Yusuf Kazak

Kadim perspektiften ABD seçimleri (2)

Yusuf Kazak

Konferansın gidişatı ve ambiyansı, Profesör Avijit’i şu ana dek ziyadesiyle memnun etmişti. Ruhuna ‘Vişvakarma’ üflemiş gibi hissediyordu adeta. İç dünyasında ve özellikle zihninde birçok şey inşa edilmişti. Nihayetinde Profesör, bu inşa sürecini, kendisinden enformatik hisseler almaya gelmiş heyecanlı zihinlere aksettirmek amacındaydı.

Öğrenci Nagendra: Trump’ın, yönetişimsel sahneyi terketmesi pandemik kaosun bir getirisi mi yoksa götürüsü müdür?

Profesör Avijit: Esasen pandemik kaos, birçok hassas dengeyi yıkan, züccaciyeci dükkanına dalan bir fil moduna girmiştir. Trump’ın zirvede kalmak ve zirveye oynamak bazlı geliştirdiği hamleler, küremizi depresyona sokan pandemik operasyonca geçersiz kılınmıştır. Büyük savaşlar sonrası yürürlüğe konulan büyük anayasalar olgusu çerçevesinde pandemi de, mega bir savaş tablosu meydana getirmiş ve bundan sonraki devre için tüm insanlığın kadim zeminini kaydırabilme potansiyelleri barındıran bir yeni ‘Küresel Anayasa’ oluşturulmasına ön açmıştır. Bu yeni global konsensüsün ve mega planın uygulanması babında Trump; uyumsuz, minimal ve hızlıca elimine edilmesi gereken bir detaya dönüş-türül-müştür. Belirlenen takvime ilerleme noktasında pandemi, nasıl ki bir geçiş dönemi olarak addediliyorsa, aynı şekilde Biden da bu geçiş döneminin kondüktörü olarak vazife üstlenecektir. Bu yönüyle şu ana kadar önümüze sürülenler, zihnimizin az da olsa analiz edebildiği faktörler içerse de; bundan sonra insanlığın sokulmak istendiği konsept, zihinsel algı kapasitelerinin ve kadim hafızanın, karşısında çaresiz kalacağı ve aşamayacağı bir döngü oluşturacaktır.

Öğrenci Trişha: Trump’ın son günlerde karşılaştığı, Twitter başta olmak üzere bazı bilişsel platformların blokajları ve uygulanan sansürler de, yüksek boyutlu bir kontrol ve tahakküm çağına girdiğimizin radikal ve fraktal emareleri midir?

Profesör Avijit: Yaşananlar ve gelecek projeksiyonu dahilinde önümüze sunulanlar, en kılcal noktalara değin müdahalelerin önünü açan ve insanlığın kadim sistemini mega boyutlu bir transformasyona sokmayı amaçlayan bir ‘siber şirketokrasi’ çağına girdiğimizin ilanıdır. Google’ın, istediği an istediği yere internet vermek üzerine planları ve açıklamaları, Twitter’ın, Trump örneğinde olduğu gibi aykırı bulduğu görüşlere karşı tehdit algılayıcı reseptörlerini devreye girdirmesi ve uyguladığı siber aforoz ve diğer bazı sosyal medya ve bilişim platformlarının, bir ahtapotun kolları gibi senkronize ve planlı hareketleri, zikrettiğim çerçevede değerlendirilmelidir. Öte taraftan, tanrısal bir rol üstlenmişçesine bazı merkezlerin, ‘olmayanı oluyor gibi göstermek’ temelli ‘Deepfake’ ve yeni yapay zekâ algoritmaları ile donatılmış bazı programlar vasıtasıyla insanlık ile bir pinpon topu gibi oynamaya dönük manipülatif hareketleri ivme kazanmıştır. Bunlar, gerçeğin ve hakikatın, artık sadece kadim zamanlarda kalmış gibi yeni nesil insanlıktan süpersonik bir şekilde uzaklaştırılması gayretlerine paraleldir. Yüzlerin, beyanların, konuşmaların, hareketlerin ve esasen alışılmış insan formunun; sahte ile gerçek arasındaki çarpıcı mücadelesine şahitlik edeceğiz.

Öğrenci Darşana: Bahsettiğiniz tüm yeni dönem doneleri çerçevesinde ABD’nin önümüzdeki süreçte sahneye sürebileceği politikaları, sahip olduğunuz ‘politik mikroskop’ ile nasıl görürsünüz?

Profesör Avijit: Holistik (bütüncü) bir perspektifle yaklaşmak gerekirse, ABD’nin, kadim zamanlardan beri yola çıkmış ve dünyayı dönüştüren kritik yüklerle dolu ‘Küresel Kervan’a önderlik yapmak iştahı hala sürmektedir fakat yeni konjonktürün adaptasyonu zor kondisyonları gereği, liderliğe devam etmek için sıra dışı özellikler ve icraatlar gerekmektedir. Çin’in yapay güneşi, saniyede milyonlarca bireyi tarayabilen sistemleri ve Demir İpek Yolu Projesi, tam da bu kurallarla uyumludur. ABD’nin bunca gelişmişlik parametrelerine karşın Çin’e karşı etkili bir reaksiyon gösterememesiyle beliren ‘aşırı güç miskinliği’ halinden ayılmasını beklemek; kadim hikayelerde sıkça karşımıza çıkan, tıka basa bir öğle yemeği yedikten sonra uykuya dalan bir devin uyanabilmesi derecesinde zor görünmektedir. Bir diğer boyuttan, Biden dönemi ile ABD’nin, küresel tahtaravallide yeni partnerini Çin olarak seçeceğini belirtmiştik fakat Asya-Pasifik ve Orta Doğu arasında bir seçime zorlanan ABD’nin, mottosunu, ‘kürenin her yerinde olmak’ şeklinde belirleyen ve enerjisini yapay güneşinden alan Çin ile başa çıkıp çıkamayacağı bir muammadır. Küresel kervanın yeni liderini belirleyebilecek bir diğer ölçüt ise; Rusya, Suudi Arabistan, İran, İngiltere, Türkiye, Hindistan, Kanada ve Japonya gibi ülkelerin Çin’e bakışı ve yaklaşımı olacaktır.

Öğrenci Sidarta: Buda’nın tüm çilelere göğüs germeye hazır sadık müritlerinin yaşadığı doğrultuda, bir aydınlanma yolculuğuna çıkmış gibi hissediyorum. Küremizin gelecek günlerini ve insanlığın gidişatını kavrayıp ‘Nirvana’ya ulaşmam için bazı kadim tüyolar sunacak mısınız?

Profesör Avijit: Küremiz müthiş bir hızla dönerken bunu, üzerinde yaşayanlara hissettirmez. Aslında bu dönüşü hissetmemek insanlığın hayrınadır fakat yeni dönemde baş döndüren gelişmeleri ve dünyanın evrildiği boyutu hissetmemek, kişinin, kadim cehennemlere atılıp yok olmasına sebebiyet verecektir. İnsanlık, hakikate ve hikmetli bilgiye, çöllerde şuurunu kaybetmişçesine bir damla su arayan biçare gezginler kadar muhtaç olacaktır. Bu süreçte Afganistan ve Tibet gibi kadim bilgelik merkezlerine yakın olmakta ve bu bölgelerin koruyucu ezoterik gölgelerine sığınmakta büyük fayda vardır. Bununla birlikte ülkemiz Hindistan, barındırdığı sayısız gizem ve okültik içerikler ile insanlığın en karanlık günlerinde dahi kurtarıcı rolüne bürünüp bir bilgelik ışığı yayabilme potansiyelleri barındırmaktadır. Bu bölgelere dikkat kesilecek ve politikalarını, belirttiğim skalaya göre tertipleyecek devletler,  tradisyonel (geleneksel) düzlemden sıyrılıp uzaysal bir konuma erişerek ‘New Age’ (yeni çağ) devletlerini oluşturacaklardır.

Yazarın Diğer Yazıları