Mavi Şehrin Kalemleri
HİÇ SÖYLENMEMİŞ SÖZLERLE
YÜKSEL GAZİOĞLU
Hiç söylenmemiş sözlerle
Sevmeliyim seni
Meçhul yollarda aramalıyım,
Ne kelimelerde, ne suretlerde.
Kalbimin kıyısında yankılanan bir esma gibi,
Sükûtumla varmalıyım vuslatına;
İlmek ilmek, nefes nefese.
Sevmeliyim,
Sevgiyi anlatmalıyım sana,
Yüreğime düşen o ateşi,
Sözlerin bittiği yerde
Kalbim nasıl susarsa
İşte öyle.
Susarak,
Bir bakışa gizlenerek;
Rüzgrın avuçlarıma bıraktığı inşirahla
Süzülmeliyim huzuruna
Sessizce,
Bir dua gibi.
Bohçamda biriktirdiğim sözler
Sükûtun içine sindi.
Bazı sevgiler vardır ki
Yalnız susarken zikredilir,
Yr bilir, kul susar.
Ellerim yanıma düşmeden susmalı zaman.
İçimde bir telaş ,
Üç nefeslik ömrün son deminde.
Yine gün akşama erer,
Ben, bende seni ararken.
Yanar içim,
Hem külüm, hem ateşim.
Ne kadar anlatsam eksik kalır,
Ne kadar sussam
o kadar çoğalırım.
Kalbimin derininde bir zikir çekilir,
Her nefeste:
Yr... Yr...
Bir 'Ol' deyişini bekler.
Hiçbir söze sığmayan bir sevgiyle
Sevmeliyim seni
Işık gibi,
Dua gibi,
Hu...
GÖRMEZ
EMİNE SAVAŞ
Nazarım ulaşmıyor, ömrümün kıyısına Rüzgrın savurduğu, yapraklar düzü görmez
Kayboldukça güneşin, gönle ışık hüzmesi Karanlıkta gözlerim, tek bir dost yüzü görmez
Yüreğinin mahşeri, nalsız atlara teslim
Ilık meltem esse de, baharı güzü görmez
İsmi ile müsemma, dönüşü olmayan yol Kaderin yumağında, felh gündüzü görmez
Satır satır bir kitap, okuyacak can arar
Kirle bulanmış aklım, o kadim cüzü görmez
Elinin uzandığı, daldan bihaber nefsim
İzanı tutulur da, ünlü ünsüzü görmez
Bahtının kaleminde, diyarları tara sen
Maziyi bulandıran, nankör huysuzu görmez
Soyu soyumdan gelen, öze kurban olduğum
Burnunun dibindeki, hain soysuzu görmez
Her sonun ortasında, sona hasret duyar da
Ruhunun aradığı, mutlak sonsuzu görmez
Eğilir can bulduğu, her kapının önünde
Sırların ardındaki, doksan dokuzu görmez
GECEYE
SONGÜL AKYILDIZ
Ey gece..!
Sar beni sarmala beni
Olmadı karala beni
Bir düzine kederleyim
Sorunlu bir eğrideyim
Uçuk kaçık vaziyetim
Sorgusuz yargıla beni..
Ey gece..!
Düşünceler arasında
Yazı tura parasında
Sayki sarhoş masasında
Acımtrak bir kafada
Na hoşum belki arada
Demlenmişim ayılt beni..
Ey gece..!
Bilmem hangi saatteyim
Dünde mi bugünde miyim ?
Çöplük çöplük uçtu beden
Kuru ekmek, bayat simit
Yetim çocuk sırasında
Besbeterim ben aslında
Karga boku arasında
Karmadan ayıkla beni..
Ey gece..!
Halimi vaktimi sorma boş yere
İpini koparan kaçtı sessizce
Kimler kuyu kazmış bilmem kimlere
Kimler resti çekmiş bilmem kimlere
Çirkef bir rüyanın orta yerinde
Uyandır beni ,sevindir beni..
KASIM
İZZET IRMAK
Hüzünlü gökyüzünün altında yavaş yavaş yürürken, toprağın kokusunda ve sarı yaprakların düşüşünde bir hüzün duyar insan. Ne tam sonbahardır artık ne de kış. Bir geçiş mevsimi değil yalnızca; bir iç hesaplaşmanın adıdır Kasım.
Her şey biraz yarımdır bu ayda. Ne güneş tam ısınır ne rüzgr doğru düzgün konuşur, ne denizler usulca kıyıya vurur. Sonra fark ederiz ki doğa değil sadece solan; kendi içindeki renkler de yavaş yavaş silinmektedir insanın.
Kasım aynı zamanda yavaşlama ayıdır sanki. Nabız daha sakin atar, anlam derinleşir, düşünceler yalnızlaşır ve hatta susar bazen. Bir fincan çayın buğusunda, bir yağmur damlasının cama vuruşunda, geçmişle gelecek arasında ince bir çizgide yürür insan. Bir yanda anılar, diğer yanda kabullenişler...
Kasım, bir aynadır aslında. İçinde ne varsa, yüzüne vurur insanın. Özlemler, pişmanlıklar, yarım kalmış cümleler... Hepsi birer yaprak gibi düşer insanın yüreğine. Ve sen, o sarı yaprakların arasında kaybolurken, kendine sorarsın, ben kimim, diye.
Kasım acımasız değildir. Sadece gerçeği hatırlatır.
Bazen kaybetmenin de bir tür sevgi olduğunu, sevilmemenin de sevilmek kadar eğitici olduğunu, yalnızlığın da insanı büyüttüğünü fısıldar bu ayda rüzgr. Sonra her şeyin bir zamanı vardır: Sevmenin, susmanın, vedalaşmanın…
Ve belki de bu yüzden, Kasım'ın hüznü güzeldir. Çünkü o hüzün, insana kendini yeniden tanıtır. Bir pencere kenarında yağmuru dinlerken, kalbinde bir sızıyla birlikte hafif bir huzur da doğar.
Bazen bitişler, en sessiz haliyle başlar. Ve en derin sessizlikte bile bir umut saklıdır.
BU GECE
RABİA BARIŞ
Sabahı olmayan gecelerdeyim.
Sel oldu gözyaşım, taştı bu gece.
Şiire sığmayan hecelerdeyim.
Kalemim konuştu, coştu bu gece.
Sevgiye güz düştü dudaklarımda,
Sevgi gülü soldu yanaklarımda,
Bu şehrin karanlık sokaklarında,
Mehtabı dolaştım loştu bu gece.
Bir alev yükseldi isli lambadan,
Azrail can ister dostu bulmadan,
Yetiş imdadıma vakit dolmadan,
Yıldızım avcuma düştü bu gece.
Hep aynı terennüm her seferinde,
Resmini aradım yoktu yerinde,
Acep gelir misin günün birinde?
Kapandı yollarım kıştı bu gece.
Aşkı ödünç aldım bir şakayıktan,
Yanına varamam çıkmaz sokaktan,
Gülü sakınırken daldan, budaktan,
Bülbülün nağmesi hoştu bu gece.
Ay oldu, yıl oldu bitmedi hasret,
Sinemde ıstırap, ruhumda kasvet,
Yaralı gönlüme bir kez nazar et,
Yüreğim sevdaya koştu bu gece.
Tutun ellerime sevda çiçeğim.
Gönül sarayına gül dikeceğim.
Cana can katarken balım peteğim,
Mevsimler içimde kıştı bu gece.
Elem ırmağında çağlayıp aktım,
Dönmeyen ufukta yoluna baktım,
Her gün şu kütüğe bir çivi çaktım,
Acılar boyumu aştı bu gece.
Yine hüzündeyim, yine buhranda,
Kendimle baş başa izbe bir handa,
Ömrüm yargılandı yüce divanda,
Saatim, saniyem boştu bu gece.
Rabia BARIŞ
RUBAİ
Şöyle bir bak çevrene neler neler var dostum,
Aklı başında olmak inan dünyalar değer.
Bana cazip gelmedi dünya yazılı postum,
İnsan yerden doymakta yer insanı yer meğer.
ÖMÜR MURABBASI
İSMET BOZKURT (DİLSİZ KALEM)
Ekip biçtim gül fidanı bitirdim
Geçti ömrüm bir gün olsun gülmedim
Çok yoruldum benliğimi yitirdim
Yaşadım mı ölü müyüm bilmedim.
Kıskanırdı huyumuzu melekler
Çıkmadı hiç karşımıza dölekler
Vurdu geçti dost sandığım kelekler
Yıllar yılı bir vefalı bulmadım.
Sevdiklerim el yerine koymadım
Taşladılar hep arkamdan duymadım
Çok sınandım kör şeytana uymadım
Her cefaya katlandım ben yılmadım.
Umut ettim Eylül ile Ekim'e
Arzuhalım yazıp verdim hkim'e
Haval etti bir celsede hekim'e
Çare bulup muradımı almadım.
Değer verdik kıymet bilmez soysuza
Ker'den al ahlaksıza huysuza
İlim bilmez iman-ı yok hay'sıza
Sabır ettim riyaya gark olmadım.
Biat etmem ben hünkara nazıra
Aslı bozuk cübbesi yok vezire
Suç sayıldı çıkarıldık huzura
Hak'tan gayrı eğri yola gelmedim.
GÖRÜMCE
KEVSER DOSTAGÜLER(TAŞRALI)..
Bal damlar ağzından dilinde ki tat
Yedi ceddin sorar benim görümce
Samimi görünür içinde fesat
Yalcancıktan sarar benim görümce
Eli işte gözü komşuyu gözler
Hafiye gibidir herkesi izler
Doğru kelam bilmez afaki sözler
Kendine denk arar benim görümce
Ah bir bilseniz neler neler yaptı
Yüzüne dedim yaptığın ayıptı
Anlamaz ki onda haya kayıptı
Başa çorap örer benim görümce
Huylu huyundan vazgeçmiyor keza
Ne yapsa ne etse mazeret kaza
Düşmana gelmesin böylesi eza
Davul gibi gerer benim görümce
Saldım ipini artık duymuyorum
Yaptıklarını bir bir saymıyorum
Çarptım kapıyı eve koymuyorum
Sabır taşım kırar benim görümce
Üç aydır gelmiyor oh ne rahatım
O günden sonradır benim milatım
Huzura kavuştu yuvam hayatım
Kederlenip durur benim görümce
SEN YANIMDA OLMADIĞINDA
ÖZCAN KIYICI
Sen yanımda olmadığında her yer uzak oluyor bana.
Her yer imknsız…
Gidecek hiçbir yerim yok.
Ne beklediğim bir sabah, ne de heyecan duyduğum bir akşam…
Her şey öylesine cansız ki,
Günlerin hiçbir anlamı yok.
.
Sen yanımda olmadığında dinlediğim şarkılar da huzur vermiyor artık,
Seni hatırlattığını söylediğim o şiirler de…
Özlem en karanlık yüzüyle çıkıyor karşıma.
Acımasızca yapışıyor yakama hasret.
Bir anda nefessiz bırakıyor beni.
Üstelik sesimi bile çıkaramıyorum.
O anlarda öylesine değersiz hissediyorum ki kendimi.
Etrafımdaki tüm güzelliklerden bile habersiz…
.
Sen yanımda olmadığında,
Puslu bir havada pusulasını kaybetmiş bir denizci gibi hissediyorum kendimi.
Önüme ne zaman ne çıkacağını bilmeden yaşıyorum sadece.
Tabii buna yaşamak denirse…
Yokluğunda uykularım bile özlem kokulu…
Tek korkum ise kokunu unutmak…
.
Sen yanımda olmadığında içimde kocaman bir boşluk oluşuyor.
Hem de sol yanımda, göğüs kafesimin hemen altında...
Sanki zifiri bir karanlıkta kayboluyorum.
Bir anda soğuk bir ürperti ki dayanılır gibi değil.
O an gücümün tükendiğini hissediyorum.
Sanki bir başka dünyadayım.
Bir yoklukta…
.
Sen yanımda olmadığında uçamıyorum.
Kanatlarım kendi ağırlığımı bile taşıyamıyor.
Ben sensiz nasıl yaşayacağımı bile bilemiyorum.
Sen sabrımdın benim.
Güvenimdin.
Sevgimin kaynağıydın sen.
Bu hayattaki tüm güzellikler bile senin yüzündendi.
Sen yanımdayken öyle güçlüydüm ki,
Ölümü bile uzak tutuyordum kendimden…