Zekai Dağtekin

Van Meyve Bahçeleri - Van Meyveleri

Zekai Dağtekin

Evliya Çelebi seyahatnamesinde, Şamranaltı civarındaki, elma bahçelerinden bahsederken, Elma ağaçlarının dallarının denize kadar uzandığını ve denizle kucaklaştığını yazmaktadır.

Bu günkü yeni Van şehrini dolaşırken, yerlerine apartmanlar inşa edilerek, yok edilen meyve bahçelerimizi içimiz sızlayarak anımsıyoruz. Bahçelerimizdeki o muhteşem meyve ağaçlarımızdan sağ da, solda tek, tek de olsa yaşamlarını sürdürmeye çalışan nadir türdeki meyve ağaçlarının kaldığını görmek, bir tesellidir. Ama: gelecek açısından, eğer sahiplenilip, korumaya alınarak, yeni projeler ile çoğaltılmaları sağlanmadığı takdirde, ne yazık ki, onlar da yok olup gideceklerdir. Bu gün için, bu bakımdan Edremit ve Amik de yaşayan bahçelerin hala bulunuyor olması, değerlendirilmesi gereken çok önemli bir kaynak ve fırsattır.

Eski Van şehrimizin mahalle ve sokaklarına yayılmış kerpiç evlerin,  1 ile 3 - beş dönüm büyüklüğünde bahçeleri vardı. Daha büyük ünlü bahçeler de; Aklımda kalan büyük bahçe sahipleri: Haraba mahallede Mısırlı Mehmet efendinin bahçesi, Sıhke yolu üzerinde, sınıf arkadaşım Cengiz Aktürklerin bahçesi, karşı komşuları, Kamil efendi ve eski belediye başkanlarından, Hamdi Özmen beylerin bahçesi, Belediye ayar memuru Abdurahman beyin bahçesi, aklıma ilk gelen büyük, ünlü bahçelerdir. Birkaç yıl önceki Van ziyaretimde, rahmetli Abdurahman beyin büyük emek ve özenle yetiştirdiği bahçenin yerinde de, apartmanlar yapıldığını görmüş ve çok üzülmüştüm. Oysaki: Bu bahçe de, Abdurahman beyin özel merak ve ilgisiyle,30-40 ayrı türde, elma ve armut çeşidinin yetiştirilmiş olduğu biliniyordu. VAN  bahçelerinin etrafları möhre dediğimiz toprak duvarlar ile çevrili oluyordu. Bu toprak duvarlar, yabancıların bahçelere girmemesi, bahçenin dışarıdan görülmesini önlemek amacı için yapılıyordu. Bizim de Mercimek mahallesindeki evimizin bahçesi, yol boyunca uzanırdı. Üç tarafından yol geçerdi. Ana cadde boyunca ve arkası möhre ile çevriliydi. Terzi Refik Tüfekci ile sınır komşusuyduk. Büyük ve içinde çok çeşitli meyve ağaçlarının bulunduğu bahçelerinin varlığı hala, Rahmetli Refik amcanın çocuklarının özenle korumaları sayesinde devam etmektedir.

Her bahçede, birbirinin benzeri meyve ağaçlar olduğu gibi, bazı bahçelerde, her bahçede bulunmayan türler de vardı. Bunlar da aşılama yolu ile çoğaltılıyordu. Edremit de ünlü bir bahçe sahibi olan rahmetli, Eşref efendi'yi nisan, ya da mayıs ayında bir gün, rahmetli babam bizim bahçemize getirdi. Aşı yapmada çok usta olan Eşref efendi, yabani gibi, kendiliğinden bahçede çıkmış elma ağaçlarına aşılar yaptı. Yazlık, erken yetişen Aslik  ve kışlık Cebegirmez isimli elmalardan, kendi bahçesinden getirdiği aşı kalemlerini kullanarak yaptığı aşılanmış ağaçlar birkaç sene içinde büyüdüler ve meyve vermeğe başladılar. Oldukça sert, dayanıklı olan ve ancak sonbaharda,  gazellerin dökülmeğe başladığı zamanlarda, ayvalar ile birlikte toplanan, gerçekten cebe girmeyen ve 300-400 gram büyüklükte ki elmaları rahmetli annemin, saman içersinde saklayarak, ilk bahara kadar muhafaza ettiğini hatırlıyorum. Dört yıl kadar önce VAN'da bulunduğum sırada, Edremit te bir bahçede, cebegirmez tür elmadan iki ağacın yaşadığını görmüş olmak beni çok mutlu etmişti. Ancak, duyduğum mutluluğu, ağaçların bakımsız ve perişan hali ne yazık ki gölgelemişti. Bu elma üzerinde bu kadar durmamın sebepleri var. Cebegirmez elma, Anadolu aromasında var olan ve tesbit edilmiş olduğu söylenen 400 çeşit elmadan sadece birisidir. Bu elma kışlık, çok dayanıklı, oldukca iri, tadı ve kokusu nefis bir elma cinsidir. Ticari özelliğin de çok yüksek olması gereken, bu elma türünün, çoğaltılarak, neden, yurdumuzun elma yetişen diğer bölgelerinde üretilmediğini hep merak etmişimdir. Bu konu da, yaşadığım ve şahit olduğum bir anım var. Bu anımı,  konu ile ilgisinden dolayı anlatmak istiyorum.

1999 senesindeydik. Sanırım Ekim-Kasım aylarından birindeydi. Bulgaristan 'da bulunuyordum.  Hududumuza yakın Haskova isimli şehrin pazarına gitmiştim. Pazar da meyve satan bir tezgahta, bizim bahçelerimizde yetişen Cebegirmez elmaların yüzde yüz aynısını gördüm. Çok şaşırdım. Bu nasıl buraya geldi diye düşünürken, kasaların üzerinde made in italy yazısını okudum. Muhtemelen birçok değerlerimiz gibi, bu tür elmanın ticari özelliği yabancılar tarafından tespit edilmiş ve bizden alınıp ülkelerine götürülmüş ve geniş çapta üretimi yapılmış olabilir diye düşünmüştüm. Bir İtalya seyahatimde ise, meyve ve zeytin ağaçlarının olduğu bahçelerin nasıl tanzim edildiğini görmüştüm.  İp gibi, sıra ile dikilen ve istenildiği şekilde büyümesi için ona göre budanan, yetiştireceği ürün sayısı ve miktarını bile düzenleyen bir sistem içinde kurulmuş olan, bahçeler görmüştüm.

 Ağaç sıraları arasında bir traktör geçişi mesafe bırakılmıştı. Sordum izah ettiler. Ağaç sıraları arasından giden traktör romorkları üstüne kurulan ilaçlama aparatlarını rahatlıkla kullanabiliyorlar. Ürünün,  hasat edilmesi sırasında ise, ağaçtan teke, tek koparılan ürünler, doğrudan doğruya kasalara istiflenip, pazara sevk ediliyormuş. Böylece; ürünlerin Pazar öncesi bizde yetiştirilen Golden  ve Startink elma çeşitleri gibi, buzhane lerde bekletilmesine gerek kalmıyor, Üretici için, bir hayli ağır olan buzhane masrafları da oluşmuyormuş. Bize gelince : Yıllarca önce Sanki Türkiye de üretilecek uygun elma türü yokmuş gibi, zamanın tarım bakanlığı tarafından, Amerika'dan Starking ve Golden isimli iki elma türünün fidanları  ithal ediliyor. Ayrıca, Bütün fidanlıklarda da bu türlerin fidanları satılıyor. Elma bahçelerimiz de bu iki tür üzerine kurulup geliştiriliyor. Bu gün dahi, en çok üretilen ve marketlerde en çok gördüğünüz elma çeşitleri, bu iki cinstir. Son yıllarda ithal edilerek yurda getirilen yeşil elma, ve fuji isimli sert dayanıklı elmalar da çok geç kalınmış olmasına rağmen, üretilmeğe başlanmıştır. Starking ve golden elma cinsleri, hasat edilip toplandıktan sonra buzhanelere konmadığı takdirde gevşemekte olan ve nitelikleri bozulan elma cinsleridir. Bu ürünlerin soğuk hava depolarında saklanması ise üreticimize ek masraflara sebep olmaktadır.

Bahçelerimizde yetişmiş Aslik elma çeşitlerinden bahsetmeden geçemeyeceğim. Kokulu ve çok Lezzetli olan bu türün birkaç çeşidinin olduğunu biliyorum. Türün özelliği, koku ve lezzetin yanında, erken yetişen ve yazlık bir elma çeşidi olmasıdır. VAN'dan başka illerde de, olup olmadığını bilmiyorum. Olduğunu da sanmıyorum. Ne yazık ki bu türler de kaybolmak üzeredir. Birbirinden farklı özelliklerde 400 tür elma çeşidinden kaç tane, Anadolu coğrafyasında kaldı bilmiyorum. Bu konuda Ziraat fakültelerinin bir çalışması olduğunu da duymuş değilim.

Van bahçelerinde yetişen elma türlerinden aklımızda kalan bazı cinslerin isimleri: Aslik elma, cebegirmez kışlık elma, bey elması, pamuk elma, ekşi elma hışhış elma (sallanınca içindeki çekirdekler ses çıkardığı için)

Armutlarda ise : Mellaki,melleçi,dığdığı,ve paşa armudu bahçemizde vardı. Bunların dışın da da armutlarımız vardı. Maalesef, İsimlerini hatırlamıyorum.

Van bahçelerinde birbirinden farklı birçok erik ve kayısı türleri de bulunuyordu. Erik dediğimiz kayısı türleri, kimisi yemeklik, kimisi kışın hoşaf yapmak için kurutmalık (işbabiyen), kimisi reçellik olarak anılıyordu. Yaklaşık 10 yıl kadar önce, bir Van ziyaretimde, VAN valisi ile görüşmem olacaktı. Ziyarete giderken, bahçemizden, bir miktar kayısı topladım. Vali beyden bir ricada bulundum. Dedim ki: Vali bey, size ikram olarak getirdiğim bu kayısıları kendi bahçemizden topladım. Sadece bizim bahçemizde 7 çeşidi olan kayısılardan, diğer bahçelerde de birçok türün olduğunu biliyorum. Bu türlerin kaybolmaması için, emrinizdeki Van Fidanlığın da çekirdekten bu çeşitlerin çoğaltılıp, türlerin kaybolmaması için bir çalışma yaptırmanızı, gurbetteki bir Vanlı olarak sizden rica ediyorum.  Dedim. Dinlediler, not aldılar, ama kısa bir süre sonra Van Valisinin tayin edildiğini öğrenmiştim. Fidanlıkta böyle bir çalışma yapıldı mı? Yapılmadı mı? Her hangi bir bilgiye ulaşamadım.

Ümit ve temennim odur ki; Gittikçe modernleşen ve her tarafına apartmanlar yapılacak olan Yeni Van toprağında, sağda solda kalmış tek tük bahçelerde ki  Van meyve ağaç türleri koruma altına alınmalı ve türlerin çoğaltma çalışmaları da 100. yıl üniversitesinin gözetiminde yapılmalıdır.

Kalın sağlıcakla

Yazarın Diğer Yazıları