Yunus Türkoğlu

Şerefiye Mahallesi ve Milli Boksör Lütfi Canbakış

Yunus Türkoğlu

Geçen haftaki yazımda Fenerbahçe'den Niyazi ağabey ve Milli boksör Lütfi Canbakış'tan bahsetmem bende bazı çağrışımları da beraberinde getirdi. Van olarak biz, biraz Fenerbahçe'yle fazla içli dışlıymışız yeni farkına vardım. Bu adı geçen iki değerli Vanlı sporcumuzun Fenerbahçe'de spor yapmaları ve buna bağlı olarak bir dönem Milli Futbolcu Fenerbahçeli Rıdvan Dilmen'in Van Sporu çalıştırması. Van'ı ve Vanlıları çok sevmesi, sağ olsun. Vanlılar olarak bizde onu seviyoruz.  Bu yazımda nasipse memleketimizin en güzel mahallerinden biri olan Şerefiye Mahallesini ve burada yetişen şu an da İstanbul Feriköy Spor Kulübünde öğrenciler yetiştiren, kendi adına Boks Kulübü olan balyoz lakaplı eski Fenerbahçeli milli boksörümüz ve Van'ı yıllardır gururla temsil eden değerli Lütfi Canbakış kardeşimi sizlere anlatmaya gayret edeceğim. Şerefiye Mahallesi birkaç makaleye sığmayacak kadar güzel ve samimi insanlarıyla bence kitabı yazılsa yeridir. Burada ben Lütfi Canbakış'ı kısaca anlatmaya çalışacağım ama önemli olan yeni nesillerin bu değeri tanıması ve bilmesidir.

İlk önce Mercimek Mahallesinden yola çıkıp Şerefiye Mahallesine varıp Lütfi Canbakış'ın evlerinin bahçesinde soluklanıp semaver çayını yudumlarken hayatından kesitleri sizlere sunmaya çalışacağım. Şimdi anılara, dostlara, sevgi saygı ve samimiyete doğru gidiyorum. Ordu Evi'ni geçtim, Vali Konağı'nın yanındaki sokaktan sağa doğru döndüm ve yokuşu çıkıyorum. Sağlı sollu harika tarihi Van evlerinin önünden yürürken, kanaldan akan suyun şırıltısı ruhumuzu okşuyor. Hasan Hüseyin Konağını geçtikten sonra yine küçük bir tarla ve yanından aşağıya doğru inen toprak yolu da geçiyorum ve sağ tarafımızda nakliyeci Şenol ağabeylerin iki katlı şahane kerpiç evleriyle Şerefiye Mahallesi başladı. Bu evin resmini Ressam Hüseyin Ayça kardeşim harika çizmiş. Bu resme her bakışımda nedense kendimi bir akşamüzeri güneş kızıllığını bulutların üzerine bırakıp batarken, bende o yoldan aşağıya doğru ellerim cebimde yürüyorum, kanal suyunun sesi sanki birkaç dilde bestelenmiş şarkıları terennüm ediyormuşçasına notaları havalara savuşturuyor hissi uyandırırken, akşam rüzgârının kavakların yapraklarını hışırdatıp geçerken çıkardığı sesleri duyuyor gibi oluyorum ve o anda kendimi çocukluk yıllarımda bulup, anılara dalıp gidiyorum. Bu güzel günleri bizlere yaşattığı için Rabbime sonsuz şükürlerimi sunuyorum. Bizler bu güzellikleri yaşayan son nesiliz ve şanslıyız. Hüseyin, bu güzel resimleri bence sen elinle değil yürekle, sevdayla, hasretle, özlemle ve aşkla çiziyorsun, yoksa başka izahı yok bunun. Bizi mutlu ediyorsun anılarımızı tekrardan yaşamamıza vesile oluyorsun, Allah razı olsun. Kalemin var olsun, görüşün keskin, zihnin parlak ve ufkun geniş olsun.

Evet, bu evin bahçesindeki mor sümbüllere, sarı Lalelere, mellaki armutlara, pamuk elmalara ve soğuk akan sulara selam verip geçiyoruz. Akabinde Demirbacak'ların evleri ve bahçelerindeki kara üzümlere, cebe sığmaz elmalara, serin gölgeliklere ve alolara merhaba deyip geçiyoruz. Tam karşı tarafında Akif ağabeylerin çok güzel duygular bırakan tarihi Van evlerini de geçiyoruz. Tarlada top oynanıp yorulduktan sonra bu küçük ama hatıraları bizi mutlu eden balkonunda dinlenip ve sohbet ettiğimiz Sinan ve Efrayim Başak'ların evini geçtik. Hemen yanında yüksek toprak duvarlarından boynunu uzatmış yoldan gelip geçenleri temaşa eder gibi duran iri gövdeli armut ağaçlarıyla hatırladığım Alpaslan ağabeylerin evi. Üç yol ağzındayız, solumuzda İrfan Baştuğ İlkokulu ve hemen yanı başında Rahmetli teyzemlerin evi var. Bunların biraz daha batısında Ellinci Yıl Ortaokulu var. Sağ tarafımızda ise mahalle gençlerinin her gün akşam top oynadığı tarla var. Akşamları çekişmeli maçlar yapılırdı arada bende olurdum. Sahanın yola doğru olan kale arkasında bir küçük tepe vardı. Oyun oynamayanlar orada oturup maçımızı izlerdi, orası sahanın tribünü gibiydi. Buraya biraz değinmeden geçmek istemiyorum, zira bu saha herkes için önemli ve çok özel anılar barındıran bir mekân! bu tarla kuzeyden güneye doğru uzayıp gidiyor. Sol tarafta Halil ve İsmail Öngel'lerin doyulmaz güzellikteki bahçeleri, sağ tarafta biraz kodun altında kalan ve etrafı iğde ağaçlarıyla çevrili Es Samet'lerin bahçe var. Batı tarafında yüksekçe kerpiç duvarların ardında göz alabildiğine uzanan bir çevirme, bahar aylarında burası görülmeye değerdi! Bu duvarın bir kısmı yıkılmıştı umarım yıkma işini Lütfi ile Murat yapmamışlardır. Top oynamadığımız zamanlarda oradan geçer bir köşede oturup sohbet ederken gelincikleri ile papatyaların rüzgârda dans edişlerini izlerdik…

Bu mahalle'den kerhiz suyu çıkar ve kanallardan akıp giderken bahçelerdeki meyve ve sebzeleri sulardı, dünyada bir benzeri var mı? Zannetmem!  Garipler Mezarlığı burada, Askerlik Şubesi hakeza, Toprak Saha, Askeri Lojmanlar ile Mahfel, Un Fabrikası ve Trafo gibi stratejik öneme sahip merkezler bu mahallede oldukça fazla...

Birkaç anı anlatıp geçmek istiyorum; Teyzemlerin evindeyiz Tacettin Enişte, Çatak'ın Kutis köyündendir. Aşiret kültürü ile yetiştiği için akrabayı görüp gözetmeyi, misafiri ağırlamayı, topluca yemek yedirmeyi seven bir insan, teyzemde Allah Rahmet eylesin o da misafir severdi. Yakın akrabalar yaz günlerinde zaman zaman burada toplanır bahçede mercimekli bulgur pilavı ile balık, yanına kara üzüm. Ayran Aşı ile balık veya Kürt Köftesi (yoğurtlu bulgur köftesi) yapılır yenirdi. Sonrası malum semaver yakılır yanına limonlar kesilir, kesme şekerler ile iç içebildiğin kadar kıtlama çay.

Cumhur Ağabey, bir dönem Mahallenin çocuklarını ve gençlerini toplayıp bahçelerinde vişne ağaçlarının olduğu yerde, bende bu gurubun içindeydim tabi ki, bizlere; Karate, judo, taekwondo, mukavemet, yüksek atlama ve yakın dövüş sanatları gibi harika sporlar yaptırırdı.  Siyak kuşak judocu olan bu ağabeyimiz sağ olsun, bize sporu sevdirmişti.

Teyzem oğlu Şakir ile beraber evlerinin yanındaki elma ağacına tırmanır oradan dama çıkar kuş iğdesi toplardık. Şakir bunları bez torbaya doldurup tavana asıp kışa saklardı. Dr. Ömer Çakmakçı, Hacettepe Tıp'ta okuyordu ve her yaz Van'a gelirdi, daha öğrencilik yıllarında bile hepimizin doktoruydu! Kafası kırılan, tansiyonu yükselen eli kesilen, boynu ağrıyan, ağaçtan düşen, Lütfi ve Murat'tan dayak yiyenler bile Ömer ağabeyden medet beklerdi.  Bende dâhil olmak üzere tüm eş dost ve akrabalar onun ilk hastalarıydık. Allah selamet versin…

Şimdi askeri lojmanların arka tarafındayız ve burada toprak kanaldan su akıp gidiyor. Yemyeşil ağaçların kapladığı bir bahçeye giriyoruz, tek katlı tipik kerpiç yapılı Van evinin önü süpürülüp, sulanmış çullar serilmiş yer minderleri atılmış semaver yanıyor. Burası Hamit amcanın evi yani Lütfi Canbakış'ın doğduğu ev. Çayımızı yudumlarken başlayalım; Canbakış, Van Şerefiye Mahallesi doğumlu, sekiz kardeşin ortancası ve bir küçük kardeşi olan Ahmet Canbakış'ta eski milli boksörlerdendir. Otuz yılı aşkın bir süredir İngiltere'de ikamet etmekte olup boks hocalığını sürdürmektedir.

Şahin hoca ile Van'da spora başlaması, Selahattin (Arık) hocanın üstün gayretleri

 ve büyük emekleriyle Lütfi Canbakış'ın Türk sporuna kazandırılması sonucunda Fenerbahçe Kulübüne transfer olması

En önemlisi Milli sporcu olarak Van'ı temsil etmesi

Van'da yılın sporcusu seçilmesi

Fenerbahçe'de yılın sporcusu seçilmesi

Nakavt ile maçları kazanması ve vurduğunu devirmesi sebebiyle iç ve dış basının(özellikle İsveç) "Balyoz " lakabı takması.

İstanbul Feriköy Canbakış Boks Kulübü'nde öğrenci yetiştirmeye devam ediyor olması

Yurt içi başarıları;

1979 Gençler    67 kg Türkiye 1.si

1980 Gençler    67 kg Türkiye 1.si

1982 Büyükler 71 kg Türkiye 1.si

1984 Büyükler 75 kg Türkiye 1.si

1985 Büyükler 75 kg Türkiye 1.si

1986 Büyükler 75 kg Türkiye 1.si

1987 Büyükler 75 kg Türkiye 1.si

1988 Büyükler 75 kg Türkiye 3.sü

1989 Büyükler 81 kg Türkiye 2.si

Yurt dışı dereceleri;

1980 67 kg Gençler Balkan Şampiyonası 3.sü

1984 75 kg Büyükler Balkan Şampiyonası 3.sü

1985 75 kg Büyükler Stocholm Boks Şampiyonası 1.si

1985 75 kg İnter-cop Turnuvası 2.si

1986 75 kg Büyükler Kopenhag Turnuvası 3.sü

1986 75 kg Altın Kemer Turnuvası 3.sü

1986 75 kg Uluslararası İstanbul Turnuvası 1.si.

Lütfi Hocam, öğrenci yetiştirme konusunda senin çok özel ve takdire şayan hizmetler yaptığını biliyorum. Belki bunların dillendirilmesini pek istemezsin, Allah rızası için yapılan şeylerdir fakat müsaadenle ben kısaca değinmek istiyorum. O çocuklar yanlış yollara tevessül etmesinler diye cebinden yol parası yeme içme belki de il dışına giderken bile kendi cebinden masrafları karşılayan fedakar bir hoca, yerine göre ağabey, yerine göre baba oluyorsun. Bu gençler ne mutlu ki sizin gibi bir değerli hocaları var. Allah razı olsun, bu güzel hizmetlerin devamını diliyorum. Tipik Türk insanı, tipik Van insanı…

Lütfi Canbakış'ı Van Kapalı Spor Salonunda Selahattin ağabeyle çalışırken izlemiştim. Nasip olursa İstanbul'a gidersem, Şişli"Feriköy Canbakış Boks Kulübü"nde antrenmanını izleyip çayını içmeyi düşünüyorum.  Yolunuz düşerse veya İstanbul'daysanız, Van'ı yıllarca en üst seviyede temsil eden bu kıymetli spor adamının çayını içmeyi sizlere de tavsiye ederim.

Hoşcakalınız.

Yazarın Diğer Yazıları