Biz o zamanları yaşamadık…

Biz, bu yazıyı yazan da, okuyanlar da insanın ve insanlığın düştüğü en acıklı halleri yaşamadık.

Biz, bu yazıyı yazan da, okuyanlar da insanın ve insanlığın düştüğü en acıklı halleri yaşamadık.

O en ilkel insanın yaşadığı sıfır varlıklı zamanları görmedik. O bulunca doyan, bulmayınca günlerce açlık çeken ve zorluklar içinde yaşarken ortalama ömrü bugünkünün belki de dörtte biri düzeyinde kalan insanlardan değiliz.

Şu an aramızda yaşamakta olan en yaşlı insan bile darbeler, darbe girişimleri gördü ama ciddi bir savaşın parçası olmadı. Onlar doğduğunda Birinci Dünya Savaşı bitmişti. O yaşlılar savaşların acılarını yaşamaktan kurtulmuşlardı. Milyonlarca insanın yaşamına mal olan, milyonlarcasını da her anlamda süründüren o paylaşım savaşının dünyayı nasıl hallaç pamuğu gibi attığını görmemişlerdi, muhacir olmamışlardı. Çoluk çocuk dağ tepe dolaşıp salgın hastalıklara yenik düşmemişlerdi. Yine de yokluk, yoksulluk had safhadaydı. Geçim zor, koşullar ağırdı. Ülke, eskilerin deyimiyle yeni yeni tüylenmeye başlamıştı.

Şükür ki ülkeyi yönetenler ülkemizi o kanlı İkinci Dünya Savaşı'na da sokmadılar.

Cumhuriyetimiz güçleniyor, refah düzeyi büyük şehirlerden başlayarak artıyor, bu pozitif etki memleketimiz Van gibi yerlerde de huzur ve barış ortamında canlanan ticarete, kendini göstermeye başlayan kamu yatırımlarına yansıyordu.

Nüfusun büyük bölümü damları samanlı çamurla sıvanmış kerpiç evlerde yaşıyordu, ilk zamanlar çoğu kimse yamalı giysiler giyiyordu. At hala en önemli ulaşım aracıydı, şehirlerde hayvanlarla insanları birlikte barındıran hanlar hala faaliyetteydi.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...

Bakmadan Geçme