Ümit Kayaçelebi

Şarkılar Bizi Söyler

Ümit Kayaçelebi

Ada Sahillerinde Bekliyorum

***

Ada sahillerinde bekliyorum

Her zaman yollarını gözlüyorum

Yârim seni seviyor istiyorum

Beni şâd et Şadiye’m başın için

Nerede o mis gibi leylaklar

Sararıp solmak üzre yapraklar

Bana mesken olunca topraklar

Beni şâd et Şadiye’m başın için

Hep neşeli ortamlarda el çırparak söylenen bu türküde aslında Suat Bey ve Şadiye Hanım’ın hüzünlü aşkı anlatılır… Şadiye zengin bir ailenin kızıdır. Suat ise fakir bir gençtir. Kader ikisini bir yaz Ada’da buluşturur ve birbirlerine âşık olurlar. Fakat babası, kızını Suat Bey’e vermek istemez. Kış geldiğinde Şadiye ve ailesi Ada’dan ayrılır. Suat ise Ada’da kalır ve sahilde hep Şadiye’nin ona geleceği günü bekler.

Bu arada mektuplarla haberleşmeye devam ederler. Fırtınalı bir akşam Suat bu özleme dayanamaz ve kendini denizin azgın sularına bırakır. Ertesi sabah, fırtına nedeni ile gelemeyen tekneden Suat’a bir mektup gelir, bu Şadiye’nin mektubudur. Mektupta Şadiye “Suat, babamı nihayet evlenmemize ikna ettim, gelip beni ailemden isteyebilirsiniz.” yazıyordur.

Bir Bahar Akşamı Rastladım Size

***

Bir bahar akşamı rastladım size

Sevinçli bir telaş içindeydiniz

Derinden bakınca gözlerinize

Neden başınızı öne eğdiniz?

İçimde uyanan eski bir arzu

Dedi ki yıllardır aradığın bu

Şimdi soruyorum büküp boynumu

Daha önceleri neredeydiniz?

Fuat Edip, gençliğinde rüyasında çok güzel bir kız görür ve o kıza gönlünü kaptırır. Yıllarca o kızı bulma hayaliyle yanıp tutuşur. Ailesi ona baskı kurar ve zorla evlendirilir. Bir bahar akşamı Fuat Edip’in yolu, Çamlıca Kız Lisesi’nin önünden geçer. Okulun dağıldığı sırada şairimizin gözüne bir kız ilişir. Bu kız, yıllar önce rüyasında gördüğü kızdır.

Şair, adeta donakalır, kendinden geçer. Onun bu halini fark eden öğrenci de utanarak boynunu eğer. Fuat Edip, artık yaşlanmış haliyle kıza bakar kalır, artık her şey için çok geçtir. Âdeta beyninden vurulmuş bir halde yoluna devam ederken şu mısraları mırıldanır: “Bir bahar akşamı rastladım size.” (Beste: Selâhattin Pınar)

Gençliğe Veda

***

Elveda, elveda gençliğim / elveda, ey hatıralar

Elveda mesut günlerim, ümit dolu sayfalar.

Yine mevsimler dönecek, yine yapraklar düşecek

Giden gençliğimiz geri gelmeyecek.

Ellerim semaya doğru yalvardım yıllarca

Dursun zaman dönmesin mevsimler

Tanrım, tanrım, bana ümit ver, heyhat…

Elveda, elveda, elveda ah, elveda.

Yıldırım Gürses bir akşam geç vakit evine dönerken sokakta yaşayan yaşlı bir adama rastlar. Üstünde kendisini ısıtacak bir giysisi bile bulunmayan bu yaşlı adam, çöplerden yaktığı ateşle ısınmaya çalışmaktadır. Yaşlı adamın yüzündeki çizgileri, o an savrulan bir çınar yaprağındaki çizgilere benzeten sanatçı, gençliğin insanın elinden nasıl da hızla kayıp gittiğini ve zamanın asla geri gelmeyecek bir kıymet olduğunu fark eder. İşte bu duygularla bu dizeleri yazar ve daha sonra da besteler.

Ağlar Gezerim Sahili

***

Ağlar gezerim sahili sanki benimlesin

Ay’da yüzün geceyi öpen sularda sesin

Bilmek istemem, şimdi nerede nasıl kiminlesin

Dünya gözümde değil, çünkü sen gönlümdesin

Selim Aru her sabah Samatya sahilinde yürüyüşe çıkar ve bu yürüyüşler sırasında her gün karşılaştığı çok güzel bir genç kız dikkatini çeker. Önceleri tazeliğine hayran olduğu bu kız daha sonraları hayallerini süslemeye başlar şairin.

Günler akıp giderken bir delikanlı belirir kızın yanında Selim Aru, bu delikanlıyı için için kıskanır, yanlarından geçerken Rumca konuştuklarını ve kızın adının Eleni olduğunu öğrenir, Selim Aru buna rağmen her gün kızı görebilmek için sahildeki yürüyüşlerine devam eder ama bir süre sonra Eleni görünmez. Bir gün, bir hafta, bir ay… Aynı şekilde kızı görebilmek için sahile gider ama nafile, artık o güzel kız yoktur. (Beste: Alâeddin Yavaşça

Ben Gamlı Hazan

***

Ben gamlı hazan, sense bahar, dinle de vazgeç

Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç

Olmaz meleğim böyle bir aşk, bende vakit geç

Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç

Şarkının bestecisi Melahat Pars, söz yazarı Sıtkı Angınbaş’tan musîki dersleri almaktadır. Birlikte geçirdikleri vakitler arttıkça Melahat Hanım’ın gönlü Sıtkı Bey’e doğru engellenemez biçimde kayar. Bir müddet sonra hocası bu ilginin farkına varır; ancak aralarında büyük yaş farkı vardır ve bu aşkın imkansızlığını daha sonra Melahat Pars’ın bestelediği dizelerle dile getirir Sıtkı Bey…

Yazarın Diğer Yazıları