Akıl işi, şeytan işi...
Eskilerin -Ben de onlardanım- bir sözü var 'Ucuz akıl veren çok olur' diye... Ya da bir başkası da şöyle 'Eşek semer devirince yol gösteren çok olur.'
Eskilerin -Ben de onlardanım- bir sözü var; "Ucuz akıl veren çok olur" diye... Ya da bir başkası da şöyle; "Eşek semer devirince yol gösteren çok olur."
Son zamanlarda işimizde/gücümüzde; hem "ucuz akıl"ı yeğler olduk, hem de sanki eşeğimiz semer devirsin istiyor durumlarını...
Umursamazlığın bir başka türünü yaşıyoruz, maalesef...
Acaba niçin?..
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) uygulamasını hukuk dünyamıza getirenler; sadece hukuksal güvenlik açısından düşünüp değerlendirmediler, zor dönemlerde sanırım yasa yapmanın kimi uzun sürecini hızlandırmak için böyle bir çareyi buldular.
İyi yaptılar... Ama, böyle zamanları/durumları kim arzular ki?
KHK uygulamasından doğan tartışma son günlerde ülke gündemine yerleşmiş bulunuyor.
Resmî Gazete'de yayımlanan 695 ve 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) arasında dikkat çeken/tartışılan maddelerden biri de; 696 sayılı KHK'de, "darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğinde eylemlerin" bastırılması için sivillere hukuki, idari, mali ve cezai muafiyet/ayrıcalık getirilmesi oldu.
Bu konu hukuk dünyasında ve siyaset çevrelerinde şiddetle eleştirildi, eleştiriliyor da...
Derhal değiştirilsin isteniyor. CHP her zamanki gibi Anayas Mahkemesi'nin kapısını çalacağını duyurdu.
Al sana durduk yerde bir gündem daha...