En büyük düşman endişe
Her zaman bir şeyler isteriz. Doymak bilmeyen isteklerimizin gerçekleşmesi için hayat boyu uğraşıp duruyoruz. Bu İsteklerimizin, hayallerimizin en büyük düşmanı ise içimizde yarattığımız şüphe ve endişelerdir. Bu iki duyguyu hissetmekten hoşlanmayız. Bu duygular içimize girer girmez kana karışan zehir gibi yayılır tüm beynimize. Bir anda tüm istekler körelir. Hevesler tükenir. Korku en büyük düşmandır. Endişe ve şüphe korkuları gün yüzüne çıkarır. En çok korktuğumuz bu duyguların başını ölüm alır. Ölüm bir yok oluş gibi gelir insana. Her şeyden vaz geçmektir. Hayatın boyunca uğraşların, emeklerin bir anda silinmesi gibi. Ölüm korkusunu aşanlar hasta olma korkusu yaşamaya başlar. Hastalık korkusunun sonu yine ölüme ulaşır. Bir kısım insan da vardır ki ne sağlık ne ölüm tek endişesi mal, mülk ve para kaybının olmasına yönelik korkular yaşar. Kimi çocuğu için, kimi sevgilisi için, kimi ailesi için…. Bir şekilde yaşar bu duyguları. Korku, endişe ve şüphe…
Korkular iç güdesel bir duygudur. Bazen gerçekte olmayan şeylerden, hatta kendi kendimize ürettiğimiz düşüncelerden bile korkarız. Çocukluk yıllarımızda öğretildi bize korkmayı. Sevgiden önce korkularla büyütüldük. Ayıbın, günahın yanında bir de korku verildi bizlere. Oysa korkulardan kurtulmak, cesur olmak çok zor bir uğraş. Neyden korkuyorsak odağımız ordadır ve bilinçaltı odaklandığınız şeyi gerçekleştirmek için çalışır. Bu yüzden hep korktuklarımız başımıza gelir. Duygularımızı yönetmek aslında bizim elimizde. Şüphe, kaygı ve endişe ile yaşamak çok zordur. Güzel düşünen insanlar sorunları daha kolay çözerler. Güzel baktığınız zaman güzeli görebilirsiniz. Ancak güzel ve sevgi dolu düşüncelerle hayatımızı güzel yapabiliriz. İnsan en çok karamsar ve yalnız olduğunda endişeye düşer. Bir müzik, bir doğa gezintisi ya da bir sanatsal etkinliklerde bulunduğunuzda endişe, şüphe ya da korku yaşamazsınız. Bu üç zehirli düşünceleri hafızadan silip hayata daha güzel başlamaya ne dersiniz.
Korkularınızı geride bırakın…
Tek endişeniz mutluluk olsun…
Şüpheleriniz sevgi ile dolsun…
Sevgi ile ilerleyin… vanhaber,haberlervan,bedia barak,köşe yazıları
Korkular iç güdesel bir duygudur. Bazen gerçekte olmayan şeylerden, hatta kendi kendimize ürettiğimiz düşüncelerden bile korkarız. Çocukluk yıllarımızda öğretildi bize korkmayı. Sevgiden önce korkularla büyütüldük. Ayıbın, günahın yanında bir de korku verildi bizlere. Oysa korkulardan kurtulmak, cesur olmak çok zor bir uğraş. Neyden korkuyorsak odağımız ordadır ve bilinçaltı odaklandığınız şeyi gerçekleştirmek için çalışır. Bu yüzden hep korktuklarımız başımıza gelir. Duygularımızı yönetmek aslında bizim elimizde. Şüphe, kaygı ve endişe ile yaşamak çok zordur. Güzel düşünen insanlar sorunları daha kolay çözerler. Güzel baktığınız zaman güzeli görebilirsiniz. Ancak güzel ve sevgi dolu düşüncelerle hayatımızı güzel yapabiliriz. İnsan en çok karamsar ve yalnız olduğunda endişeye düşer. Bir müzik, bir doğa gezintisi ya da bir sanatsal etkinliklerde bulunduğunuzda endişe, şüphe ya da korku yaşamazsınız. Bu üç zehirli düşünceleri hafızadan silip hayata daha güzel başlamaya ne dersiniz.
Korkularınızı geride bırakın…
Tek endişeniz mutluluk olsun…
Şüpheleriniz sevgi ile dolsun…
Sevgi ile ilerleyin… vanhaber,haberlervan,bedia barak,köşe yazıları