Zekai Dağtekin

Bir sitrik asit hikâyesi

Zekai Dağtekin

Bu başlığı okuyunca; sitrik asitte nedir? Hikâyesi de olur mu? Diye, içinizden güldüğünüzü duyar gibiyim. Aslında, hikâyenin sonuna doğru, yapacağım açıklama ile gerçeği öğrendiğinizde daha çok güleceğinizden eminim.

Beni tanıyan, kıymetli hemşerilerim, Van’da ilk defa turistik halı, kilim mağazası açan kişi olduğumu hatırlayacaklardır.

VAN kilimleri, aslında HAKKÂRİ bölgelerinde dokunmuş olmalarına rağmen, pazarlaması VAN’dan yapıldığı için Van kilimi olarak ünlenmiştir. Bu kilimlerin Türkiye ve dünyaya tanıtılmasında çok emeğim geçmiştir. Bilenler bilir. Kısmet olursa, başka bir sohbette, Van kiliminin Türkiye’ye tanıtımı ile ilgili 1970 ve 1971 yıllarında yaptığım iki yolculuğumu anlatmak istiyorum.

VAN kilimlerinin, kök boyalar da kullanılarak, dokunmuş en güzel örnekleri, Beytüşşebap yöresinde ki, JİRKAN ve GEŞURAN

Aşiretlerinin, bu konuda, çok maharetli kadınları tarafından üretilmiştir. Genellikle, iki kanat olarak dokunan kilimler, ortadan dikilerek birleştiriliyordu. Bu kilimler, yaygı olarak, kullanılmak için değil, yaz aylarında soğuk yaylalarda, kara çadırlarda, yorgan üzerinde, battaniye gibi örtülüp, kullanılmak için üretilmiştir. Nitekim bize, bu kilimleri, battaniyeler ile takas ederek getirenler, o bölgelerden gelip de, VAN a yerleşen Gevdan aşiretinden insanlardı.

Müşterilerimiz, bu kilimleri çok beğeniyorlar, daha küçük ölçüleri yok mu? Diye soruyorlardı. Bu talep beni küçük ölçülerde VAN kilimi üretmeğe teşvik eden bir sebep olmuştur.

Bunu gerçekleştirmek için, Hereke de, ipek halı dokuyanlarda görmüştüm. Ev tipi 4 tane dokuma tezgâhı getirttim. Başlamak için köylerden elde bükülmüş ipler toplattım. Bayaz ipliklerin bir kısmını kırmızı ve lacivert renklerde boyatmam gerekiyordu. Bize, o bölgeden kilim getiren N.A’ın annesinin boya işini bildiğini öğrenmiştim. Anlaşarak, boyama işini ona verdim. Kırmızı renkte; alizarin kırmızısı işimi görüyordu. Lacivert için İNDİGO ihtiva eden toz boya gerekiyordu. Balıkesir Yağcıbedir yöresinde indigonun lacivert için kullanıldığını biliyordum. Bir kilo kadar boya getirttim. Boyayı teslim ederek, bir miktar beyaz ipliği lacivert olarak boyamasını istedim. Türkçe az bildiği için, oğlu tercümanlık yapıyordu. Dedi ki: beyim bu rengi yapmak çok zordur, çok zahmetlidir. Bu rengin parası farklı olacak. Ne istedi ise kabul ettim.Bir kaç gün sonra, boyanmış ipleri almağa gittim. Gerçekten, çok güzel lacivert renge boyanmıştı. Yün iplik boyama da boyanın ipliğe boya vermeyecek şekilde oturması için bazı kimyasal maddeler kullanılır. Buna; boyacılıkta mordan maddesi denir. Anadolu da çok kullanılan bu maddeler, şap, karbonat ve saçıkıbrıs denilen kimyasallardır. Ana renk olan kırmızı, sarı, kahverengi ve siyah renklerde bu mordan maddeleri kullanılır. Ancak indigo boya da Anadolu da farklı yöntemler kullanılmıştır. İçinde indigo boyar maddesi ihtiva eden ÇİVİT otundan lacivert ve maviler yapılmıştır. Çivit otundan mavi renkleri çıkarmayı iyi bilen usta boyacılar, geçmiş asırda köy köy dolaşarak iplikler boyamışlar. Birde; annelerimizin eskiden küçük kalıplar olarak, satılan çivitleri, çamaşır yıkamada kullandıklarını anımsıyorum. İşte, indigo boyar maddesinin ipliğe oturmasında; sitrik asit de kullanılmıştır. Sadede gelecek olursak,  Eeee HAKKÂRİ’nin o dağlık yörelerinde, bu mordan maddelerini bulmak imkânsız olduğu için, belki de içlerine gelen bir duygu ile bu maddeyi bulup kullanarak, sağlam renk atmayan mükemmel tonda iplikler boyamış, kilimler üretmişlerdir. Bana işin sırrını bir türlü ayıptır diyerek, söylemediği şeyin ne olduğunu, boyacı annenin oğlundan öğrenmiştim. Buldukları basit yöntem ise; İndigo boyanın üzerine kadınlar tarafından çiş edilerek hazırlanan karışıma, bir miktar su ilave edilip, karışım bir tenekeye konup, iplikler boyada bekletiliyor. Bu arada boyanın her gün karıştırılması ve gerekirse doğal sitrik asidin ilave edilmesi gerekiyormuş. Sordum, Onu da öğrendim. Erkeklerin doğal sitrik asitleri boyayı bozuyor işe yaramıyormuş.

Hakkâri bölgesinden gelerek Van’a yerleşen ve kilim dokumasını bilen 4 aileye Hereke den getirttiğim tezgâhları verdim. Onlara büyük kilimlerdeki motifleri küçük ölçülerde nasıl yapacaklarını öğrettim. Bu başlangıç çalışma kısa zamanda büyüdü. 120 civarında evde kilimler dokunuyordu. Dokuyucu artınca, yeterince kontrol edemediğimiz gibi, dokuyanların çoğunluğunun, dokumada yeterli özeni göstermemeleri, eğri ve bozuk üretimlerin çıkmasına sebep olmaya başladı. Bu da; gittikçe kalitenin bozulması sonucunu doğurduğu için,iki yıl sonra üretimi

Kapatmak zorunda kaldık. Tezgâhlarını geri almadığımız birçok evde kendileri adına satmak, gelir elde etmek için, bu gün bile küçük kilimler dokunduğunu biliyoruz.

Doğal sitrik asit ile lacivert renk iplik boyamakla başladığımız yolculuk sonucu ekilen tohumlar meyvesini vermiş, birçok aileye ek geçim kaynağı olmuş ve olmaya devam etmektedir. Bu gelişmelerde, çorbada ki tuz misali katkımızın olmasının verdiği mutluluk bizim için yeterlidir. Bundan fayda görenlerin O ADAMDAN ALLAH RAZI OLSUN bizlere bu yolu açan odur, desinler. Yeter.

Kalın sağlıcakla selametle.

Yazarın Diğer Yazıları