CHP Genel Başkanı Özgür Özel: Van sorunlarla boğuşan bir il

'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitingleri kapsamında Vanlılarla buluşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 'Doğunun incisi, güneşin başkenti Van her alanda ihmal edilmiş, sorunlarla boğuşan bir ildir. Eğitimde, sağlıkta ülke ortalamasının tamamen gerisinde, en kötü yerlerde. Kişi başına milli gelir sıralamasında Van son beşin içinde. Bakın, Türkiye'de kişi başına milli gelir düşük, fakiriz ama Türkiye ortalaması üç, Van'ınki bir. Türkiye'nin ortalamasının üçte biri. İradesine saygı duyulmayan bu kentte maalesef yoksulluk da, işsizlik de Türkiye'nin bile çok çok üzerinde. Van'a verdikleri hiçbir sözü tutmadılar' ifadelerini kullandı.

Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun serbest bırakılması ve erken seçim talebiyle başlatılan 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitinglerinin beşincisi Van'da yapıldı. Tutuklu CHP Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'nun mesajını CHP İl Başkanı Seracettin Bedirhanoğlu, Prof. Dr. Ahmet Özer'in mesajını ise kızı avukat Seraf Özer okudu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel konuşurken, CHP Van İl Kadın Kolları Başkanı Beyhan Aslan'ın tansiyonu düştü. Ayakta durmakta zorlanan Aslan'ı bir vatandaş fark etti. Özel, ardından duruma hemen müdahale etti.

'BÜTÜN OYUNLARI BOZULACAK'

Kent Meydanında Vanlılara hitap eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 'Güneşin başkenti Van'dayız. Bugün saklanan feryatları, gizlenen umutları taşın altından çıkarmaya, bugün bu meydanda bir miting yapmaya değil, barışın ve adaletin sesini duyurmaya, barışın ve adaletin umudunu haykırmaya, bu meydanda baskılara, zulme, kayyuma, halkın iradesini tanımayanlara, darbecilere, cuntacılara karşı eylem yapmaya geldik Van'a! Eylem yapmaya! Artık o eski siyaset dönemleri bitmiştir. Kaleler bitmiştir. Orası benim kalem, burası benim tapulu malım dönemi bitmiştir. Buraya Konya'nın selamını getirdim. Buraya Mersin'in selamını getirdim. Yozgat'ın, Samsun'un selamını getirdim. Buradan selam almaya, selamınızı ta İzmir'e götürmeye geldim. Selam olsun Van'a! Selam olsun Konya'ya... Konya'nın selamı Van'da, Van'ın selamı İzmir'de çınladıkça barışın karşıtları, dostluğun karşıtları, bu memleketteki Türkü Kürde kırdırmak isteyen, Alevi'yi Sünni'ye düşman gösterenlerin bütün oyunları bozulacak' dedi.

'CHP'NİN KALELERİ VAN'A FEDA OLSUN'

Özel konuşmasının devamında, 'Bir olacağız, hep birlikte başaracağız. Konya'ya gidince, kimi diyor ki: 'Özgür Özel, Cumhuriyet Halk Partisi, AKP'nin kalesine gitti.' Kale male yok. Ne AKP'nin kalesi var artık ne CHP'nin kalesi. Artık tüm Türkiye, tüm şehirler, bu milletin, bu halkın, kardeşliğin kalesi, Cumhuriyet Halk Partisi'nin kaleleri Van'a feda olsun! Size feda olsun! Biz demokrasiye inanmış bir gelenekten geliyoruz. Öyle ki Van'da oyumuzun arttığı da oldu, çok düştüğü de oldu. 1957'de yüzde 57 oyu da gördük, 2015'te yüzde 1,5'u da gördük. Millet karar verdi, 5 vekilin beşini de aldık. Millet karar verdi, hiç milletvekili çıkaramadık. Millet karar verdi 1963'te, yüzde 70 oyla belediyeyi kazandık. Millet karar verdi, Van'da belediyesiz kaldık. Ama hiçbir zaman hatayı Van'a, hatayı Vanlılara yüklemedik. Kusuru kendimizde bildik. Kendimizi doğru anlatamadık dedik. Doğru söylemedik. dedik. 'Yeterince çalışmadık.' dedik. İşte şimdi artık Cumhuriyet Halk Partisi'nin sadece bir parti olarak değil, Türkiye İttifakı diye söylediği, yani sosyal demokratlarla muhafazakar demokratları, muhafazakar demokratlarla milliyetçi demokratları, liberal demokratları, sosyalist demokratları ve Türk'ün demokratıyla Kürt'ün demokratını birlikte kucaklayan Türkiye İttifakı'yla geldik. Bu ittifak, aslında sandığı savunan ittifaktır. Bu ittifak ya otokrasi ya demokrasi diyen ittifaktır. Bu ittifak önce demokrasiyi kurtaralım, ondan sonra aramızda yarışırız diyen ittifaktır. Bu ittifak tek adam anlayışına karşı halkın, halkların, milletin sesini duyan, duyuran ve eninde sonunda kazanacak olan ittifaktır. Demokrasi budur. Demokrasi kazananın yönettiği, kaybedenin sırasını beklediği rejimdir. Ama maalesef geçmişte demokrasiden istifade edenler, hatta 'Ya biz demokrasi istemiyorduk.' diyenlere, 'Bir trendir. İşimize gelince bineriz, işimize gelince ineriz.' diyenler maalesef bugün sandığı, geldiği sandığı inkar etmekte, işlevsiz kılmaktadır. Bunun ilk örneği de, son örneği de Van'dadır. Van bu konuda dertlidir. 2019 yılında BDP'den Sayın Bekir Kaya yüzde 53 oyla belediyeyi kazanmış ama ardından Van'ın iradesine kayyum atanmıştır. Ardından 2019 yılında HDP'li başkan, birlikte sizlerin oylarıyla verdiğiniz yüzde 53 oyla, her iki kişiden birinin rızasıyla seçilmiş, göreve gelmiş ama yerine kayyum atanmıştır. 2024 seçimlerinde, daha bir yıl önce Vanlılar bu iki kayyuma, yani devletin 'Seçsen de yönettirmem. Benim adayımı seçeceksin. Benim adayımı seçmezsen Van'ı size yönettirmeyeceğim.' diyen inada karşı kendi iradelerini asla sakatlamamış. Oyu bırakın bu baskılardan sinmek, geri adım atmak, arttırarak yüzde 56'yla Sayın Abdullah Zeydan'ı ve Neslihan Şedal'ı Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanlığı'na seçmişlerdir. Ancak bu milleti tanımaz, Kürde düşman, Kürt'ün iradesine düşman irade yine üçüncü kez Van Büyükşehir'e kayyum atamış, kendi adayını seçmeyenlere atadığı valiyi kayyum olarak dayatmıştır. Abdullah Zeydan ve Neslihan Şedal seçildiklerinde Van'ın bu iddialı, bu haklı, bu kendi iradesine sahip çıkan duruşuna daha ilk gün 'Mazbatayı vermeyeceğiz. İkinci partiye mazbata vereceğiz.' diye bir hazırlığa giriştiler. O gün Vanlılar bu hazırlığa karşı itiraz ederken bu arkamda duran kardeşleriniz, evlatlarınız, canlarınız, canlarım geldi sizinle birlikte mücadele ettiler, o mazbatayı söke söke aldılar. Biz kazandığımız seçimde kazanmasını biliriz. Kaybettiğimiz seçimde saygı göstermesini biliriz. Ama biz asla ve asla milletin iradesine karşı çıkılmasına, direnilmesine, kayyum atanmasına, haksız tutuklamalara geçit vermedik, bundan sonra da vermeyiz' ifadelerini kullandı.

'AHMET ÖZER VAN'IN ÖZ EVLADIDIR'

CHP Genel Başkanı Özel, 'Şimdi gündemde bir sürece ayrıca değineceğim. Ama ben söyleyince, çıkıp da, çıkıp şunu söyleyince 'Kürt sorunu vardır.' deyince birileri kızıyor ya. Kürt sorununu, varlığını kabul etmeden göya, söylemeden çözeceklerini sanıyorlar ya. Bak kardeşim, Kürt sorunu nedir biliyor musun? Kürt sorunu tam da budur. Manisa'da Manisalı belediye başkanını seçiyor CHP'den, geçiyor yönetiyor. Osmaniye'de, Devlet Bey'in memleketinde belediye başkanı seçiliyor, gidiyor yönetiyor. Rize'de, Tayyip Bey'in memleketinde Rizeliler kendini kim yönetecek diye karar veriyor, oy veriyor, seçiyor, yönetiyor. Van'a gelince, Diyarbakır'a gelince, Batman'a gelince, Mardin'e gelince 'Siz belediye başkanı seçemezsiniz. Seçerseniz de yönettirmeyiz.' diyor. İşte sana Kürt sorunu. Kürt sorunu budur, Kürt sorunu. O yüzden, bu sorunları mutlaka hep birlikte demokrasiye ve birbirimize sarılarak çözeceğiz. Evet, geçen dönem tam 49 tane belediyeye kayyum atadılar. Şu ana kadar tam 145 kez çeşitli dönemlerde Kürt'ün iradesine kayyum atadılar ve bizim de belediye başkanlarımıza, 3 belediyemize kayyum atadılar. Bunlardan bir tanesi Türkiye'nin en büyük ilçesi Esenyurt'un seçilmiş belediye başkanı, öz evladınız Ahmet Özer'dir. Buradan selam olsun Ahmet Özer'e. Ovacık'ta yapılanda, Ahmet Özer'e yapılanda aynı şeydir. Şimdi diyorlar ki: 'Ahmet Özer terörle ilişkili.' Bakın, Ahmet Özer'in suçu neymiş? Ahmet Özer'in suçu çözüme, barışa dair kitap yazmak. Ahmet Özer'in suçu, geçen çözüm sürecinde Abdullah Öcalan Ahmet Özer'in adını vermiş, 'İyi bir akademisyendir, katkısı olur.' diye. Bunu yazmışlar iddianameye. Ahmet Özer'in suçu memleketi Van'da bir evlat ölmüş, anneyi arayıp demiş ki: 'Başın sağ olsun. Başın sağ olsun. Ölen çocuğun gibi çok kıymetli evlatlar yetiştirdin. Altı evlattan bir tanesi terör örgütü üyesiymiş.' Bu yüzden terör örgütü üyesinin anasına 'Kuvvetli evlat yetiştirdin.' deyince terörü övmek oluyormuş. Bu sebepten Ahmet Özer içeride. Lafı eğip bükmeyelim. Açık açık konuşalım. Ahmet Özer'in suçu Esenyurt'u bir Kürt olarak kazanmaktır. Kürt'ün iradesine de, Kürt'ün başarısına da tahammül yoktur. Bunu şöyle anlatayım, Allah gani gani rahmet eylesin. Çok yakın dostumdu. Hapisteyken de çok ziyaretine gittik arkamızdaki arkadaşlarla, bütün milletvekillerimizle. Sırrı Süreyya Önder, özel bir hukukumuz vardı. Cezaevinden çıktı, geldi. Benim odanın önünden geçerken daldı içeri, sarıldı. İki üç ay önce cezaevinde son ziyaretimi yapmıştım. 'Hoş geldin.' dedim. 'Otur.' 'Yok.' dedi. 'Racondur. Cezaevinde gelene, cezaevinden çıkınca ziyarete gidilir. Ama ilk çayı sende içersem bizim Demliler beni mahveder.' dedi. 'Önce bir kendi partime gideyim, sonra gelip çay içeyim.' İşte o Sırrı Süreyya Önder, bana hayatının önemli bir sırrını da emanet eden Sırrı Süreyya Önder, o sırrı bir kez de burada hatırlatayım. Bir Cumhuriyet şarkısı filmini izlememi istedi. Daha ilk haftasıydı. Sordu: 'Beğendin mi?' Dedim: 'Çok beğendim.' 'Atatürk nasıl anlatılmış?' Dedim: 'Çok güzel. Gözlerim yaşlı, üç kere ağladım.' dedim. 'Sana' dedi, 'bir sır vereceğim. Namusuna emanettir.' Dedim: 'Başım üstüne.' Dedi ki: 'Ben ölene kadar söylemeyeceksin.' Dedim: 'Söz olsun.' Dedi ki: 'O filmin senaryosunu ben yazdım.' Dedim: 'Dedim ki: 'Peki niye afişe yazmadın?' Dedi ki: 'O zaman, tabii, Sırrı Bey'in resmini okşamıyorlardı o zaman. Sırrı Bey'i hapisten hapse sokuyorlardı. Sırrı Bey'e zulmediyorlardı rahmetliye. Onu, şeytanlaştırıyorlardı. Ona terör örgütünü övmekten ceza veriyorlardı.' Dedi ki: 'Ya beni yazarsak filmde oynayanın, çalışanın, emekçinin emeğine yazık olur. Filmi kötülerler. 'Sırrı yapmış.' derler, kusur bulurlar. Bu sende dursun. Ne zaman ölürüm, o zaman bunu sen söylersin.' 'Niye?' dedim, 'bana emanet?' 'Ya partinin birinci genel başkanını anlatmışım, sonuncusuna emanet ediyorum. Kime edeceğim?' dedi. 'Kime edeceğim?' Şimdi Sırrı Bey bu Ahmet Özer'in durumuna ilişkin, sizin seçip de kayyum atanmasına ilişkin meselede şöyle söyledi hep. Derdi ki: 'Bu ülkede Kürtler doğru söylüyorlar. Doğru söylüyor söyleyenler. Bu ülkede Kürtler her şey oluyor.' 'Olur abi.' dedi. 'Her şey olur. Bakan olabilir Kürt. Kürt başbakan olabilir. Kürtten cumhurbaşkanı olabilir. Kürtten Genelkurmay Başkanı da oluyor. Kürtler bir tek Kürt olamıyor.' dedi. 'Kürt olamıyor.' Kürt, Kürtlüğünü söylerse, Kürt Kürt olarak bir yere gelirse o zaman ona huzur vermiyorlar.' dedi. İşte o huzuru kaçıranlara karşı bu meydana huzur bulmaya, kucaklaşmaya geldik hep beraber' diye konuştu.

Özel, 'Doğunun incisi, güneşin başkenti Van her alanda ihmal edilmiş, sorunlarla boğuşan bir ildir. Eğitimde, sağlıkta ülke ortalamasının tamamen gerisinde, en kötü yerlerde. Kişi başına milli gelir sıralamasında Van son beşin içinde. Bakın, Türkiye'de kişi başına milli gelir düşük, fakiriz ama Türkiye ortalaması üç, Van'ınki bir. Türkiye'nin ortalamasının üçte biri. İradesine saygı duyulmayan bu kentte maalesef yoksulluk da, işsizlik de Türkiye'nin bile çok çok üzerinde. Van'a verdikleri hiçbir sözü tutmadılar. Vanlılar kendi başlarına, bir başlarına mücadele ederken Vanlıların yüzünü güldürenlerle bugün buraya gelirken otelin önünde karşılaştım. Vanspor, Vanspor'un aslanları, kahraman Vansporlular! Tut bakalım başkan, tut bir görsünler! İkinci ligde play-off oynuyor. Maçlarını kazanacaklar, birinci lige çıkacaklar. Biz de Van'ın başarısını yürekten alkışlayacağız. Bu il başkanım, milletvekili adayımızdı. 160-170 oyla hakkını yediler. 18.000 geçersiz oy yaptılar. Tekrar sayacaklardı, sayıma hile karıştıracaklardı. İktidar geri çekti, hakkını yedi ama mücadele veriyor. Ona sahip çıkın, partiye sahip çıkın, eninde sonunda hakkımızı alacağız' dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e Milletvekilleri Veli Ağbaba, Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu, İl Başkanı Seracettin Bedirhanoğlu ve partililer eşlik etti.

Bakmadan Geçme