayrı gülmek benim neyime
ben senle olmasam neye yararki
Yalvardım tanrıya seni vermedi
Sensiz bu dünyada yüzüm gülmedi
Zalim olmuş yarim halden bilmedi
Sen bana gelmesen neye yararki
Neye yarar ki neye yararki
Sen olmasan hayat neye yararki
Neye yarar ki neye yararki
Sensiz bu dünya neye yararki
Duysun el alemde ben seviyorum
Sen olmasan dünya batsın diyorum
Sana kavuşmayı çok istiyorum
Yanımda kalmasan neye yararki
Sen olmasan hayat zındandır bana
Yollarım çıkıyor hep senden yana
Hasret oku değdi işledi cana
Ben seni görmesem neye yararki
Nuranım artık ben yare gidemem
Ayrılığın yükü ağır çekemem
Lal olmuş dillerim sana diyemem
Uğrunda ölmesem neye yararki
SÖZ YAZARI