İşkur Çalışanlarının Eylemi Devam Ediyor
İş-Kur İl Müdürlüğü bünyesinde 2011 depreminde toplum yararı adı altında çalıştırılan ve geçen hafta işlerine son verilen 7 bin 286 işçinin başlattığı oturma eylemi devam ediyor.
İlhan Siyahtaş
13 Haziran günü işlerine son verilen 7 bin 286 İş-Kur çalışanının Toplum Yararına Çalışma Derneği (TYÇD) üyeleriyle birlikte Feqiye Teyran Parkı'ndaki başlattıkları oturma eylemi 5. gününe girdi. İşe alınmaları için Ankara'daki bürokratlar ile görüşmelerin devam ettiğini belirten Toplum Yararına Çalışma Derneği Başkanı Ethem Altın “ Tek davamız ve tek mücadelemiz var oda ekmek davası mücadelesidir” dedi.
Vali Aydın Nezih Doğan'a sorunu anlattıklarını ifade eden Maşallah Türkan isimli İş-Kur çalışanı, “Biz deprem sonrası İş-Kur bünyesinde devlet kurumlarında işe alındık. Bizleri başka illerde İş-Kur bünyesinde çalışan insanlarla kıyaslıyorlar. Ama biz deprem görmüş insanlarız. Mağduriyetimizin giderilmesi için herhangi bir yetkili bizimle ilgilenmiyor. Bizleri kaale almıyorlar. Valiyle görüştük. Vali beyin bir şey yapamayacağını, herhangi bir hakkımızın olmadığını söyledi. Valiye bu memlekette işimizin olmadığını söyledik. Vali ise bize Türkiye'nin 81 ili var. Batıya gidin, gurbete gidin dedi. 7 bin 286 kişi ekmeği elinden alınmış mağdur bir durumdayız. Bizim çalıştığımız kurumlarda, birimlerde bizlere ihtiyaç var. Bizimde o işe ihtiyacımız var. Biz Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşlarıyız. Evimize ekmek götüremiyoruz. Herkesin 4-5 tane çocuğu var. Çok zor durumdayız. Devlet büyüklerinin bize çare bulması gerekiyor. Mağdur bir insan pimi çekilmiş bir bomba gibidir. Biz sorunumuzu yetkililere söyledik ama bizi dikkate almadılar. Mağdur bir kitleyiz, bize mutlaka çare bulunmalıdır. Çoluk çocuğumuz bizden ekmek bekliyor. Ramazan ayı geldi, soframıza bir tane iftar ekmeği koyacak durumumuz yok. Yiyecek bir yemeğimiz yok. Bu soruna çare bulunmasını bekliyoruz” dedi.
Davalarının ekmek davası olduğunu belirten TYÇD Başkanı Ethem Altın da, “ Üç seneden beri yaklaşık 75 bin insanı dolaylı olarak ilgilendiren bir sorundur bu. Üç seneden beri çeşitli yetkili mercilere başvurduk. Başbakanımıza, bakanlarımıza, milletvekillerimize gitmemize, 112 tane dilekçe şuana kadar vermemize rağmen, bu insanların ne kadar mağdur olduklarını, ne kadar ıstırap çektiklerini anlatmamıza rağmen maalesef her seferinde bizi oyaladılar, her seferinde bize farklı şeyler söylediler. Bizi oyalaya, oyalaya bu tarihe kadar getirdiler. Van gibi Dünya tarihinde deprem yaşamış bir il, bir ülke bu güne kadar 350 bin insan göç etmiş bir yer bulunmamıştır. Göç eden bu insanların çoğu dönmedi. Ona rağmen bu depremzede kardeşlerimiz Van'ı terk etmediler, gece sabahlara kadar nöbet tuttular, sabahtan akşama kadar da depremzede kardeşlerimize gıda yardımı, çadır, bütün ihtiyaçlarını karşılamak adına gayret gösterdiler. En son 13 Haziran 2014 tarihinde bir daha işe alınmamak üzere 7 bin 286 kardeşimizi işten çıkardılar, kapı dışarı ettiler. Yani seçim bitti iş de bitti anlamına gelmektedir. Biz demokratik haklarımızı en iyi şekilde 3 senedir sürdürüyoruz. Yasa dışı eylem bu güne kadar yapmadık. Ama bu saatten sonra eylemimizin 5. Günündeyiz herhangi bir yetkili bize dönmüş değildir. Ne bir bakan ne bir milletvekili, ne bir bürokrat aramış değil. İnsanlık dramı, bu kadar insanı ilgilendiren, insan hayatı söz konusu olan bu olayda sessiz kalmalarını kınıyoruz. Bu insanlar ve aileleri bu saatten sonra nereye gidecek, önümüzdeki hafta Ramazan ayına giriyoruz. Burada ben adaleti sağlayacağım, ben insan haklarından sorumluyum, ben bütün insanlara eşit şekilde muamele edeceğim diyen yetkili, siyasi, bakan, neredeler neden sesimizi duymuyorlar. Van'da şuan bir insanlık dramı yaşanıyor. Belki Doğu'da olduğumuz için sesimiz size gelmiyor milletvekillerimiz size bu sorunu aktarmıyor. Biz eylemimizin çıtasını yükseltiyoruz. Bundan sonra ki süreçte açlık grevi ve ölüm orucuna devam edeceğiz” dedi.