Ümran Öztürk

Ruha Şiirle Dokunan Kadın

Ümran Öztürk

"Gel aç kapıyı, kanat çırpayım / Şiirin aydınlık gökyüzünde /

Bırakırsan beni uçmaya / Bir gül olacağım şiir bahçesinde."

Diye isyan eden şair Füruğ Ferruhzad'ın ülkesi İran'dayız. İran'da kadının özgürlük arayışı, giyimi ve yaşam tarzı üzerinden uygulanan katı kurallar hala sürüyor olmalı ki Van'a geldiklerinde kurallar esnetilebildiğince esnetilmiş olarak karşımıza çıkıyor.

İran kadını, üniforma gibi taşıdığı çarşafını çıkarıp bir aksesuara dönüştürdüğü başörtüsünü Van'a geldiğinde bir tarafa bırakabiliyor ve kontörlü kaşları, sarıya boyanmış saçları, dolgun dudak ve botokslu yüzüne yapmış olduğu en koyusundan gösterişli makyajı ile caddelere, sokaklara, alışveriş merkezlerine atıyor kendini. Siz de tüm yasakları arkada bırakıp "Bu hayatta ben de varım." diyerek Van'ın caddelerinin tozunu attırarak meydan okuyuşunu sessizce izlersiniz. Yadırgansa da kafalarının içinde ayrı bir kişilik olduğunu, kıyafetinin sınırlı oluşuna karşın makyaj ve estetiğinin çok fazla abartılı olduğunu, kadınların estetikle birbirlerine benzerliğini hayretle gözlemlersiniz. Bu arada en büyük destekçilerinin eşleri olduğunu görünce kafanız biraz karışır.  Bu yaman çelişkiyi sorgulamadan da edemezsiniz. Bu aslında başkaldırının isyanın bir tezahürüdür.

İpek örtüleri ne kadar kapatabilir ki sürmeli gözlerinde ruhunu ona biçilen kalıplara sığdırmaya çalışan İranlı kadınların isyanını. Bir fısıltı gibi görünen gözlerinin içine baktığınızda aslında ne kadar derine inerseniz fısıltının o kadar büyük çığlık olduğunu anlar, hissedersiniz. Değişime ayak direyen herkese karşı bir tavırdır bu. İsyanını şairinden Füruğ Ferruhzad'dan alır Iran Kadını.

İran kadınının idolü haline gelen Furuğ yalnızca şair değildir. O; şair, yazar, oyuncu,  yönetmen ve ressamdır. Kimine göre Füruğ Ferruhzad, onlardan daha şanslıydı. Kimine göre ise baskıcı bir ailede sevgisiz geçen bir çocukluğun ardından kendinden yaşça çok büyük Perviz Şapur'a aşık olarak evlenir.  İki yıl süren evliliği ile şeriat kanunlarına göre velayeti kocasına verilen çocuğunun hasretiyle kavrulan talihsiz bir kadındı.

1950 yılların Iran'ında kadın şair olarak yerini alır. Ama biz biliyoruz ki Füruğ Ferruhzad, modern İran şiirinin önemli şairlerinden biriydi. Şiirlerinde duyumsadığı her duyguyu, kullandığı cesur imgeleri ile tutucu çevrelerce eleştirilse de dışlansa da klasik şiiri reddetmeden İran şiirine kadın ruhunu, sesini, düşüncesini katarak şiir yolculuğunda kendi tarzını yaratarak ilerlemiştir. Ruha eşsiz imgelerle dokunan bu kadın istediği şekilde kendisini şiirleriyle ifade edebilen şiirin aydınlık yüzü olmuştur.

"İnandığım başka bir şey de hayatın bütün anlarında şair olmanın gerekliliğidir. Şair olmak, insan olmaktır." Diyen Füruğ Ferruhzad kısacık yaşamına biri ölümünden sonra basılan 5 şiir kitabı, belgesel film ve sinema filmi sığdırmıştır.

Füruğ'un sinemayla tanışması film yapımcısı, modern İran öykücülüğünün önemli ismi Ebrahim Golestan'la yollarının kesişmesi ile başlar. Film stüdyosunda ofis işlerine ve yazışmalara bakmak için çalışmaya başlayan Ferruhzad ile Golestan'ın iş ilişkisi gönül ilişkisine dönüşür ve bu ilişki Füruğun ölümüne dek sürer. Bu ara sinemayla ciddi şekilde ilgilenmeye başlayan Ferruhzad İngiltere'de sinema ve dil eğitimi alır "sinema görüntülerin diliyle konuşmaktır" diyen Füruğ ilk belgesel filmi Bir Ateştir'i çekerek sinemaya giriş yapar. Füruğ'un modern İran sinemasının temellerinin atılmasında ciddi katkıları olmuştur.

"Ben o kuşum/ Çoktan beri kafasında uçma sevdası olan o kuş" diyerek şiirlerinde özgürlüğü işleyen şair sadece şiir yazmadı sinema eğitimi aldı, senaryolar yazdı, resimler yaptı ,film setlerinde de yönetmenlik yaptı. Kendini var etme çabasıyla sıkıca yaşama tutundu kısacık ömrüne birçok şeyi sığdırarak.

Iranda aydınlar grubunun bir üyesi olan Füruğ Iranlı kadınların baskı ve zulüm altında yaşamlarını sürdürmelerine karşı çıkan şiirler yazdı ve bu alanda da kullandı.

5 Ocak 1935 de doğan ve 13 Şubat1967'de kendi kullandığı araçla kaza yapan Füruğ Ferruhzad 32 yaşında hayata veda eder. Bir imkânsızlık ülkesinde kimsenin kabul etmediği imkansız şiirler yazan "Günah" adlı şiirinden dolayı baba evinden de reddedilen Füruğ'un cenaze namazını ölümünden 2 gün sonra bir yazar kıldırır zira din adamları namazını kıldırmak istememişlerdir.

Füruğ'un ölümünden sonra zorla elinden alınan ilk oğlu Kamyar mühendislik okumak için gittiği İngiltere'de resimle bulur kendini ve kaybettiği annesini resmeder.  Cüzamlılar hakkında çektiği dünyada da önemli ödüller aldığı "Kara Ev"ın çekimleri sırasında evlat edindiği oğlu Hüseyin ise annesinin şiirlerini Almancaya çevirip onu Iran'ın sınırlarından çıkararak tüm dünyaya taşımış.

"Benim arzum, İranlı kadınların özgürlüğü ve onların erkeklerle eşit haklara sahip olmalarıdır. Ben bu ülkede bacılarımın uğradıkları haksızlıkları ve adaletsizlikleri, çektikleri sıkıntıları tamamiyle biliyorum. Bu yüzden eserlerimin yarısını onların sıkıntılarını dile getirmeye, problemlerini tasvir ederek gözler önüne sermeye ayırıyorum." diyen Füruğ'u İranlı kadınlar cesaretinden ve özgürlüğe olan inancını bu uğurda verdiği mücadeleden dolayı hep idol olarak görmüşlerdir.

Tüm dünyada da tanınan İranlı şair Ferruhzad'ın hayatı ülkemizde de Nazan Kesal'in oynadığı tek kişilik "Yaralarım Aşktandır" adlı oyunla tiyatro sahnelerine taşınmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları