İşte Hayat ve Enver Arpalı
Ümit Kayaçelebi
Yıl 1975 Ben o yıl başka bir kurumda çalışmaktayım. Yalnız o yıllarda SSK Van Müdürlüğünde 2 adet daktilo memuru alınacak haberi gelince bende müracaat ettim. Zaten çalışıyorum imtihanı kaybetsem de yine işimin başına döneceğim. Kaybettiğim çok şey olmaz. Ancak buradaki imtihanı kazanırsam maddi yönden çalıştığım işten daha fazla kazanacağım niye bu imkanı tepeyim dedim.
O yıllarda SSK bir banka kadar personeline maddi yönden destek sunan bir kurum. Yıl da 2 kez ikramiye her gün iki saat fazla mesai ücreti veriyor ki fazla mesaiden aldığın para bir ayrı maaş.
O zaman ki SSK binası şimdiki Maraş caddesindeki Şengüller apartmanı aşağısı boş dükkân falan yok. Yukarıda SSK Müdürü lojmanı var ve 4 kat SSK Müdürlüğü servislerine ait.
İmtihan günü imtihan yapılacak zemin katın altında toplandık. Noterden, mahkemeden bile gelen var. Maaş çok iyi olunca herkes buraya gelmiş. Takriben 20’ye yakın bir katılım vardı. 6’şar kişilik gruplar halinde imtihana katılanlar içeriye alınıyordu. 2 grup girip çıktıktan sonra ben üçüncü grupta imtihan Salonuna girdim.
6 adet daktilo bırakmışlar maslara ve herkes bir daktilonun başına geçti kimi optima kimi olivetti. Bana da olivetti düştü.
Önümüze bir metin koydular ve bunu yazacaksınız belirli bir süre verildi. Saat tutuldu ve imtihan başladı herkes takur tukur yazmaya başladı. Ben yazım kurallarını bildiğim için seride yazmam rağmen yanlış yapmamaya özen göstererek yazarken birden çat dedi daktilonun şeridi ortadan ikiye bölündü. Kendi kendime eyvah dedim şimdi ne olacak acaba!
Orada 4 kişilik bir gözlemci kurulu var Başkan 2.Müdür Orhan Tekin Göymen, İhtiyarlık Servis Şefi Abbas Güven, Personel Müdürü Suat Kiriş 4.de tanımadığım hiç görmediğim biriydi ki sonradan öğrendim Rahmetli Enver Arpalı.
Elimi kaldırarak benim daktilomun şeridi koptu dediğimde bana en yakın olan Enver Arpalı geldi ve baktı ki şerit kopmuş.
Orhan Tekin Göymene dönerek sayın müdürüm şerit kopmuş arkadaşın suçu günahı yok tekrar alacağız mecburen deyince sen otur bekle dediler.
Yazanlar çıktı ben tekrar başka bir daktiloya geçtim ve ben de yazıp çıktım. İşte rahmetli Enver Arpalı’yı hayatımda ilk kez orda gördüm tanıdım. Çok cana yakın iyi bir insan ve onun ötesinde sosyal demokrat bir insan olduğunu kurum mensubu olarak SSK ailesine katıldığımda daha iyi anladım.
O gün arada Sosyal İş Van Sendika Başkanı olarak işçi temsilcisi olarak orada olduğunu sonradan öğrendim. Kuruma işçi statüsünde girdiğimde kurumda benimle beraber 40 yakın işçi statüsünde çalışan vardı.
İşte o günden sonra kendisiyle samimiyet kurdum. Sol görüşlüde olsa solcu da olsa herkes tarafından sevilen sayılan kurumda saygınlığı olan biriydi. Öyle hile hurda da gözü olacak biri olduğunu ne gördük ne duyduk. O yıllarda SSK’nın yaptırdığı sosyal meskenler ve diğer teknik işlerde hep o vardı Mecit Gün. Oktay Aksan, Ertan Sürmeli hep aynı işleri yapmaktaydılar.
Arpalı ailesi zaten Van da itibarlı hatırı olan bir aileydi. Arpalı ailesi aslen Sürmenenin Arpalı köyünden gelmiş Van da yurt tutmuş hem Van’ın hem de o zamanki iskele köyünün önde gelen ailelerinden biriydi. Rahmetli 1947 doğumluydu yaş itibari ile akran sayılırdık.
Çok sosyal bir insandı. Futbolu çok sevredi. Hem takip ederdi hem de oynardı. Bir gün bizim avukat Oluç Gülere gelerek sayın avukatım bu kurumda bir sürü futbol oynayan lisanslı lisanssız futbolcu var gelin bir takım kuralım dediğinde bizim Oluç bey de Adanalıydı çok futbola düşkündü.
Ve kurumda top oynayanlar liste edildi bir gün bir araya geldik ve SSK Sporu kurmaya karar verdik. Bunun mimarı da Rahmetli Enver Arpalı ile Avukat Oluç Güler oldu.
O zamanki Müdürümüz Alaattin Arslan’a gittiler o da bir beis yok işinizi aksatmadan ne yaparsanız yapın deyince kollar sıvandı ve gittik herkes Atacanlardan bir takım forma şort krampon eşofman aldık.
Yeşil beyazlı formalarımızla İskeledeki boş sahalarda antrenman yaptık maç yaptık ve tam kıvama geldiğinde maçlarımızı TRT’nin sahasında oynamaya başladık. Bu işinde önderi Enver Arpalı oldu. Hatta o yıllarda Aziz Bahçe İskele sporda oynarken işi gücü de yoktu. Onu da sırf futbolcu olduğu için sendika başkanı olarak rica minnet işçi statüsünde kuruma aldırdı. Aziz Bahçe bunu sorsanız size anlatır.
O zaman rahmetli ile sahaya çoğu zaman şu 11 le çıkıyorduk. Kalede Fahrettin Şaran, Sağbek Mustafa Yaşar (Diyarbakırlı) sol bek Ümit Kayaçelebi (Lakabı VOGTS) 4 numara Aziz Bahçe 5 numara Zülküf Tomar (Van gençlikte oynardı) 6 numara Mecit Gün sağaçık Halil İbrahim Önay Solaçık Oktay Aksan sağiç Enver Arpalı sol iç Ertan Süremeli ve santrafor Oluç Güler.
Senelerce klasik 11 hep böyleydi. 4 yıl maç yaptık ama kulüp olup Van amatör lige girmeyi akıl edemedik ne çare. İşte bu arada ben bir zaruret dolayısıyla İzmir’e gittim ve geldiğimde Rahmetli Enver Arpalı YYÜ’ye geçmiş haberini aldım. O üniversitede ben SSK de olunca hiç mi hiç görüşemedik.
Rahmetli YY üniversitesi yapı isleri ve teknik daire başkanlığında yüksek tekniker olarak görevine başlamıştı. 1992 yılında da daire başkanı olmuş Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne 25 milyon dolarlık malzeme alımında yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla dava açıldı. Açılan davada dönemin Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın ile tutuklanan ve cezaevinde intihar eden Genel Sekreter Yardımcısı ve Teknik Uzman Enver Arpalı 2003 yılından beri ise YYÜ genel sekreter yardımcılığı görevini yapmaktaydı.
Rektör Yücel Aşkın davasında yönetici olduğu için Yücel Aşkın’la beraber tutuklanmış ve 30 yıllık memuriyet hayatımda şerefime leke sürdürmedim diyerek Cezaevinde gurur intiharı yapmıştı denildi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın’ı görevden almak için başlatılan soruşturmada, Üniversite’nin genel sekreter yardımcısı Enver Arpalı tutuklanmış, suçsuz olduğunu ifade eden Arpalı, tutuklanmayı gururuna yediremeyerek 30 yıllık Üniversite yöneticisi olan Arpalı, 2005 yılında cezaevinde intihar etmişti o zaman haberlerde böyle çıkmıştı. Üzülmüştüm çünkü bir süre beraber çalışmıştık top koşturmuştuk sosyal faaliyetlerimiz olmuştu böyle güzel bir insanın böyle maddi menfaat sağlayacak şaibeli işlere girmesine benim aklım ermemişti o günler. Bu günde inanmadım ve inanmam da.
YYÜ Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı'nın Haziran 2005'te tutuklanmasının ardından temmuz ayında, o sırada yurtdışında bulunan Prof. Aşkın'ın evine 13 saat süren bir baskın yapıldı. İkinci suçlama "tarihi eser kaçakçılığı"ydı. Aşkın, yolsuzluk iddialarıyla ilgili olarak 14 Ekim 2005'te tutuklandı.
Suçlamaları onuruna yediremeyen ve dört ay boyunca duruşmaya çıkarılmayan Enver Arpalı, cezaevinde görüştüğü din görevlisine "intihar etmenin günah olup olmadığını" sormuş, daha sonra "Bu lekeyle yaşayamam" diyerek 13 Kasım 2005'te cezaevinde canına kıymıştı.
Koğuş arkadaşı Prof. Aşkın da kalp spazmı geçirince hastanede "mahkûm koğuşu"na kaldırılmış, kalbine üç stent takılmıştı.
Ailesi onun intihar ettiğine asla inanmadı. Ancak ne çare Enver Arpalı artık hayatta ve aramızda değildi.
Bu güzel insanı bu gün rahmetle ve hürmetle yâd ederek ruhun şad mekanın cennet olsun diyorum Sevgili Enver Arpalı dostum.